Müsned-i Ahmed Bin Hanbel > KIRAAT

 

islam

help 2.24.5.2 kiraat previous next

HADİS KİTAPLARI > Müsned-i Ahmed Bin Hanbel > 5 > kiraat
K)- KIRAAT

* İftitah (Namaza Başlama) Duası Ve Kıraatten Önce Teavvüz (Eûzü Billah... Demek)

* Cehri Namazda Fatihadan Önce Besmeleyi Açıktan Okumak

* Namazda Fatiha Sûresinin Okunması Ve Besmele Fatiha'dan Değildir Görüşünün Delili

* Cemaatin Fatiha Okuması Ve Cehrî Namazlarda Susması

* Başkasını Yanıltacak Şekilde Namazda Sesli Okumak Yasaktır

* Fatiha'dan Sonra Âmin Kelimesinin Gizli Veya Açıktan Söylenmesi

* Namazda Farz Olan Kıraate Gücü Yetmeyenin/ Güzel Okuyamayanın Durumu

* İlk İki Rekâtta Fatiha'dan Sonra Sure/Ayetler Okumak Gerekir, Son İki Rekâttaki Okumanın Hükmü

* Bir Rekâtta İki Ya Da Daha Fazla Sure Okumak, Aynı Rekâtta Sure Ya Da Ayetlerin Tekrarı

* Namazlarda Okunan Sureler

* Öğle Ve İkindi Namazlarında Kıraat (Kur'ân Okumak)

* Akşam Namazında Kıraat (Kur'ân Okumak)

* Yatsı Namazında Kıraat (Kur'ân Okumak)

* Sabah Namazında, Özellikle Cuma Gününün Sabah Namazında Kıraat (Kur'ân Okumak)

* Genel Olarak Namazda Kıraat (Kur'ân Okumak)

* Kıraat Sırasında İmamın Duraklaması/Yanılması Ve Ona Yardım Etmenin Hükmü

* Rasûlullah Döneminde İbn Mes'ûd Ve Übey B. Ka'b'm Kıraati

* Namazdaki İntikal Tekbirleri

Kur'ân Tarihi Sürecinde Kıraatler

Giriş

Hz. Peygamber Döneminde Kur'ân Kıraati

Sahabe Ve Sonraki Dönemde Kıraat

1- Hz. Ebû Bekir Döneminde Kur'ân'ın Toplanması:

2- Hz. Osman Zamanında Ana Mushafm Çoğaltılması:

3- Kur'ân'ın Noktalanması Ve Harekelenmesi:

Kur'ân Tertibi

İmam Mushaf Dışındaki Mushaflar

1- Hz. Ali Mushafi Ve Şia'nın Bakışı:

2- İbn Mes'ûd Mushafı:

3- Übey b.Ka'bMushafı:

Kıraatlerin Belli Bir Disiplin İle Toplanıp Kurumsallaşması

Tablo IX

On Kıraat İmamı Ve Râvileri

Bu Kıraatlere Diğer Mezheblerin Bakışı

Hz. Osman Zamanında Çoğaltılan İmam Mushaflar Günümüze Ulaştı Mı?

Görme Engelliler İçin Kur'ân

Kıraat Konusunda Yazılan Bazı Temel Eserler

Günümüz Dünyasında Kıraatlerin Durumu

k)- KIRAAT


Namazda emredilen en önemli hükümlerden birisi Kur'ân okumaktır, buna İstılah olarak kıraat denir. İnsanın kolayına gelen; onu sıkmayacak ve başka şeyler düşünmesine sebep olmayacak şekilde kolayına gelen ayetlerin okunması emredilmektedir. Namazda Kur'ân okumak bu ibadetin en önemli parçası, olmazsa olmaz diye bilinen bir unsurudur. Kur'ân okumanın şekli ve ilgili konular bizzat Rasûlullah tarafından açıklanmış, aynı Z/ananda o yüce Peygamber bize namaz kılarken ve Kur'ân okurken ruhen hazırlık anlamına gelen duaları, teavvüzü (şeytanın şerrinden Allah 'a sığınmayı) ve besmeleyi (Rahman-Rahim olan Allah adıyla başlamayı) öğretmiştir. Şüphesiz onda inananlar için daha nice güzel örnekler vardır.

Allah Teâlâ buyurdu:

'(Resulüm!) Senin, gecenin üçte ikisine yakın bir kısmını, (bazen) yarısını, (bazen de) üçte birini yatmadan (ibadetle) geçirdiğini ve beraberinde bulunanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını) Rabbin elbette biliyor. Gece ve gündüzü takdir eden (programlayan) ancak Allah'tır. O sizin, (gecenin tümünü ibadetle geçirmeye) gücünüzün yetmeyeceğini bildiği için sizi bağışladı. Artık, Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Allah bilmektedir ki, içinizde hastalar bulunacak, bir kısmınız Allah'ın lütfundan (rızık) aramak üzere yeryüzünde yol tepecekler, diğer bir kısmınız da

Allah yolunda çarpışacaklardır. O hâlde Kur'an'dan kolayınıza geleni

okuyun. Namaz kılın, zekât verin, Allah için güzelce borç (karz) verin. Kendiniz için önden (dünya da iken) ne iyilik hazırlarsanız

Allah katında onu bulursunuz; hem de daha üstün ve mükâfatça daha büyük olmak üzere. Allah'tan mağfiret dileyin, şüphesiz Allah

çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.' (Müzzemmil, 73/20)

NOT: Bu ayet İslâm'ın ilk dönemlerinde kıyamü'1-leyl (gece namazı) kılan Hz. Peygamber ve Müslümanlarla ilgilidir. Bu ayet içindeki 'Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun' kısmı namazda okunan Kur'ân hakkındadır.[1]

Allah Teâlâ buyurdu:

'De ki: "İster Allah dîye, ister Rahman diye dua edin. Hangisini derseniz olur. Çünkü en güzel isimler O'na hastır." Namazında yüksek sesle okuma, sesini fazla da kısma; ikisinin arasında bir yol

tut.'(Ura, 17/110)

NOT: İbn Abbas'tan gelen rivayette; Mekke'de Rasûlullah namaz kılarken sesini yükseltirdi, onun namazda sesli Kur'ân okuması müşrikleri kızdırıyor, hatta onların küfretmelerine ve saldırmalarına sebep oluyordu. Allah Teâlâ bu konuda dikkatli olunmasını, onlarla duygusal anlamda çatışmaya girilmemesini emretti, okuyuşta da sesin ne çok yüksek, ne de çok düşük, bilâkis orta halli okuyanın kendisinin duyacağı kadar olmasını tavsiye etttî. Ancak Medine'ye hicretten sonra İbadet serbestliği olduğu için bu emir kaldırıldı.[2]



* İftitah (Namaza Başlama) Duası Ve Kıraatten Önce Teavvüz (Eûzü Billah... Demek)


Namaz kılacağında bir insan kendisini büyük bir ibadete hazırlamalıdır. Bu, fizikî olarak temizlik, kıbleye dönme vb. şekillerde tezahur eder, fizik ötesi aleme yolculuğu için de ruhen konsantre olmalıdır. Kur'ân buna huşu demektedir. RasûluHah'in namazdaki davranışları yanında duaları da bu noktada çıtayı oldukça yukarıya taşımakta, insanı ruhen hazır hâle getirmektedir. Yeter ki insan bu duaları anlayarak ve özümseyerek okusun. Bu dualarda şu İfadeler bulunmaktadır:

1- Şimdi ben zatı, İsmi ve azameti yüce olan tek Allah'ın huzurundayım, O'ndan başka İlâh yoktur.

2- Yüzümü (özümü) göklerin ve yerin yaratıcısına döndürüyorum, diğer varlıkları unutuyorum, şirkten uzak bir hayat yaşamak istiyorum.

3- Şeytanın bütün kötülüklerinden her şeyi duyan ve bilen Allah'a sığınıyorum...

Aşağıdaki rivayetlerde bu duygu ve düşüncelerin RasûluHah diliyle ifadesi bulunmaktadır. Bu konuda da şüphesiz en güzel örnek RasûluHah'tır. Çünkü biz onun kadar güzel dua edemeyiz, duygu ve düşüncelerimizi ifade edemeyiz.

ŞNamazda Kur'ân'dan bir bölüm okunması emredilmektedir ve bu konuda her hangi bir ihtilaf yoktur. Okuduğumuz Kur'ân'ın bize tesir etmesi için bizi meşgul edecek unsurlardan Allah'a sığınmalıyız. Bunların belki de en büyüğü ve en tehlikelisi şeytandır. Çünkü iki varlık arasında kıyamete kadar sürecek bir mücadele vardır. Kendi savunmamız yanında bu konuda Allah'tan da yardım istemeliyiz, Rabbimiz bunu emretmektedir. Rasûlutlah'ın namaz kılma şeklinde bu görülmektedir. O, namazda Kur'ân okuyacağında 'Eûzü billahi...' diyerek önce Allah'a sığınırdı.

§Bu İki hareketten anlaşılan :

1- Namaz kılarken tümüyle Allah'a yönelmeliyiz.

2- Bu yönelişimizi engelleyecek şeytanın şerrinden de Allah'a sığmmalıyız.

Allah Teâlâ buyurdu:

'Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Şüphesiz o (namaz) huşu sahipleri (Allah'a saygı duyanlar) dışında herkese zor/ ağır gelen bir görevdir.' (Bakara, 2/43)

Allah Teâlâ buyurdu:

'Onlar ki, namazlarında huşu içindedirler.' (Mü'minûn, 23/2)

Allah Teâlâ buyurdu:

'Ben muvahhit olarak, yüzümü gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah'a çevirdim ve ben müşriklerden değilim.' (Enam, 6/79)

Allah Teâlâ buyurdu:

'Kur'ân okuduğun zaman o kovulmuş şeytandan Allah'a sığın!' (Nahl, 16/98)[3]



504/1374- Ebû Said el-Hudrî'den (Radıyatiahu anh):[4]

Rasûlullah (Satiaiiahu aleyhi ve seüem) gecenin bir bölümünde kalkıp tekbir getirerek namaza başladığında, şöyle derdi:

"Sübhaneke Allahümme ve bihamdik ve tebârake'smük ve teâlâ ceddük velâ ilahe ğayruk"

Sonra üç kere şöyle derdi:

"Lâ ilahe illallah"

Sonra üç kere şöyle derdi:

"Eûzü billahi mine'ş şeytani'r racîm min hemzihi ve nefhıhî"

Sonra üç kere "Allahü ekber" derdi.

Ardından da şunu eklerdi:

"Eûzü billahi mine'ş şeytani'r-racîm min hemzihi ve nefhıhî ve nefsihî"[5]



Açıklama


Duaların Tercemesi:

• Allahım, Seni hamd ile teşbih ederim, senin İsmin mübarek, azametin yücedir ve senden başka ilâh da yoktur.[6]

• Allah'tan başka İlâh yoktur.

• Kovulmuş şeytanın şerrinden, aynca vereceği vesvese ve şişirmeden (kibirden) her şeyi duyan ve bilen Allah'a sığınırım.

• Allah çok büyüktür.

• Kovulmuş şeytanın şerrinden, aynca vereceği vesveseden, şişirmeden (kibirden) ve üfürmesinden her şeyi duyan ve bilen Allah'a sığınırım.

§Cübeyr b. Mut'im (Radıyallahü anh) hadisinde yukarıda geçen Hemz, Neflı, Nefs kelimeleri açıklanmıştır:

Cübeyr Rasûlullah'a: 'Şeytanın hemzi, nefsi ve nefhı ne demektir?1 diye sorunca Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve seüem): "Onun hemzi insan oğlunu tutan sar'a, nefhı kibir ve nefsi İse şiirdir" diye açıkladı.[7]

Hadiste şeytanın yaptığı işlerin sonucu açıklanmıştır. Genel olarak bu kelimler nefes vermek ve üflemek manalarına gelmektedir. tbnü'1-Esir (v.606/1209) 'Neflı* kelimesinin kibir olarak yorumlanmasını şeytanın o kişiyi şişirmesine, 'Nefs* kelimesinin şiir olarak açıklanmasını şeytanın ağızdan üflemesi sonucu oluşmasına bağlamaktadır.[8] Hemz kelimesinin sar'a olarak açıklanması ise onun da insanı ölüm gibi hareketsiz bırakmasından kaynaklanmaktadır, bu da şeytanın vesveselerinden oluşan bir stres halidir.[9]

§Dİğer rivayette; Şeytanın hemzi vesvese vermesi, nefhı namaz sırasında ifsat için attığı şüpheler ve nefsi de şiirdir, şeklinde geçmektedir.[10]

Bu rivayetlerde zemmedilen şiir vahye nazire olsun diye ya da doğrulan bozmak için söylenenlerdir. Ama dini savunan veya doğrulan koruyan şiirlere cevaz verilmiş ve teşvik edilmiştir. Nitekim Peygamberimiz dürüst olan.şairleri övmüş ve korumuştur.

§Namaza başlarken Kur'ân okumadan önce istiftah duasını okumak Rasûluilah'tan intikal eden bir sünnettir. Cumhura göre bu duayı okumak müste-haptır, ancak İmam Malik'e göre müstehap değildir.[11]



505/1375- Ebû Ümâme el-Bâhilî'den (Radıyallahü anh):[12]

Allah'ın Peygamberi (Saiiatiahü aleyhi ve seiiem) namaz kılmaya kalktığında (Bir rivayette; gecenin bir bölümünde namaza başladığında) üç kere tekbir getirirdi, sonra üç kere "Lâ ilahe İllallah" derdi, Üç kere "Subhânallahi ve bihamdihi" derdi, sonra da şöyle derdi: "Eûzü billahi mine'ş şeytani'r-rarîm min hemzihi ve nefhıhî ve nefsihî".[13]



506/1376- Cübeyr b. Mut'im'den (Radiyallahu anh):[14]

Hz. Peygamber'in (Sallallaha aleyhi ve seiiem) nafile namazda üç kere "Allahü ekber kebîra", üç kere "ve'l-Hamdülillahi kesîra", üç kere "ve Sübhanallahi bukraten ve esîla", sonra da "Allahümme irini eûzü bike mine'ş şeytani'r-racîm min hemzihi ve nefsihî ve nefhıhf dediğini işittim. Kendisine:

'Ey Allah'ın Rasûlü! 'Şeytanın kemzi, nefsi ve nefhı ne demektir?' diye sorunca Rasûlullah:

"Onun hemzi insan oğlunu tutan sara/delirme[15], nefhı kibir ve nefsi İse şiirdir" diye açıkladı.[16]



Açıklama


Bu duaların tercemesi:

• Yüce Allah çok büyüktür,

• Allah'a çokça hamd olsun,

• Günün başında ve sonunda Allah'ı teşbih ederim,[17]

• Kovulmuş şeytanın şerrinden, ayrıca vereceği vesveseden, nefes ve üflemesinin şerrinden Allahım sana sığınırım.

Bu dualarda tekbir, hamd, teşbih ve Allah'a sığınma hâlleri güzel bir şekilde birleştirilmiştir ki ibadete başlarken tevhidi kabullenme yanında tevhidin en büyük düşmanı şeytanın şerrinden de Allah'a sığınma konusunda Rasûlullah'a tabi olmak gerekir.[18]



507/1377- İbn Ömer'den (Radiyallahu anhüma):[19]

Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) ile namaz kılıyorduk, topluluktan bir kişi şöyle dedi:

'Allahü ekber kebiran, velhamdü li'llahi kesiran, ve sübhanallahi bukraten ve esîla' Rasûlullah:

"Bunları söyleyen kimdir?" deyince topluluktan biri:

'Benim, ey Allah'ın Rasûlü dedi. Bunun üzerine Rasûlullah şöyle buyurdu:

"Bu sözler benim çok hoşuma gitti, gök kapıları onun için açıldı."

§(Râvi) İbn Ömer ekledi: 'Rasûlullah'in bu sözünü işittikten sonra o sözleri söylemeyi hiç terketmedim.'[20]



508/1378- Abdullah b. Amr'dan (Radıyallahü anhüma):[21]

Bir gün biri namaza başladığında şöyle dedi:

'el-Hamdülilahi milVs-semâ.'[22]

Sonra o kişi Allah'ı teşbih etti, dua etti. Rasûlullah (Saüaiiahu aleyhi ve sellem);

"Bunları söyleyen kimdir?" deyince o adam:

'Benim, (ey Allah'ın Rasûlü!)' dedi. Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

"Melekleri o sözü almak için yarışırken gördüm."[23]



509/1379- Abdullah b. Ebû Evfâ'dan (Radıyallahü anh):[24]

Biz Rasûlullah'm (Saüaium aleyhi ve seiiem) arkasında saftayken bir kişi[25] geldi ve (seslice) dedi ki:

'Allahü ekber kebiran, ve sübhanallahi bukraten ve esîla.'

(Râvi İbn Ebi'1-Evfâ) anlatmaya şöyle devam etti:

Müslümanlar başlarım kaldırdılar ve okişiyi (hareketini) yadırgadılar;

'Rasûlullah'in sesinden fazla'sesini yükselten de kim?' dediler.

Rasûlullah namazı bitirince:

"Sesini yükselten o kişi kimdir?" dedi. Denildi ki:

'İşte o budur, ey Allah'ın RasûlüT Bunun üzerine Rasûlullah şöyle buyurdu:

"Vallahi sözünü göğe yükselirken gördüm, (gök) kapısı açıldı ve içeri girdi (kabul oldu)."[26]



510/1380- Vâil b. Hucr'dan (Radıyallahü anh):[27]

Ben Hz. Peygamber (Saiiaiiaha aleyhi ve seüem) ile namaz kıldım, (o anda) bir kişi şöyle dedi:

'el-Hamdülillahi kesiran, tayyiben, mübareken fîh'

Rasûlullah namazı bitirince:

"Onu söyleyen kimdir?" dedi. O adam:

'Benim, ey Allah'ın RasÛlü! (Onunla) sadece hayn istedim' deyince Rasûlullah şöyle buyurdu:

"O söz için gök kapıları açıldı, onun arşa ulaşmasına hiç bir şey mani olamadı[28]."

NOT: Yukarıdaki rivayetlerde söz konusu kişinin söylediği sözün büyüklüğüne ve kıymetine dikkat çekilmekte, ayrıca Enes'ten (Radtyaüahü anh) gelen rivayette şöyle nakledilmektedir:

Rasulullah (Sallallahü aleyhi ve sellem);

"O sözü Rabbe ulaştırmak için yarışan on iki melek gördüm" dedi.[29]



511/1381- Hz. Ali'den (Radıyallahü anh):[30]

Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) namaza başlamak için tekbir aldı, sonra dedi ki:

(Bir rivayette: Namaza başladığında tekbir alır, sonra şöyle derdi;)

"Veccehtü vechiye lillezi fetara's-semâvâti vel-arda hanîfen, müslimen, vemâ ene mine'l-müşrikîn. înne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillahi Rabbi'l-âlemîn, Lâ şerike leh ve bizâlike ümirtü ve ene mine'l-müslimîn (Bir rivayette: Ve ene evvelü'l-müslimîn),[31] Allahümme Lâ ilahe illâ Ente (Bir rivayette: Allahümme Ente'l-Melikü Lâ İlahe illâ Ente),[32] Ente Rabbî ve ene abdüke, zalemtü nefsî va'teraftü bi zenbî fağfir lî zünûbî cemîan Lâ yağfiru'z-zünûbe illâ Ente, vehdinî li ahseni'l-ahlâkı, Lâ yehdî liahseniha illâ Ente, vesrif annt seyyieha, Lâ yesrifü annî seyyieha İllâ Ente (Bir rivayette: Lebbeyke ve sa'deyke ve'l-hayru külluhû fiyedeyke ve'ş-şerru leyse ileyke, (lâ yetekarrebü bi'ş-Şerri ileyke, ene bike ve ileyke tebârek-te),[33] veteâleyte esteğfıruke ve etûbu ileyke."

Rükûa gittiğine şöyle dedi:

"Allahümme leke reka'tü ve bike âmentü ve leke eslemtü haşa'a leke semt ve besarî ve muhhî ve ızâmî ve asabî."

Rükûdan başını kaldırdığında şöyle dedi:

"Semiallahü limen hamideh, Rabbena ve leke'l-hamd mil'e's-semâvâti ve'l-ard vema beynehüma ve mıl'e ma şi'te min şey'in ba'dü."

Secdeye gittiğinde dedi ki:

"Allahümme leke secettü ve bike âmentü ve leke eslemtü, secede vechî lillezî halekahü fe savverahü fe ahsene suvarahü fe şekka sem'âhü ve besarahü fe tebârakallâhü ahsenül halikîn."

Namazdan (çıkış) selâmını verdiğinde şöyle dedi:

"Allahümmeğfirlî ma kaddemtü vema ehhartü vema esrartü vema a'lentü ve vema esraftü vema Ente a'lemü minnî Ente'l-mukaddimu ve Ente'!- muahhiru Lâ ilahe illâ Ente."[34]



Açıklama


* İstiftah duasının tercemesi:

'Muvakkit ve Müslüman olarak ben yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm, ben müşriklerden değilim. Namazım, diğer ibadetim/kurbanım[35], hayatım ve ölümüm kâinatın Rabbine aittir ki onun hiçbir ortağı yoktur, ben Müslümanlardanım[36] ve bu şekilde (söylemekle/davranmakla) emrolundum. Atlattım! Senden başka ilâh yoktur.[37] Sen benim Rabbimsin ve ben senin kulunum, kendime haksızlık/kötülük ettim, günahımı da İtiraf ettim, günahlarımın hepsini affet, günahları affetme yetkisi sadece sana aittir. En güzel ahlâk konusunda bana yol göster, ahlâkın en güzeli konusunda ancak sen (doğru) yolu gösterirsin, günahlarımı benden uzaklaştır, günahlarımı benden uzaklaştırma konusunda sadece sen yetkilisin, sen yücesin.[38] Ben sana istiğfar eder ve tövbe ederim.'

*Rükû duasının tercemesi:

'Allahım! Senin için rükû ettim, sana iman ettim, sana teslim oldum ve işitmem, görmem, beynim/iliğim[39], kemiklerim, sinirim sana itaat etti.'

*Rükûdan doğrulma (kavme) duasının tercemesi:

'Allah kendisine hamd edeni duydu. Rabbimiz! Gökler ve yer doluşunca, ikisi arasındakiler doluşunca ve bundan sonra senin dilediğin şey doluşunca sana hamd olsun!'

*Secde duasının tercemesi:

‘Allahım! Sadece senin için secde ettim, sadece sana iman ettim, sadece sana teslim oldum. Benim yüzüm onu yaratan, şekillendiren, ona en güzel şekilleri veren, onda duyma ve görme organı var eden için secdeye gitti (yere kapandı). O Allah var edenlerin en güzelidir. '

*Namaz selamındaki duanın tercemesi:

ıAllahım! Benim yaptığım ve yapacağım, gizlediğim ve açığa vurduğum, haddi aştığım ve ayrıca benden daha iyi bildiğin (bütün) günahlarımı affet! Sen dilediğini ileri götüren ve dilediğini de bırakansın, senden başka ilâh yoktur.'

§Bu konudaki hadisler iftitah tekbirinden sonra duanın meşru olduğunu göstermektedir. İmam Nevevî (v.676/1277) bu duaların sahabe, tabiûn ve sonraki ulemanın çoğunluğuna göre müstehap olduğunu belirtti. Bu konuda müctehid imamların görüşleri:

1- İmam Âzam Ebû Hanife, Muhammed ve Ahmed b. Hanbel'e göre 'sübhaneke' okunmalıdır.[40]

2- İ.Şafiî'ye göre tevcih (veccehtü...) duası okunmalıdır.[41]

3- İ.Ebû Yûsufa göre 'Sübhaneke' ile birlikte 'veccehtü...1 duası birleştirilerek okunmalıdır.[42]

4- Bu konuda tek itiraz İmam Malik'ten gelmektedir, ona göre tekbirden! sonra dua okunmaz, bilakis hemen Fatiha'ya başlanır.[43]

Duaların efdal olanında ihtilaf edildi: Hz. Ömer, Ali, İbn Mes'ûd, Ebû Hanife ve ashabı, Evzaî, Sevrî, İshak ve Davud ez-Zahirî'ye göre 'Sübhaneke...' okumak gerekir. Bunlardan sadece İmam Ebû Yusuf iki dua birleştirerek okunur, der ve bu Ebû İshak el-Mervezî ve Kadı Ebû Hamid'in de görüşleridir. İbn Münzir ise; kişi (bu dualardan) dilediğini seçebilir, o yeterlidir, der.

§Teavvüz (EûzU) ilk rekâtta meşrudur. îftitahtan sonraki dua bitirilince 'Eûzli billahi mine'ş-şeytani'r-racîm' denir. Cumhurun görüşü budur.Ancak İmam Malik'e göre farz namazlarda teavvüz yoktur.[44]

Şevkânî (v.1250/1834) dedi ki: Teavvüz konusunda gelen rivayetler onun birinci rekâta meşru olduğunu göstermektedir,Ancak Hasan-ı Basrî, Atâ ve İbrahim en-Nehâi her rekâtta okunmasını müstehap olduğunu söylediler. Delilleri ise '0 hâlde Kur'ân okurken kovulmuş şeytanın şerrinden Allah'a sığın'[45] ayetidir ve onlara göre ayetin umûmî manası bunu gösterir, namaz içinde ve dışındaki durumları kapsar. Cumhura göre İse ayetin umumiliğinde şüphe yoktur., ancak sünnetteki uygulama (farzlarda) sadece birinci rekât için geçerlidir.[46]



* Cehri Namazda Fatihadan Önce Besmeleyi Açıktan Okumak


512/1382- Said b. Yezid Ebû Mesleme anlattı:[47]

Enes'e Hz. Peygamber (Saiiatiaha aleyhi ve seiiem) okumaya ' Bismilahirrrahmanirrahim' diyerek mi başlardı, yoksa 'el-Hamdü lillahi Rabbil âlemin' diyerek mi başlardı, diye sordum.

Enes (Radtyaiiahü anh) şöyle dedi:

'Sen bana ezberlemediğim (bilmediğim)[48] bir şeyi soruyorsun (ya da senden önce kimsenin sormadığı bir şeyi bana soruyorsun).'[49]



513/1383- Enes b. Malikten (Radıyallahü anh):[50]

Rasûlullah (Saiiaiiaka aleyhi ve seiiem), Ebû Bekir, Ömer ve Osman anhüm) ile namaz kıldım, hiç birinin 'Bİsmilahirrahmanirrahim' diyerek başladıklarını duymadım.

Katade anlattı:

Enes'e Rasûlullah'ın kıraate (Kur'ân okumaya) ne ile başladığını sorunca şöyle dedi:

'Sen bana daha önceden kimsenin sormadığı bir şeyi soruyorsun.'[51]



514/1384- Enes'ten (Radıyallahü anh):[52]

'Rasûlullah'ın (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) arkasında, Ebû Bekir, Ömer ve Osman'ın (Radiyallahu anhüm) arkasında[53] namaz kıldım, onlar 'Bismülahirrah-manirrahim'i açıktan (yüksek sesle) okumadılar.'[54]



515/1385- Enes'ten (Radıyallahu anh):[55]

Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem), Ebû Bekir, Ömer ve Osman'ın anhsm) arkasında namaz kıldım; onlar kıraate 'el-Hamdü lillahi Rabbi'l-âlemin' diye başlıyorlar, (ancak) okumalarının (Fatiha'nın) başında 'Bismillahirrahmanirrahim' demedikleri gibi sonunda da (yani zammı surenin başında da) demiyorlardı.[56]



516/1386- (Kt.)Enes'ten (Radiyallahu anh):[57]

Rasûlullah'ın (Saiiaiiaiıu aleyhi ve seiiem) arkasında, Ebû Bekir, Ömer ve Osman'ın (Radıyaiiahu anhüm) arkasında namaz kıldım, (ancak) onlar okumaya 'Bismillahirrahmanirrahim' diyerek başlamıyorlardı.

§(Râvi) Şu'be dedi ki: Katade'ye; 'Bunu Enes'ten duydun mu?' diye sorunca şöyle dedi: 'Evet, biz ona bunu sorduk.'[58]



517/1387- Yezid b. Abdullah b.Muğaffel[59] (Radıyatiahu aniunmı) anlattı:[60]

Ben 'Bismillahirrahmanirrahim, el-Hamdülillahi Rabbilâlemîn' diye okurken bu okuyuşumu babam duydu, namazı bitirince şöyle dedi:

'Ey yavrum, İslâm'a sonradan eklenen bir şeyi yapmaktan (bid'atten) kaçın! Ben Rasûlullah'ın arkasında, Ebû Bekir, Ömer ve Osman'ın (Radıyaiiahu anhum) arkasında namaz kıldım, onlar kıraate 'Bismillahirrahmanirrahim' diyerek başlamıyorlardı.'

§(Diğer rivayette: Kıraate başladığında onu (besmeleyi) okuma! 'el-Hamdülillahi Rabbil âlemîn' diyerek okumaya başla!' şeklindedir.)[61]

Abdullah şöyle dedi: 'Ben İslâm'da olmayan bir şeyi ekleme (bid'at) konusunda onun kadar kızan (tepki gösteren sahabeden) bir başkasını görmedim.'[62]



518/1388- Hz. Âişe annemizden (Radiyallahu anha):[63]

Allah'ın Peygamberi (SallaUahaaleyhi ve sellem) namazda kıraate 'el-Hamdü lillahi Rabbilâlemîn' diye başlardı.[64]



519/1389- Ümmü Seleme annemiz (Radıyaiiahü anha):[65]

Kendisine Rasûlullah'ın (Saiudiahu aleyhi ve seitem) (namazda Kur'ân) okuyuşu sorulunca dedi ki:

"O, okuyuşunu ayet ayet (olacak şekilde) bölerdi;

'Bismillahirrahmanirrahim, el-Hamdü lillahi Rabbi'l-âlemîn, er-Rahmani'r-rahim, Mâliki yevmi'd-dîn...' (şeklinde okurdu).[66]



Açıklama


Bu konudaki hadisler ayrı ayrı düşünüldüğünde Uç farklı sonuç çıkmakladır:

1- İlk rekâttaki Fatiha'da besmele gizli okunmalı,

2- îlk rekâttaki Fatiha'da besmele açıktan okunmalı,

3- İlk rekâttaki Fatiha'da besmele okunmamalı.

§Namazda besmelenin okunması konusunda müctehid İmamlar ihtilaf ettiler:

1- Namazda besmelenin okunması farzdır. Bu görüşte olanlar İmam Şafiî, bir görüşünde Ahmed b. Hanbel ve muhaddislerden bir gruptur. Onlara göre besmelenin hükmü Fatiha'nın açıktan ya da gizli okunması ile alâkalıdır,[67] Delilleri ise Ümmii Seleme (Radıyuiiaha anhâ) hadisidir.[68] Bu konuda gelen en sahih hadis Nuaym'dan gelen şu rivayettir:

'Ben, Ebû Hüreyre'nin (Radıyallahu mıh) arkasında namaz kıldım 'Bismİlla-hirrahmanirrahim'i okudu, sonra Fatiha'yı okudu ve 'veleddâllîn' kısmına gelince 'Âmin' dedi, cemaat de 'Âmin' dediler.'[69]

2- Bu namazda besmele okumak mekruhtur. İmam Malik bu görüştedir. Buna göre gizli ya da açıktan olsun farz namazlarda besmele okunmaz, nafileler bu hükmün dışındadır, caizdir. Bu konudaki hadislerde tearuz vardır ve bunlardan biri tercih edilemez.[70]

3- Besmele okumak müstehaptır, ancak besmele açıktan okunmaz. Bu, ulemanın çoğunluğunun görüşüdür. Hz. Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali ve diğerleri (Radtyaüahü anhüm), aynca tabiûndan bir kısmı böyle düşünmektedir. Bu görüşte olan müctehid imamlar ise; İmam Ebû Hanife ve ashabı, Sevrî, Abdullah b. Mübarek, Ahmed b. Hanbel ve İshak b. Rahûye'dir.[71] Bu görüşün delili Enes'ten gelen rivayettir.[72]

4- Kişi bu konuda serbesttir. İbn Kayyim gibi bazı alimler bu görüştedir. Çünkü bu rivayetlerden anlaşılan Rasûlullah (Saiiatiahu aleyhi ve sellem) bazen besmeleyi açıktan okur, bazen de gizlerdi. Onun beş vakitte de besmeleyi açıktan okuduğu söylenemez.[73]

§Besmelenin Fatiha'dan bir ayet olması konusunda ihtilaf edildi:

1- İmam Ebû Hanife'ye göre sure başlarındaki besmeleler müstakil birer ayettir, çünkü Nemi suresinin inmesiyle Rasûlullah besmelenin yazılmasını emretmiştir.

2- İ. Malik'e göre bunlar ayet değildir, sureleri ayırmak için yazılmıştır, sadece Nemi suresinin içindeki besmele ayettir.

3- İ. Şafiî ve Ahmed b. HanbePe göre bunlar Fatiha'dan ve surelerden birer ayettir, Çünkü 'Âmin' kelimesi önemli olmasına rağmen yazılmamıştır, Kur'ân olmayan hiçbir kelime Kur'ân'a yazılmamıştır. Ayrıca delilleri bu konudaki bazı rivayetlerdir.[74]

İbn Abbas (Radıyallahu anhüma) 'Sana tekrarlanan yedi (ayet) verdik' ayeti hakkında Fatiha'dır, dedi. İbn Abbas'a:

'(Fatiha'daki) yedinci ayet nerde?' sorulunca:

'Bismillahirrahmanirrahim' diye cevap verdi.[75]

*Bu şekildeki rivayetler Hz. Ali ve Ebû Hureyre’den de (Radıyallahu anhüma) gelmektedir. Ayrıca Tabiûndan da gelen rivayetler vardır,[76] bunlardan birisi \ Atâ'dan gelen şu rivayettir:

İbn Cüreyc anlattı:

Atâ'ya dedim ki:

'Farz namazlarda yanında Fatiha okumaksızın sadece 'İnnâ a'taynâ ke'l-kevser' (suresini) okumam yeterli midir?'

Atâ:

'Hayır (yetmez), Bakara suresi bile (yetmez), Allah Teâlâ 'Sana tekrarlanan yedi (ayet) verdik' buyurdu*, işte bu (Fatiha) o yedi (ayettir). Ben ona:

'(Fatiha'daki) yedinci ayet nerede?' diye sorunca:

'Bismillahirrahmanirrahim' diye cevap verdi. O, Fatiha'nın her rekâtta okunmasını gerekli görürdü.[77]



* Namazda Fatiha Sûresinin Okunması Ve Besmele Fatiha'dan Değildir Görüşünün Delili


Allah Teâlâ buyurdu:

'And olsun ki, biz sana tekrarlanan yedi (âyeti) ve yüce Kur'an'ı verdik." (Hıcr, 15/87)

NOT: Hz. Ali, İbn Mes'ûd, Übey b. Ka'b (Radıyallahu animmu Said b. Cübeyr, İbrahim en-Nehâi, Ebû Müleyke, Ubeyd b. Umeyr, Leysî, Hasan-ı Basrî, Mücahid, Katâde, Atâ'dan gelen rivayetlerde yukarıdaki ayette zikredilen 'tekrarlanan yedi (ayet)' Fatiha süresidir.[78]



520/1390- Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu anh):[79]

Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) dedi kî:

"Kim Ümmü'l-Kur"ân'ı (Bir rivayette: Fatihatü'l-Kitab'ı) okumaksızd namaz kılarsa, o namaz noksan olmuştur, o noksandır, o tam değildir."

(Râvi) Ebû Sâib. Ubû Hüreyre'ye şöyle dedi:

'Ben bazen imamın arkasında oluyorum, (ne yapmalıyım?)'

Ebû Sâib anlatmaya şöyle devam etti;

Bunun üzerine Ebû Hüreyre koluma dokunup dedi ki:

'Ey Farisî, sen (Fııtiha'yı) içinden oku! Ben Rasûlullah'ın şöyle dedi-! ğinİ duydum:

"İzzet ve celâl sahibi Allah dedi ki; 'Ben namazı kendimle kulum ara-| sında ikiye böldüm. Onun yarısı bana , diğer yarısı kuluma aittir. Kulumaj istediği verilir.'"

Ebû Hüreyre Rasûlullah'ın şöyle dediğini de nakletti:

"Onu (Fatiha'yı) okuyun! Kul 'el-Hamdülillahi Rabbi'l-âlemîn (Alemlerin Rabbine hamd olsun)' dediğinde Allah der ki: 'Kulum bana hamd etti.'

Kul. 'er-Rahmanirrahîm (Rahman ve Rahim olan)' dediğinde Allah der \ ki: "Kulum beni övdü.'

Kul: Mâliki yevmiddîn (Hesap/kıyamet gününün sahibi olan)' dediğinde Allah der ki: 'Kulum benim azametimi kabul etti, bu (sözleşme) benimle kulum arasındadır.'

Kul: 'İyyâke na'büdü ve iyyâke nesteîn (Biz ancak sana ibadet eder ve ancak senden yardım isteriz)' dediğinde Allah: 'Bunu kulum için (önemli) buluyorum. Artık kulum ne isterse o verildi' der.

Kul: 'İhdine's-sırata'l-müstekîm, sırata'l-lezîne en'amte aleyhim ğayri'l-mağdûbi aleyhim vele'd-dâllîn (Bizi doğru yola ilet, nimet verdiklerinin yoluna, gazaba uğramış ve sapılmışların yoluna değil)' dediğinde izzet ve celâl sahibi Allah der ki: 'Bu kuluma has bir istektir. Kuluma istediği verildi."'

§Ebû Hüreyre'den ikinci tarikle benzeri nakledildi, o rivayetteki farklı kısım:

"Hangi namaz ki onda Fatiha okunmazsa, o noksandır, o noksandır, o noksandır.

(Rivayetin devamında şu zikredildi;)

Kul: Mâliki yevmi'd-dîn (Hesap/kıyamet günün sahibi olan)' dediğinde Allah der ki: 'Kulum beni vekil kıldı.'

Kul: 'İyyâke na'büdü ve iyyâke nesteîn (Biz ancak sana ibadet eder ve ancak senden yardım isteriz)' dediğinde Allah: 'Bu benimle kulum arasındaki bir (sözleşmedir). Artık kulum ne isterse o verildi' der.[80]

Kul: 'İhdine's-sırata'l-müştekîm, sırata'l-lezîne en'amte aleyhim ğayri'l-mağdûbi aleyhim vele'd-dâllîn (Bizi doğru yola İlet, nimet verdiklerinin yoluna, gazaba uğramış ve sapıtmışların yoluna değil)' dediğinde izzet ve celâl sahibi Allah der ki: 'Bu kuluma has bir istektir. (Ey kulum!) Benden istediğin sana verildi.[81]'"



Açıklama


Bu hadis nedeniyle bazı alimler besmelenin Fatiha'dan bir cüz olmadığını söylediler.

Fatiha'nın farz olduğunu söyleyenler yanında vacip olduğunu belirtenler de yukarıdaki hadisi delil olarak getirdiler, çünkü onlar hadisteki noksandır kelimesinin delâleti İle farziyet anlaşılmadığını, ancak önemine binaen bunun kendi literatürlerindeki vacip hükmünde olduğunu belirttiler.

§Hıdâc kelimesi Arapça'da erken attı, oldu anlamındadır[82] ve kullanımı şu şekildedir:

* Deve yavrusunu uzuvları tam da olsa tüylenmeden erken doğurdu[83]

* Deve yavrusunu vaktinde de olsa uzuvları tam oluşmadan doğurdu.[84]

* Eli noksan olan.[85]

* Yağmuru az oldu.[86]

* Bir kadın ismi.[87]

§Hadislerde hıdac kelimesinin lafız olarak farklı kullanımı:

1- Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) dedi ki:

"Kim Fatiha okumaksızm namaz kılarsa o namaz noksandır, tamamlanmamıştır," Noksandır kelimesini üç kere tekrarladı.[88]

2- "Kim Fatiha okumaksızın namaz kılarsa o namaz noksandır, tamamlanmamıştır.”[89]



3- "Namazı eksik kılmaktan sakının, İmam rükû yaptığında siz de rükû edin, o kalktığında siz de kalkın!"[90]



521/1391- Ubâde b. Samit'in[91] (Radıyaiiahü anh) Hz. Peygamber'e (Saitaitahü aleyhi ve seiiem) ulaşan rivayetinde (Rasûlullah) şöyle dedi: "Fatiha okumayanın namazı (makbul/tam) olmaz."

§Ubâde'den ikinci tarikle gelen rivayet:

"Ümmü'l-Kur'ân (Fatiha) okumayanın namazı (makbul) olmaz, daha fazlası (sizin için hayırlıdır)[92]."



522/1392- Hz. Peygamber'in eşi Hz. Âişe'den (Radıyallahu anha):[93]

Rasûlullah'ı (Saiiaiiahtı aieyiü ve seiiem) şöyle derken duydum: "Ümmü'l-Kur'ân (Fatiha) okumaksızın namaz kılanın namazı noksandır."[94]



523/1393- Ubâde b. Samit'ten (Radiyallahu anh):[95]

Rasûlullah (Saitatiahu aleyhi ve seitem) bize sabah namazı kıldırdı, kıraati ağırlaşti/zorlaştı. Namazı bitirince dedi ki:

"İmamınızın arkasında Kur'ân okuduğunuzu görüyorum." Biz:

'Evet, vallahi, ey Allah'ın Rasûlü! Biz bunu yapıyoruz' deyince şöyle buyurdu:

"Ümmü'l-Kurân (Fatiha) dışında başka bir şey okumayın, çünkü onu okumayanın namazı olmaz."[96]



524/1394- Amr b. Şuayb babası yoluyla dedesinden (Radiyallahu anhüm) nakletti:[97]

Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve selleri) dedi ki:

"İçinde Fatiha okunmayan her namaz noksandır, noksandır, noksandır."

§Diğer rivayette: "...o noksandır, o noksandır" şeklindedir.[98]



525/1395- Ebû Hüreyre'den (Radiyallahu anh):[99]

Rasûlullah (Satiaiiahtı aleyhi ve seiiem) ona dışarı çıkıp şu şekilde nida etmesini emretti:

"Fatiha okumayanın namazı olmaz, daha fazla okursa (onun için hayırlıdır)[100]."



526/1396- Enes b. Malik'ten (Radıyatiahü anh):[101]

Hz.Peygamber (Saitaiiaha aleyhi ve seiiem), Ebû Bekir, Ömer ve Osman anhum) (namazda) kıraate 'el-Hamdü lillahi Rabbil âlemin' ile başlarlardı.[102]



527/1397- AbduIlah b. Sevâde el-Kuşeyrî'den:[103]

Babası Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) yanında esir kalan ehlinden bir kişi, babasından bana nakletti:

'Muhammed'in (Satiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini duydum: "İçinde Fatiha okunmayan namaz kabul olmaz."'[104]



Açıklama


Bu konudaki hadisler namazda Fatiha okumanın önemini göstermektedir öyle ki Fatiha okunmayan namazın kabul olmayacağı ya da noksan olduğu beya edilmektedir.Hadislerin delaleti nedeniyle Fatiha okumanın farziyeti konusunda ili görüş vardır:

1- Namazda Fatiha okumak farzdır. Bu cumhurun görüşüdür.[105]

2- İmam Ebû Hanİfe, ashabı ve bir grup müctehide göre Fatiha okumak far değil, vaciptir.[106] Onlara göre farz olan Kur'ân'dan kolayına gelen kısmın okımaşıdır, ayeti mutlaktır, ahad haber onu kayıtlamaz. Bu nedenld hadisteki emir farziyyetten kendi literatürlerindeki vacipliğe İner. Cumhura göre ise ayet umum ifade eder ve ahad hadis zan ifade eden umumu tahsis eder.

Yukarıdaki hadisler dışında bu konuda Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu anh) gelen diğer rivayet:[107]

Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) dedi ki:

"İçinde Fatiha okunmayan namaz yeterli/geçerli değildir."

§Bu rivayetlerde ayrıca Fatiha'nm namazda hem imama, hem de cemaate vücûbiyeti açıklanmaktadır. Bazı Malikiler cemaat için bu tefekkürdür, dediler, ancak kıraat İle tefekkür farklı kavramlardır. Mesela, cünüp olan Kur'ân'ı okuyamaz, ama tefekkür edebilir.

§İmam Ebû Hanife, Sevrî ve Evzaî'ye göre son iki rekâtta Fatiha vacip değildir, ancak cumhura göre bütün rekâtlarda farzdır.[108] Hz. Peygamber'in (SailaiiaM aleyhi ve sellem) bir bedeviye namazın rekâtını tarif edip sonra:

"Bundan sonra bütün namazında böyle yap/kıl!" demesini delil getirirler.[109]

§Fatihadan sonra sure okumak ulemanın çoğunluğuna göre sünnettir.[110] Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu anh) gelen şu rivayet bunu açıklamaktadır:[111]

"Rasûlullah (SallalUıha aleyhi ve seltem) her namazda Kur'ân okurdu. Namazlarda (sesli okuyup) bize duyurduklarını biz size duyurduk, bizden gizli okuduklarını (hafi olanları) biz de sizden gizledik (size bildirdik). Eğer Fatiha'dan fazla okumazsan o yeterlidir, fazla okursan o daha hayırlıdır."[112]



* Cemaatin Fatiha Okuması Ve Cehrî Namazlarda Susması


Allah Teâlâ buyurdu:

"Kuran okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin.' (Araf,7/204)[113]



528/1398- Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu anh):[114]

Rasulullah (Sallatlahu aleyhi ve sellem) dedi ki:

"İmam sadece kendisine uyulmak için öne geçirildi. O tekbir aldığında siz de alın, o Kur'ân okuduğunda susun/dinleyin!"[115]



529/1400- Ebû Musa'dan (Radiyalahu anh):[116]

Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) bize şunu öğretti:

"Namaz kılmaya kalktığınızda biriniz imam olsun, imam Kur'ân okumaya başladığında siz susun/dinleyin!"[117]



530/1430- Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh):[118]

Rasûlullah (SatiaUahiı aleyhi ve seiiem) kıraati açıktan (cehrî) olan bir namaz kıldırdı, selamdan sonra insanlara döndü ve dedi ki:

"Sizden birisi az önce benimle birlikte okudu mu?" Onlar:

'Evet, ey Allah'ın Rasûlü dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz şöyle dedi:

"Ben de bana ne oluyor, Kur'ân okurken zorlanıyorum /karıştırıyorum[119], diyorum (demek ki bundanmış)."

İnsanlar bunu Rasûlullah'tan duydukları andan itibaren onunla (cemaatle) olan cehrî namazlarında (ayrıca Kur'ân) okumayı bıraktılar.[120]



Açıklama


Rasûlullah burada ince bir şekilde cemaatle namaz kılınırken imamın arkasında ayrıca okuyan kişiyi uyardığı görülmektedir. Bu uyarıda sebep açıklanmaktadır, o da imamın yanılması ve Kur'ân okurken arkadaki seslerden yanılmasıdır. Ayrıca Kur'ân okunurken dinlenilmesi emredilmektedir, Allah Teâla şöyle buyurdu:

'Kur'an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin.'[121]

Bu ayetteki emir mutlak olmasına rağmen, ayetin sadece namaz için indiğini söyleyenler de var. Bunlar Mücahid, Said b. Cübeyr, Dahhâk, İbrahim en-Nehâi', Katâde, Şa'bî ve Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem'dir.[122]

§Cemaatle namazda cemaatin Fatiha ve sure okumasında müctehıdler ihtilaf etti. Bu konudaki geniş bilgi için bk. Müsned Trc. 536/1406 nolu hadisin açıklaması.[123]



531/1401- RasûIullah'ın (Satiaitahu aleyhi ve setiem) ashabından biri olan Abdullah b. Malik b. Buhayne'den (Ratiıyaiiahuanh):[124]

Rasûlullah (namazdan sonra) şöyle dedi: "Sizden birisi az önce benimle birlikte okudu mu?" Onlar: 'Evet' dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz şöyle dedi: "Ben de bana ne oluyor, Kur'ân okurken zorlanıyorum/karıştırıyorum, diyorum (demek ki bundanmış)."

Rasûlullah bunu dedikten sonra insanlar (cemaatle olan cehrî namazlarda) Kur'ân okumayı bıraktılar.[125]



532/1402- Muhammed b. Ebû Âişe, Hz. Peygamber'in ashabından olan bir kişiden nakletti:[126]

Peygamberimiz (Sallallahü aleyhi ve sellem):

"İmam okurken her hâlde (imamın arkasında) siz de okuyorsunuz"[127] deyince biz:

'(Evet,) ey Allah'ın Rasûlü, biz böyle yapıyoruz' dedik. Bunun üzerine şöyle buyurdu:

"Böyle yapmayın, ancak sizden biri Fatiha'yı okuyabilir."

(Bir rivayette: "İçinden okuyabilir" şeklinde geçti.)[128]



533/1403- Ebû Katâde'den (Radıyallahü anh):[129]

Rasullulah (Sailaliahü aleyhi ve sellem) dedi ki:

"Arkamda siz de okuyorsunuz (öyle mi)?" Biz:

'Evet' deyince şöyle buyurdu:

"Böyle yapmayın, ancak Fatiha müstesna (onu okuyabilirsiniz)."[130]



534/1404- Abdullah (İbn Mes'ûd)'[131] dan (Radiyallainı anh):[132]

Hz. Peygamber'in (Saiiaiiahn aleyhi ve seiiem) arkasında cemaat (Kur'ân) j okuyordu. Bunun üzerine Rasûlullah dedi ki: "Kur'ân'ı karıştırmama sebep oldunuz."[133]



535/1405- Kesir b. Mürre el-Hadramî anlattı:[134]

Ebu'd-Derdâ'nın (Radtyaiiahtianh)şbyle dediğini duydum:

Ben Rasûlullah'a (Saiiaiiaim aleyhi w seiiem): 'Her namaz için kıraat (Kur'ân okuma) şart mıdır?' diye sordum, o da:

"Evet" dedi.

Ensardan bir kişi:

Kıraatin farz olduğu anlaşıldı ve Ebû'd-Derdâ topluluk içinde kendisine en yakın olduğum hâlde bana döndü ve dedi ki:

'Ey kardeşimin oğlu! Bir topluluğa imam namaz kıldırdığında o imamın kıraatinin onlara yeterli olduğu dışında başka bir görüşüm yoktur.’[135]



536/1406- İmran b. Husayn'dan (Radıyaiiaku anhama):[136]

Rasûlullah (SaUatiaha aleyhi ve settem) öğle namazım kıldırdı, bir kişi arkasında 'Sebbıh'isme Rabbike'1-a'lâ' (suresini) okudu. Rasûlullah namazı bitirince dedi ki:

"Hanginiz 'Sebbıh'isme Rabbike'1-a'lâ'(suresini) okudu?"

Bir kişi 'Ben (ey Allah'ın Rasûlü!)[137]' deyince Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

"Birinizin (kıraatiyle) beni zor durumda bıraktığını kesinlikle bildim."[138]



Açıklama


Bu rivayetlerde özellikle başkası duyacak kadar sesin yükseltilerek namazda kıraat hoş karşılanmamış, hatta yasaklanmıştır. Çünkü burada başkasını rahatsız etme ve imam olan kişinin dikkatini dağıtma, okuyuşunu karıştırma endişesi vardır.

Hadisin zahiri, sırrî (sessiz) ya da cehri (sesli) okunan namazlarda cemaatin Kur'ân okuması yasaklandığını göstermektedir. Ancak Fatiha bu yasağın dışındadır.

ŞFatİha'nın okunması konusunda müctehid imamların farklı görüşleri bulunmaktadır:

1- İmam Ebû Hanife, Ebû Yusuf, Muhammed ve bir rivayette Ahmed b. Hanbel'e göre namaz hafi ya da cehri olsun cemaat bir şey okumaz. Onların delilleri de yukarıdaki ayettir. Ayrıca Ebû Musa ve Ebû Hüreyre hadisleri yanında Abdullah b. Mes'ûd ve Ebu'd-Derdâ rivayetleridir.[139]

2- İ.Malik, önceki görüşüne (mezheb-i kadimine) göre Şafiî ve diğer rivayette Ahmed b. Hanbel'e göre cehrî namazlarda cemaatin Fatiha da olsa okuması yasaktır. Çünkü 'Kur'an okunduğu zaman onu dinleyin ve

susun ki size merhamet edilsin.'[140] ayeti yanında Ebû Musa ve Ebû Hüreyre hadisleri bunu göstermektedir.

Ancak hafi (gizli okunan) namazlarda cemaat Fatiha okur.[141]

3- İ.Şafiî'nin sonraki görüşüne (mezheb-i cedidine) göre cehrî ya da hafi bütün namazlarda Fatiha okumak farzdır. Cemaat sırrı namazlarda rahatça okur, cehrî namazlarda da imam sekte (ara) verdiği zaman okur. Bunların delili Übade b. Sâmit, Muhammed b. Ebû Aişe ve Ebû Katâde rivayetleridir.[142]

§Son dönemdeki bazı Hanefî alimleri de sırrî namazlarda Fatiha okumanın caiz olduğunu belirttiler.[143]



* Başkasını Yanıltacak Şekilde Namazda Sesli Okumak Yasaktır


537/1407- Hz. Ali'den (Radıyallahu anh):[144]

Yatsıdan önce[145] ve sonra kişinin arkadaşlarını namaz kılarken yanıltacak şekilde kıraatte sesini yükseltmesini Rasûlullah yasakladı.[146]

§Hz. Ali'den (RadıyaüaManh) ikinci tarikle gelen rivayet:

Rasûlullah (SaiUıtiaha aleyhi ve setiem) akşam ile yatsı arasında topluluğun birbirine karşı açıktan Kur'ân okumalarını yasakladı.

NOT: Akşam İle yatsı namazları arasında, ayrıca yatsıdan sonra yapılacak zikirler ve Kur'ân okuma ile ilgili rivayetler vardır,[147] çünkü bu vakitler yatsıya ve teheccüte hazırlık vakitleridir.Bu vakitlerde nafile namazlar teşvik edilmiştir. Bu vakitlerde ibadet yapma açısından ashab insanların en hırslısıydı, namaz kılanların duyacağı şekilde sesli Kur'ân okurlardı ve bu da bazı kişilerin yanılmasına sebep olurdu. Bu nedenle Rasûlullah başkasını yanıltacak şekilde açıktan okunmasını yasakladı.[148]



538/1408- Abdullah b. Ömer'den (Radıyallahu anhüma):[149]

Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) itikâfa girdi, (Bir rivayette; Ramazan'ın son on gününde kendisine (mescitte) hurma dallarından bir hücre yapıldı), insanlara hitap etti ve şöyle dedi:

"Sizden biri namaza başladığında, (Bir rivayette: Ey insanlar! Namaz kılan kişi) şüphesiz, Rabbine münacat etmektedir (konuşmaktadır)[150], o hâlde biriniz Rabbine neyi münacat ettiğini (söylediğini) bilsin! Namazda birbirinizin duyacağı şekilde Kur'ân okumayın!"[151]



539/1409- Ebû Hüreyre'den (Radıyaüahu anh):[152]

Abdullah b. Huzafe b. es-Sehmî namaz kılmaya kalktı ve namazında seslice okudu. Bunun üzerine Rasûlullah (Satiattahtı au-y/ıi ve seiiemi kendisine şöyle dedi:

"Ey Huzafe'nin oğlu! (Okuduğunu) bana duyurma, (bilâkis) izzet ve celâl sahibi Rabbine duyur!"[153]



540/1410- Ebû Said el-Hudrî'den (Radiyallahu anh):[154]

Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) mescidde îtikâfa girdi, kendi çadırlarındayken bazı kişilerin seslice Kur'ân okuduğunu işitti. (Çadırın) perdelerini açıp onlara şöyle dedi:

"Dikkat edin! Hepiniz Rabbinizle münacat ediyorsunuz (konuşuyorsunuz). Biriniz diğerine eziyet vermesin! Kıraatte (ya da namazda)[155] birinizi diğerinden fazla sesini yükseltmesin!"[156]



541/1411- el-Beyâzî'den (Radtyallahü anh):[157]

Rasûlullah (Sallallaim aleyhi ve sellem) namaz kılarken kıraatte sesini yükselten bazı kişilerin yanına çıktı ve onlara dedi ki:

"Namaz kılan kişi izzet ve celal sahibi Rabbine münacat eder. Öyleyse münacat ettiği şeye dikkat etsin! Kur'ân okurken biriniz diğerinden fazla sesini yükseltmesin!"[158]



Açıklama


Bu konudaki hadisler gece namazında başkasını rahatsız edecek şekilde sesli okumanın yasaklandığı görülmektedir. Gece namazlarında ise sünnet olan açıktan okumaktır, şeklinde itiraz olabilir. Bu iki durumun cem edilmesi mümkündür. Başkasını rahatsız etme durumu yoksa bu vakitte sesli okunabilir.Ancak başkasının okuyuşunu karıştırma durumunda sessiz okumak gerekir. Rasûlullah açıktan ya da gizlice okuyan ile ilgili -Ukbe b. Amir'den gelen- rivayette şöyle buyurdu:

"Açıktan Kur'ân okuyan açıktan sadaka veren gibidir, gizlice (sessiz) Kur'ân okuyan gizlice sadaka veren gibidir.”[159]

Ayrıca riya tehlikesi de varsa gizli okunması tavsiye edilir. Ancak böyle bir tehlike yoksa, başkalarını uyarma ya da kendisini uyanık ve dikkatli tutma düşüncesi varsa açıktan okumak tavsiye edilmiştir. Bazı alimler gece namazlarında gizli ile açık arasında orta sesli bir şekilde okunmasını tavsiye etmektedir. Ukbe hadisinden anlaşılan ise gizli okumanın efdal olduğudur, tıpkı gizli sadakanın efdal olması gibi. Her İnsan bulunduğu ortama ve kendi ruh haline göre bunu ayarlaması en güzelidir. Doğrusunu Allah bilir.[160]



* Fatiha'dan Sonra Âmin Kelimesinin Gizli Veya Açıktan Söylenmesi


542/1412- Ebû Hüreyre'den (Radıyallahu anh):[161]

Hz. Peygamber (Saiiatiaha aleyhi ve seiiem) dedi ki:

"İmam olan kişi yĞayri'!-mağdûbi aleyhim vele'd-dâiiîn' dediğinde siz \ de *Âmin' deyin! Çünkü melekler de Âmin' der, İmam da *Âmin' der.Kimin 'Âmin' sözü meleklerinkiyle birleşirse geçmişteki günahları affolun"[162]



Açıklama


'Amin' kelimesinin okunmasında üç lügat vardır: Med, tahfif ve imâle.Bu kelime Arapça'da isim fiillerdendir, geçişte meftuh olarak okunur gibi. Bu kelime; 'Allahım, kabul et!' anlamında isim fiildir. Ayrıca Allah'ın isimlerinden birisidir, diyenler de olmuştur.[163]

§Buradaki melekler konusunda ihtilaf edildi; Hafaza melekleri denildiği gibi, başkalarıdır, diyenler de oldu. Bu görüşte olanların delili Ebû Hüreyre'nin şu rivayetidir:

Rasûlullah (Sallaltalın aleyhi ve selleın) dedî ki:

"Sizden biri 'Âmin' dediğinde gökteki melekler de 'Âmin' der ve bu sözlerden birisi diğeri ile birleşirse geçmişteki günahları affolur.”[164]

(Başka tarikten gelen rivayette;)

"(Fatiha) okuyan kişi 'Ğayri't-mağdûbi aleyhim vele'd-dâllîn' arkasındakiler de 'Âmin' der ve sözü semâ ehlininkiyle birleşirse geçmişteki günahları affolur."[165]

Diğerlerinin cevabı şu şekildedir: Kişinin yanındaki hafaza melekleri 'Âmin' dediğinde üstlerindeki melekler de 'Âmin' derler ve bu söz ta semaya kadar yükselir.

§Sözlerin muvafakatindan kasıt imamın 'Âmin' sözü ile cemaatin 'Âmin' sözünün aynı anda söylenmesi ve birleşmesidir. Bu konuda İbnü'l-Münîr dedi ki: 'Söz ve zaman olarak 'Amin' kelimesinin birleşmesinin hikmeti cemaati uyanık tutmaktır.' Kadı Iyaz (v.544/1149) şöyle dedi: 'Bundan murat sıfat, huşu ve ihlasta buluşmaktır. Meleklerin 'Âmin' sözüyle buluşmasının amacı onların mü'minler için istiğfar etmeleridir.'[166]



543/1413- (Z.) Ebû Hüreyre'den (Radmdiahü anh):[167]

RaSÛlullah (SatlallalıU aleyhi ve selleın) dedi ki:

"(Fatiha) okuyan "Âmin' dediğinde siz de ‘Âmin' deyin! Kimin "Âmin” sözü ile meleklerin "Âmin' sözü birleşirse o kişinin geçmişteki günahları affolur"[168]



544/1414- (Z.) Ebû Hüreyre'den (Radiyallahu anh):[169]

Rasûlullah (SattallahU aleyhi ve sellem) dedi ki:

"Sizden biri Amin' dediğinde gökteki melekler de *Âmin' der ve bı sözlerden birisi diğeri ile birleşirse geçmişteki günahları affolur."[170]



545/1415- VâiI b. Hucr'dan (Radıyaiiahu anh):[171]

Hz. Peygamber'i (Satiatiaim aleyhi ve seiiem) 'Vele'd-dâllîn' dedikten sonra 'Âmin' derken duydum, sesini uzatıyordu/yükseltiyordu.[172]

§(Râvi) Abdurrahman'ın bize naklettiğine göre Şu'be şöyle dedi: '(Âmin) derken sesini indirdi.'

NOT: Bu rivayetlerde bir çelişki gözükmektedir. Çünkü Şu'be'den gelen ikinci rivayette sesini indirdi, denmektedir.

Bu durumda;

1- Ya Şu'be'nin '(Amîn) derken sesini indirdi' rivayeti hatalı kabul edilecektir. Zira,

a- Şu'be bu rivayeti ile Süfyan es-Sevrî'den gelen rivayete muhalefet etti. Şu'be ile Süfyan arasındaki ihtilafta muhaddislerce Süfyan tercih edilir.

b- Şu'be'den Süfyan'ınkine benzer rivayet başka bir rivayet de nakledildi.

"Vele'd-dâllîn' dediğinde sesini yükselterek 'Âmin' dedi.'[173]

c- Süfyan'dan gelen rivayetin Alâ b. Salih, Muhammed b. Seleme'nin babasından naklettiği tabiileri de vardır, ancak Şu'be rivayeti tek kalmıştır.

Yukarıda sayılan nedenlerle Şu'be'nin sözü muhaddislerce şaz kabul edilmiştir.[174]

2- Ya da Şu'be'den gelen bu rivayeti 'Vele'd-dâllîn' dedikten sonra öncekine nisbetle sesini biraz indirdi, şeklinde anlamak da mümkündür. Bu durumda iki farklı rivayet cem edilmiş olur.[175]



546/1416- Vâil b. Hucr'dan (Radiyallahu anh):[176]

RasÛlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) 'Gayri'î-mağdûbi aleyhim vele'd-dâllîn'i okuduğunda 'Âmin' dedi ve sesini gizledi. (Namazda) sağ elini sol eli üzerine koydu.

Sağına ve soluna selam verdi.[177]



Açıklama


Vâil b. Hucr'dan gelen iki rivayetteki bilgi farklıdır. Birisinde (No: 545/ 1415) sesini yükseltti, diğerinde ise (546/1416) sesini indirdi, şeklindedir. Bundan anlaşılan:

1- Ya sözkonusu rivayetlerin birinde hata bulunmaktadır. Darekutnî (v. 385/995) bu (546/1416 nolu rivayeti) naklettikten sonra râvilerden Şu'be'nin (gizlerdi, rişvâyetinde) hata yapma ihtimali üzerinde durur.[178] Çünkü diğer sahabi-lerden gelen rivayetlerde ve Vâil'den gelen bir başka nakilde sesin yükseltilmesi, zikredildi. Ayrıca muhaddislerİn tercihi ile ilgili bak. Müsned Tr. 545/1415 nolu hadisteki not.

2- Veya iki rivayet cem edilebilir:

a- Rasûlullah (Sallallahn aleyhi ve sellem) namazların bazısında 'Amin' dediğinde sesini yükseltir, bazen de gizlerdi.

b- Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) 'Âmin' dediğinde sesini 'Gayri'1-mağdûbi aleyhim vele'd-dâllîn' den biraz daha indirdi, kısık söyledi.

§Fatiha'dan sonra 'Âmin' demenin meşruiyetinde ittifak vardır. İmam Nevevî (v.676/1277) şöyle dedi: 'Bu hadisler Fatiha'nın peşinden imam, cemaat ya da tek başına kılanın 'Amin' demesinin müstehap olduğunu göstermektedir. Cemaatin 'Âmin' sözü imamınkine rast gelmeli, önce ya da sonra olmamalıdır.'[179]

Cehri ve hafi namazlarda 'Amin' denilir, bu hem imam ve cemaat için, her de münferit için geçerlidir, bu cumhurun görüşüdür. Ancak İmam Malik'ten geles bir rivayette; imam 'Amin' demez şeklinde nakledildi.

§'Âmin' kelimesinin sesli söylenmesi konusunda farklı hadisler bulunduğu| için müctehid İmamlar ihtilaf ettiler:

1- İmam Ebû Hanife, Kûfeli alimler ve Malikilere göre 'Âmin' kelimesi sesli 1 söylenmez, Rasûlullah döneminde sesli olarak söylenmesi bu kelimeye alıştırmak içindir.

İbnü'l-Kâsım, İmam Malik'in şu sözünü nakletti: Cemaatle namazda imam. 'Âmin' demez, cemaat der, tek başına kılan da 'Âmin' der.[180]

2- Bazılarına göre 'Âmin' sesli söylenir. Şafiî ve Hanbelî alimleri, Ebû Sevr’ ve hadis ehli bu görüştedir.[181] Bu görüşün delili yukarıdaki hadislerdir. Ayrıca başka rivayetler de vardır:

Ebû Hüreyre'den:

Rasûlullah 'Gayri'l-mağdûbi aleyhim vele'd-dâllîn'\ okuduğunda arkasındaki birinci safta bulunanların duyacağı sesle 'Âmiri' dedi.[182]

Ebû Hüreyre'den:

İnsanlar 'Âmin'' demeyi terk ettiler. Hâlbuki Rasûlullah 'Gayri'l-mağdûbi aleyhim vele'd-dâllîn'\ okuduğunda peşinden birinci safta bulunanların duyacağı sesle 'Âmin' derdi ve bununla mescit sarsılırdı.[183]



* Namazda Farz Olan Kıraate Gücü Yetmeyenin/ Güzel Okuyamayanın Durumu


547/1417- Abdullah b. Ebî Evfâ'dan (Radıyaiiahtı anh):[184]

Bir adam Hz. Peygamber'e (Saitaiiahtı aleyhi ve seiiem) geldi ve dedi ki:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Ben (namazda) Kur'ân okuyamıyorum, onun yerine bana yetecek bir şey emret!'

Bunun üzerine Hz. Peygamber buyurdu ki:

"Şunu söyle: el-Hamdülillah ve sübhanallah velâ ilahe illallahü vallahi) ekber velâ havle velâ küvete illa billah.'"

O adam bunu söyledi, avucunu kapatıp baş parmağı ile beş kere saydı/tekrar etti, sonra dedi ki:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Bu yüce olan Allah içindir, ya benim için?'

Hz. Peygamber şöyle dedi:

"Şunu söyle: 'Allahümmağfirlî verhamnî ve âfinî vehdinî verzuknî.'"[185]

Adam bunu da söyledi, diğer avucunu kapattı ve baş parmağı ile birlikte beş kere saydı, sonra da iki avucu kapalı olduğu hâlde bu kişi oradan ayrıldı. Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

"Kesinlikle iki avucunu hayırla doldurdu."[186]







Açıklama


Yukarıdaki hadisin Ebû Davud ve Nesai rivayetinde, o adam şöyle dedi:

'...ben Kur'ân'dan' bir şey alamıyorum/okuyamıyorum, Bana Kur'ân'daki (ayetler) yerine geçecek bir şey öğret!..'[187]

Başka rivayetteki farklılık ise şöyledir:

'...Ben Kur'ân'dan hiçbir şeyi güzel bilemiyorum/okuyamıyorum[188], ondaki (ayetler) yerine geçecek bir şey öğret...'[189]

Burada tavsiye edilen şey, bütün vakitler için değildir.Bir kişi öğrenmeye vakit bulamadığında bu şekilde dualarla namazını kılar, ancak en azından Fatiha suresini en kısa zamanda öğrenmesi gerekir. Ancak hiç öğrenemeyen ya da ezberleyemeyen kişi dua ve teşbihlerle kılabilir.

Bu konuda müctehid imamların görüşleri:

Kur'ân tercemesiyle ibadet (yani namaz) caiz değildir. İmam Malik, Ebû Yusuf, Muhammed, Şafiî' ve Ahmed b. Hanbel'in de içinde bulunduğu çoğunluğun görüşü budur. Fatiha'yı güzel okuyamayan başka ayetlerden okur, buna da gücü yetmezse yukarıdaki hadiste geçen zikir ve teşbihlerle namaz kılar.[190] Sadece İmam Ebu Hanife'nin Arapça'sından okuyamayan için lercemesini cevaz vermesi kendisinin şaz (alınmayan) görüşlerinden kabul edilmiştir. Günümüzde de bu konuyu istismar edip, Kur'ân'ı tahrife yönelenler bulunduğu için cumhurun görüşü daha isabetli kabul edilmiştir.[191]



* İlk İki Rekâtta Fatiha'dan Sonra Sure/Ayetler Okumak Gerekir, Son İki Rekâttaki Okumanın Hükmü


548/1418- Ebû Katade'den (Radıyallahu anh):[192]

Rasûlullah (Saitaiiahu aleyhi ve seiiem) bize namaz kıldırırdı, öğle ve ikindinin ilk iki rekâtında Fatiha ve ikişer sure okurdu, ayetleri de bazen bize duyururdu. (Diğer rivayetteki ziyade: Son iki rekâtta da Fatiha okurdu şeklindedir.)

Öğlenin birinci rekâtında okumayı uzatır, ikinci rekâtta kısaltırdı, sabah namazında da böyleydi.[193]



Açıklama


Ebû Katade'den gelen bu rivayet Buhari'de şu şekilde geçmektedir:

Ebû Katade'den:[194]

Rasûlullah bize namaz kıldırırdı, öğle ve ikindinin ilk iki rekâtında Fatiha ve birer sure okurdu, ayetleri de bazen bize duyururdu.

§Bu rivayetten hafi (gizli) namazda da kıraatin şart olduğu anlaşılmaktadır, Rasûlullah bu namazları genelde gizli okumakta, ancak bazen Öğretmek için olsa gerek arkadakilere duyuruyordu. Tîbî şöyle dedi: 'Fatiha ve sureden bir kısmını okurken sesini biraz yükseltirdi ki okunulan şeyler duyularak bilinsin. Ayrıca İmam Nevevi şöyle dedi: 'Bu hadisten gizli namazlarda da açıktan okumanın cevazı anlaşılmaktadır ki daha iyi düşünmek için dil bu konuda yardımcı olsun.'

ŞRasûlullah son iki rekâtta Fatiha okurdu, ziyadesi Müslim'de geçmektedir.

Ebû Kalade'den:[195]

Rasûlullah öğlenin ilk iki rekâtında Fatiha ve sure okurdu, son iki rekâtta da Fatiha okurdu, ayetleri de bazen bize duyururdu.

Ayrıca yukarıdaki hadisten birinci rekâtta kıraatin uzatılmasının ya da tertil ile (yavaş) okunmasının müstehap olduğu anlaşılmaktadır, böylelikle ilk rekâta daha fazla kişi yetişsin, aşağıdaki rivayette Ebû Katade de bu şekilde düşündüklerini İfade etmektedir:

Ebû Katade şöyle dedi:[196]

'Rasûlullah'ın (bu şekilde okuması ile) insanların ilk rekâta yetişmelerini istediğini düşündük.'

Atâ şöyle dedi:[197]

'Ben imamın kıyamı uzatarak ilk rekâtta yetişilir olmasını isterim ki İnsanlar o (İlk rekâtta) çoğalsınlar. Ben yalnız namaz kıldığımda ilk iki ve son iki rekâtı eşit tutmaya gayret ederim, cemaatle kılarken ilk iki rekâtı uzatmayı tercih etmemin sebebi ise daha çok insanın gelsin, toplansın, diyedir.'

Ayrıca ilk rekâtta uzun okumanın hikmeti huşu ve taatın daha fazla olmasıdır, ikinci rekâtta ise usandırmamak için kısaltmak gerekir.

İlk rekâtta okumayı uzatmanın sebebi üç şekilde anlaşılabilir:

1- Çok ayet okumak,

2- Tertilde (yavaş okumada) mübalağa yapmak.

3- Daha çok insanın birinci rekâta yetişmesini sağlamaktır.[198]



549/1419- Ebu Said el-Hudri'den (Radtyallahu anh):[199]

Rasûlullah (Saiiaüaha aleyhi ve seiiem) öğle namazının ilk iki rekâtının her birinde otuz ayet okuyacak kadar ayakta dururdu, son iki rekâtının her birinde on beş ayet okuyacak kadar durur, son iki rekâtında da bunun yansı kadar (ayakta dururdu).[200]



Açıklama


Bu hadisten iki rekâtta kıraatin eşit olması anlaşılır, ayet sayılarını her hâlde sahabi yaklaşık olarak söyledi, önceki rivayetlerle arasında bir tenakuz yoktur, cem (te'lif) edilebilir. İki rekâtın tertil ile okunması ya da namaza yetişme ihtimali olanlar için biraz uzatmak tavsiye edilir, ancak böyle bir durum yoksa iki rekâttaki kıraatin eşit olması caizdir.

§Söz konusu hadisten son iki rekâtta Fatiha üzerine başka ayetler okunmasının meşruiyeti anlaşılır.

ŞAyrıca bu rivayetten ikindi namazının daha hafif olması anlaşılır ki bu da öğle namazındaki kıraatin yarısı kadardır. Öğle namazında kıraatin uzun olmasının hikmeti, insanların uyku gibi sebeplerle gaflet içinde olması ve onların gecikmeleri olabilir. Ama ikindi namazında böyle bir şey söz konusu değildir, bilâkis çalışanların yorgun olduğu bir vakittir ve namaz hafif tutulmalıdır.[201] Öğle namazı ile ilgili bir rivayet bunu göstermektedir.

Öğle namazı başlar, bizden biri Bakî'ye gider, ihtiyacını giderir, sonra ailesinin yanına gider ve abdest alır, sonra mescide döner, de hâlâ Rasûlullah birinci rekâtta olurdu.[202]

Bakı' geniş arazi anlamındadır, bir yerde ağaçlar ya da kökleri varsa oraya bakı' denir. Bakîu'l-ğarkad; Medine'de kabristan olarak ayrılmış bir bölge için kullanılmaktadır.[203]



550/1420- Ebû Said el-Hudrî'den (Radiyallahu anh):[204]

Peygamberimiz (Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) bize Fatiha ve (Kur'ân'dan) kolay(ımıza) gelen yerden okumamızı emretti.[205]



551/1421- Câbir b. Semüra'dan (Radıyallaha anh):[206]

Küfeliler Sa'd (b. Ebî Vakkas)'ı[207] Hz. Ömer'e (Radıyaiiaiıaaıı/ıama) şikayet-ettiler ve şöyle dediler:

'Namazı güzel kıldırmıyor.' Hz. Ömer durumu Sa'd'a sorunca o şöyle dedi:

'Ben ilk iki rekâtta okumayı uzatarak ve son iki rekâtta azaltarak (tıpkı) Rasûlullah'ın kıldığı namazı kıldırıyorum.' Bunun üzerine Hz. Ömer:

'Benim de senin hakkındaki zannım buydu, ey Ebû îshak!' dedi.

§Câbir b. Semüra'dan ikinci tarikle gelen rivayet:

Hz. Ömer Sa'd'a:

insanlar her konuda seni şikayet ettiler, namaz konusunda bile' deyince Sa'd:

'(Onlar dediklerini demişler,) halbuki ben ilk iki rekâtta okumayı uzatıyor ve son iki rekâtta azaltıyorum. Ben Rasûlullah'ın namazına uyduğum sürece hiçbir şeyi önemsemem (kıymet vermem).'

Bunun üzerine Hz. Ömer:

'Benim de senin hakkındaki zannım buydu'[208] dedi.[209]



Açıklama


Fatiha'dan sonra Kur'ân'dan ayetler okumak ittifakla meşrudur. Ancak 'bu kıraatin hükmü hakkında müctehidler ihtilafa düştü:

1- Fatiha'dan sonra Kur'ân okumak farzdır. Bu görüşte olanlar Hz. Ömer, oğlu Abdullah, Osman b. Ebu'l-Âs, Hadi, Kasım ve Müeyyidbillah'tır. Hâdİ'ye göre bu miktar en az üç ayet, Kasım'a göre ise bir uzun ayet olmalıdır.[210]

2- Fatiha'dan sonra sure okumak müstehabtır. Cumhurun görüşü bu şekildedir.

3- Fatiha'dan sonra en az üç ayet ya da bu miktarda uzun bir ayet okumak vaciptir. Hanefi mezhebi bu görüştedir. Fatiha okunmazsa Kur'ân okumak farzdır.[211]

§Farz namazda üçüncü ve dördüncü rekâtta sure okumanın hükmünde ihtilaf edildi:

1- İmam Malik'e göre mekruhtur.

2- Î.Şafiî'ye (kavl-i cedidinde) miistehab olduğunu söyledi.

3- Bazı alimlere göre kişi muhayyerdir, dilerse okur, dilerse teşbih eder.

4- Hanefi ve Hanbelî mezheblerine göre son iki rekâtta sadece Fatiha okumak sünnettir.[212] Hasan b. Ziyad'dan gelen rivayette ise İmam Ebû Hanife'ye göre son iki rekâtta Fatiha'yı bilerek terk eden günahkâr olur, unutarak terk ederse sehv secdesi gerekir. Bu rivayete göre son İki rekâtta Fatiha okumak vaciptir. Ancak Ebû un Ebû Hanife'den naklinde bu sünnettir, Yusuf un Ebû Hanife'den naklinde bu sünnettir, terkinde bir şey gerekmez.[213]

§Okunacak sure ya da ayetlerin uzunluğu:

1- Sabah namazında ve öğlenin İlk iki rekâtında tıval-ı mufassaldan[214] okumak müstehabtır.

2- İkindi ve yatsıda evsattan okumak müstehabtır.

3- Akşam namazında ise kısa surelerden okumak müstehabtır.[215]

§ Dördüncü rekâtın kıraatinin üçüncüden kısa olması konusunda ihtilaf edildi:

1- Kısa sure uzundan efdaldir.

2- Mushaf tertibine göre okunur, aksi mekruhtur, ancak namaz bozulmaz.[216]



* Bir Rekâtta İki Ya Da Daha Fazla Sure Okumak, Aynı Rekâtta Sure Ya Da Ayetlerin Tekrarı


552/1422- Abdullah b. Şakik'ten:[217]

Hz. Aişe'ye (Radıyaitahu anhâ) sordum:

'Rasûlullah (Saiiaiiahu atey/ü ve seiiem) bir rekâtta surelerin arasını birleştirir miydi?' Şöyle dedi:

'Mufassalı (birleştirerek) okurdu.'[218]

§îkinci tarikle gelen rivayet: Hz. Aişe'ye (Radıyaiiahu anhâ) sordum:

'Rasûlullah (Saiiatiahn aleyhi ve seiiem) sureleri (birleştirerek) okur muydu?' Şöyle dedi:

'Mufassalı (böyle) okurdu.' Ben:

'Rasûlullah oturarak namaz kılar mıydı?' deyince şöyle dedi:

'Evet, insanlar onu ihtiyarlattıktan sonra.'[219]

'Rasûlullah duha namazı kılar mıydı?'

'Hayır, sadece yolculuğundan döndüğünde.'

'Rasûlullah Ramazan dışındaki bir ayda (tamamıyla) oruç tutar mıydı?’

'Hayır vallahi. Eğer Ramazan dışında bir ayda oruç tutmak isterse o ayın bazı günlerinde oruç tutmadıkça orucu bırakmazdı.'

'Rasûlullah'm sahabesinden hangisi kendisine daha sevgiliydi?' 'Ebû Bekir' 'Sonra kim?' 'Sonra Ömer.'

'Sonra kim?'

'Sonra Ebû Ubeyde h. Cerrah.'

(Râvi) Yezid: 'Sonra kim?' diye sordum. O da, Hz. Âişe sustu (cevap vermedi), dedi.[220]



Açıklama


Mufassal tabiri Kur'ân'm son yedide biri için kullanılır. Tîbî dedi ki:

'Bu surelerin ilki Hucuıat süresidir. Söz konusu surelere bu ismin verilmesinin nedeni çok fasılalı olması ya da her birinin fasl (bölüm) olmasındandır. Mufassal sureler üç kısımdır: Tıval (uzun), evsat (orta) ve kısar (kısa). Bunların sınırlarında ihtilaf edildi:

1- Hanefilere göre; Tıval sureler Hucurat'tan İnşikak'a kadar, evsat sureler Burûc'dan Beyyine'ye (^jjı j& ,1), kısar ise buradan Kur'ân'm sonuna kadardır.

2- Malikilere göre: Tıval sureler Hucurat'tan Nâzİât'a kadar, evsat sureler Abese'den Leyi "e kadar, kısar ise Duhâ'dan Kur'ân'm sonuna kadardır.

3- Şafiîlere göre: Tıval sureler Hucurat'tan Mürselât'a kadar, evsat sureler Nebe'den (û>-ı_^ ^) Leyl'e kadar, kısar ise Duhâ'dan Kur'ân'm sonuna kadardır.

4- Hanbelilere göre: Tıval sureler Kaftan Mürselât'a kadar, evsat sureler Nebe'den Leyl'e kadar, kısar İse Duhâ'dan Kur'ân'm sonuna kadardır.[221]



553/1423- Nâfi'den:[222]

Ibn Ömer (Radıyaiuthu anhümcı) bize farzlarda bazen iki ya da üç sure ile namaz kıldırırdı.[223]



554/1424- Nehîk b. Sinan es-Sülemî'den:[224]

Kendisi Abdullah b. Mes'ûd'a (Radıyaiiaini anhi geldi ve dedi ki:

'Bu gece mufassal (sureleri) bir rekâtta okudum.' Abdullah b. Mes'ûd:

'Şiir okur gibi hızlıca ya da kötü hurmaların saçılması gibi[225] nesir şeklinde okudun.Mufassal olması bölüm bölüm okumamız içindir. Rasûlullah'ın (Saiiaitahü aleyhi ve sellem) birleştirerek okuduğu benzer surelerin yirmi kadarını bilirim.'

Rahman ve Necm İbn Mes'ûd'un (mushafındaki) telifine göre, her iki sure bir rekâtta (okunur), Duhân ve Amme yetesâelûn (sureleri) bir rekâtta okunur.

§Aynı râviden gelen ikinci rivayet: Bir adam ona (İbn Mes'ûd'a) geldi ve dedi ki: 'Mufassal (surelerin) hepsini bir rekâtta okudum.' İbn Mes'ûd: 'Bilâkis sen hızlı okunan şiir gibi ya da kötü hurmanın saçılması gibi (nesir şeklinde) dağınık okumuşsun. Ancak Rasûlullah (Saiiatiaha aleyhi ve seiiem) senin yaptığın gibi yapmadı (okumadı). Benzerlerini (birleştirerek) okurdu, (meselâ) Rahman ve Necm'i bir rekâtta okurdu.'

§(Râvi) Ebû İshak ekledi: Abdullah (b. Mes'ûd)un mushafındaki telifi üzere on rekâtta okunacak yirmi sure zikretti. Onların sonuncusu İze'ş-şemsü küvviret ve Duhân sureleriydi.[226]



Açıklama


Abdullah b. Mes'ûd Kuı'ân'ı en iyi bilen ve okuyan sahabİlerdendi, bizzat kendisi Rasûlullah'tan yetmiş sure öğrenmişti.[227] Rasûlullah (Suiialiahu aleyhi ve sellem) onun hakkında şöyle dedi:

"Kur'ân'ı şu dört kişiden öğrenin: İbn Ümmi Abd (Abdullah b. Mes'ûd), Muaz b. Cebel, Ubey b. Kâ'b ve Salim."[228]

"Kur'ân'ı nazil olduğu günkü tazeliğiyle okumak isteyen İbn Ümmi Abd'in okuyuşu gibi okusun!' [229]

Abdullah b. Mes'ûd Kur'ân'ın anlaşılır bir şekilde yavaş okunması inanandaydı, bunun için o kişi sen şiir mi okuyorsun, şeklinde tenkid etmiş ve Rasülullah'ın Kur'ân okuma şeklini açıklamıştı.

§Yukarıdaki rivayette geçen kişinin mufassal surelerin tümünü bir rekât okuduğunu diğer rivayetlerden anlıyoruz:

Becîle oğullarından Nehîk b. Sinan isimli bir kişi 'ben bir rekâtta mufassaiı okurum' deyince Abdullah b. Mes'ûd:...[230]

Diğer rivayette:

Biri: 'Ben mufassal (sureleri) tümüyle dün gece bir rekâtta okudum' deyine Abdullah b. Mes'ûd:..[231]

§Abdullah b. Mesûd, başka tarikten gelen rivayette ziyade olarak şöyle dedi:[232]

'(Mufassal sureler) fasıllarla bölündü ki sen de ayrı ayrı okuyasın!...'

§Tercih edilen görüşe göre Duhân suresi mufassaldan değildir, bu rivayetteki! tertip İbn Mes'ûd'un mushafına göredir. Onun muslıafı imam mushaf olan ( Osman döneminde tekrar gözden geçirilen) mushafın tertibinden farklıdır, mufassallar onun mushafında önce Câsiye ve Duhân şeklinde haşlayıp devam etmektedir.[233]

§lbn Mes'ûd'un mushafındaki tertip:[234]

1- 38- 75-

2- 39- 76-

3- 40- 77-

4- 41- 78-

5- 42- 79-

6- 43- 80-

7- 44- 81-

8- 45- 82-

9- 46- 83-

10- 47- 84-

11- 48- 85-

12- 49- 86-

13- 50- 87-

14- 51- 88-

15- 52- 89-

16- 53- 90-

17- 54- 91-

18- 55- 92-

19- 56- 93-

20- 57- 94-

21- 58- 95-

22- 59- 96-

23- 60- 97-

24- 61- 98-

25- 62- 99-

26- 63- 100-

27- 64- 101-

28- 65- 102-

29- 66- 103-

30- 67- 104-

31- 68- 105-

32- 69- 106-

33- 70- 107-

34- 71- 108-

35- 72- 109-

36- 73- 110-

37- 74-

§İbn Mes'ûd'un mushafı ile ilgili rivayetler birleştrirldiğinde imam mushafla farklılığın çok cüz'î oduğu görülür. Fatiha ve Muavvizeteyn surelerinin bulunmaması bunların çok meşhur olmalarındandır, çünkü bunların Kur'ân'dan olduğuna dair icma vardır. Bu duruma göre Fatiha ve Muavvizeteyn ile sure sayısı yüz on Uç (113) ulaşır, ayrıca Abdullah b. Mes'ûd tertibinde Berâe ile Enfal surelerini bir sure kabul etmektedir. Ayrılmayan Enfal suresi İle birlikte yüz on dört (114) sure yapmaktadır.

ŞAyrıca İbn Mes'ûd gibi bazı sahabiler ayetlerin anlaşılması İçin Mushafla-rına ayetlerin tefsirini de ekliyorlardı. Hanefi mezhebindeki yemin keffareti olan orucun peş peşe olması İbn Mes'ûd mushafındaki Mâide 89. ayette bulunan açıklarnasıydı ki anlamı peş peşe olmasıdır.

§Hz. Ebû Bekir halifeliği döneminde Kur'ân'ın toplanması İçin Zeyd b. Sabit'i görevlendirdiği zaman İbn Mes'ûd itiraz etmemişti. Hz. Osman ise halifeliği döneminde çoğaltılan ana nüshalarla karışmaması ve tefrikaya sebebiyet vermemesi için eksik ya da kontrol edilmeyen nüshaların yok edilmesini emretmişti. Ancak İbn Mes'ûd bu emre uymadı ve mushafını yok etmedi. Bu onun tercihiydi ve kendisine de her hangi bir müdahale yapılmamıştı.

Mushaflann yazılma ve çoğaltılmasında sürekli Zeyd b. Sabit'in tercih edilme nedeni ezberinin daha kuvvetli ve yazısının daha güzel olmasıdır. Ayrıca Abdullah b. Mes'ûd'un Kûfe'deki görevine mani olmaması da düşünülmüş olabilir. Ancak Abdullah b. Mes'ûd'un bu tavrı tenkid edilmiştir.

§Abdullah b. Mes'ûd'un mushafı ve tertibi bize kat'i delillerle gelmemiştir, çünkü imam mushaf (çoğaltılan ana nüsha) dışındakiler kabul görmemiş ve tevatür yolla ulaşmamıştır. Bu konuda Muhammed b. İshak (v, 151/768) Abdullah b. Mes'ûd'a ait olduğu söylenen çok sayıda mushafa ulaştığını, ancak onlardan birbirine benzeyen iki mushaf bile göremediğini belirtmektedir.[235]

İbn Mes'ûd'un mushafı ile ilgili rivayetler tefsir ve fıkıhta beyan niteliğinde kullanılmış, ancak kıraat sahasında kabul görmemiştir.[236]

ŞYukarıda geçen rivayetteki benzer sureler lafzı; ayet sayısı yönünden değil, bilâkis konu yönünden benzerlik arz edenlerdir.[237]

Müslim'in rivayetinde Abdullah b. Mes'ûd şöyle dedi:[238]

'Rasûlullah'ın her rekâtta benzer iki sure okuduğunu bilirim ki hepsi on rekâtta yirmi sure eder.'

Ebû Davud rivayetinde bu sureler açıklanmıştır:[239]

'Rasûlullah benzer iki sureyi bir rekâtta okurdu; Rahman ve Necm bir rekâtta, İkterabet ve el-Hâkka bir rekâtta, Tur ve Zârİyât bir rekâtta, İza vekaat ve Nûn bir rekâtta, Seele sâilûn ve ve'n-Nâziât bir rekâtta, Veylülli'l-mutaffîfîn ve Abese bir rekâtta, Müddesir ve Müzemmil bir rekâtta, Hel etâ ve Lâ üksimü biyevmi'i-kıyame bir rekâtta, Amme yetesâelûn ve el-Mürselât bir rekâtla, Duhân ve ize'ş-şemsü kuvvirat bir rekâtta (olacak şekilde).' Ebû Davud ekledi: 'Bu (sıralama) İbn Mes'ûd'un tertibine göredir.'

§İbn Mes'ûd'dan bu şekilde değişik rivayetlerin gelmesi dinleyenlerin nakletmesinden kaynaklanmaktadır. Kimisi onun sözünü tam ezberlemiş, kimisi eksik. Ancak biz bu rivayetin tariklerini birleştirdiğimizde, yani onu dinleyen her râvinİn sözünü topladığımızda doğruya ulaşmak mümkün olur.

§Bu rivayetten anlaşılan, sünnetin namazda ağır ağır okunması olduğu ve Peygamberimiz'in de her rekâtta mufassaldan ikişer sure okumasıdır.[240]



555/1425- İbn Abbas'tan (Radiyallahu anh):[241]

Rasûlullah (Saiiaitaim alevin w seikm) sabahın farzından önceki iki rekât (sünnetin) birinci rekâtında Fatiha ile Bakara suresinin son iki ayetini okurdu, son rekâtında da Fatiha ile Âlü İmrân suresinden bir ayet okur; 'Kul yâehle'l-kitab....' ve o ayeti tamamlardı.[242]



Açıklama


Bakara suresinin son iki ayeti Amene'r-rasûlü olarak bilinen ve yatsı namazından sonra okunan ayetlerdir;

'Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti/ müminler de (İman ettiler). Her biri Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. Allah'n peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. Dediler ki: İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır."

Allah her şahsı, ancak gücünün yettiği ölçüde sorumlu tutar. Herkesin kazandığı hayr kendine, elde ettiği (şerrin) sorumluluğu da kendine aittir. Rabbimiz! Unutursak veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma. Ey Rabbimiz! Ayrıca bizden öncekilere yüklediğin gîbi bize de ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bir de bize gücümüzün yetmediği işleri de yükleme! Bizi affet! Bizi bağışla! Bize acı! Sen bizim mevlâmızsın. Kafirler topluluğuna karşı bize yardım et!' (Bakara, 2/285-286) Âlü İmrân suresinden okunan bir ayet şudur:

'Ey Kitap ehli! Aramızda ortak olan şu söyleme gelin: Allah'tan başkasına kulluk yapmayalım, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp da birbirimizi rabler edinmeyelim! Eğer kabul etmezlerse, şöyle deyin: Biz Müslümanlarız, buna şahid olun!' (Âlü İmrân, 3/64)

ŞPeygamberimiz'in sabah namazının farzından önce kıldığı iki rekâtta okuduğu diğer ayetler ya da sure ile ilgili değişik rivayetler vardır: Ebû Hüreyre'den:[243]

Rasûlullah sabah namazının iki rekatında (sünnetinde)[244] Kul yâ eyyühe'l-kafirûn ve Kul hüvallahü ehad surelerini okudu. İbn Abbas'tan:[245]

Rasûlullah sabah namazının iki rekatının (sünnetinin) birinci rekâtında Bakara süresindeki 'Kûlû âmenna billah'[246] ve ikinci rekâtta 'Âmenna billahi veşhed bi enna müslimûn'[247] ayetlerini okumuştu.[248]



556/1426- Ebû Hüreyre'den (Radiyallahu anh):[249]

Hz Peygamber (SaUaiiahu aleyhi ve seiiemy. 'Sizden birinin ailesinin yanma döndüğünde orada üç tane iri-semiz hamile deve bulması hoşuna gider mi?' diye sorunca biz:

'Evet' dedik.

Bunun üzerine Peygamberimiz şöyle buyurdu:

"Namazda okunan üç ayet onlardan daha hayırlıdır."[250]



557/1427- Ebû Zer'den (Radiyallahu anh):[251]

Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) bir gece namaz kıldı ve tek ayetle sabaha kadar onunla rükû ve secde yaptı (rekâtları tamamladı). O 'İn tüazzibhüm feinnehüm ıbadük...' (ayetiydi).

Sabah olunca:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Sabaha kadar onunla rükû ve secde edip aynı ayeti okudun?' dedim, o şöyle buyurdu:

"Ben Allah'tan ümmetim için şefaat yetkisi istedim ve Allah bana o yetkiyi verdi. Şefaatim İzzet ve celal sahibi Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayan kişiye Allah'ın izniyle ulaşan (bağışlanma talebidir). "[252]



Açıklama


Rasûlullah gece namazlarında farklı sureler ve ayetler okurdu. Bununla ilgili çok sayıda rivayet vardır. Bazen bu kıraat yukarıdaki rivayette olduğu gibi bir ayeti tekrarlamak şeklindeydi. Bunun nedenleri vardı ve okuduğu ayetle irtibatlıydı. Meselâ burada Allah'tan şefaat yetkisi isteyen bir insanın söyleyebileceği en güzel sözü tekrar etmişti, bu ayetle nazmını tamamlamış, rükû ve secdesini yapmıştı, o ayet:

'Eğer kendilerine azap edersen şüphesiz onlar senin kullarındır (dilediğini yaparsın). Eğer onları bağışlarsan şüphesiz sen izzet ve hikmet sahibisin.' (Mâİde, 5/118)

§Nâİle (=Jjü) kelimesi ulaşan şeklinde anlaşılır. Ehl-i Sünnet anlayışına göre Allah'ın izin verdiği kişiler âhirette şefaat edeceklerdir. Bu konuda ayetler ve hadisler bulunmaktadır:

Allah Teâlâ şöyle buyurdu:

'O gün, Rahman'ın izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kişiden başkasının şefaati fayda vermez.' (Tahu, 20/109)

"Ruh (Cebrail) ve melekler saf saf olup durduğu gün, Rahman'ın izin verdiği ve doğruyu söyleyenden başkası konuşamaz.' (Nebe', 78/38)

§Bu şefaat kimisi için direk cennete girmek şeklinde, bazıları içinde cehennemden çıkma ve cennete girme şeklinde olabilir. Ancak bilinmesi gereken şefaatten sadece Allah'a şirk koşmayan mü'minler faydalanabilecektir. Yukarıdaki hadiste vurgulanan budur.[253]

§Hadiste Peygamberimiz'in İnşallah 'Allah'ın izniyle" sözü bu yetkinin Allah'ın izniyle olduğunu açıklamak, hem de şu ayete imtisal içindir[254]:

'Allah'ın dilemesine bağlamadıkça (inşallah demedikçe) hiçbir şey için "Bunu yarın yapacağım" deme. Bunu unuttuğun takdirde Allah'ı an ve: "Umarım Rabbİm beni, doğruya bundan daha yakın olan bir yola İletir" de/ (Kchf, 18/23-24)

§Ebû Hüreyre'den gelen sahih bir rivayette; Rasûlullah her peygambere verilen ve kabul olması kesin olan bir dua hakkını kendisinin âhirete te'hir ettiğini şöyle anlatır:

"Her Peygamberin (kesinlikle kabul olacak)[255] bir dua etme hakkı vardır, Ben duamı (hakkımı) Allah'ın izniyle kıyamet günü ümmetime şefaat olarak kullanmak İstiyorum.[256]

Tirmizi'nin rivayetinde ise yukarıdaki hadisle, açıklamadaki bu hadis birleşik nakledildi, demek ki iki hadis aslında tek hadistir. Ancak bazı râviler ayrı ayrı naklettiler:

Ebû Hüreyre'den:[257]

Rasûlullah şöyle dedi: "Her Peygamber'in kabul olacak bir dua etme hakkı vardır, Ben duamı Allah'ın izniyle ümmetime şefaat olarak kullanmak istiyorum. Şefaat Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmadığı hâlde ölen kişiye Allah'ın izniyle ulaşan (bağışlanma talebidir)."

§Bu babdaki hadisler bir rekâtta Fatiha'dan sonra bir ya da birden fazla sure okunmasının cevazını göstermektedir. Ayrıca namazı aynı sure ya da ayet tekrarı ile kılmak da caizdir.

Sabah namazının sünnetinin ilk rekâtında Fatiha'dan sonra Bakara suresinden, ikinci rekâtta da Âlü İmrân suresinden okunması yanında bu namazın ilk rekâtında 'Kul yâ eyyühe'l-kafırûn', ikinci rekâtta 'Kul hüvallahü ehad' surelerini okumak da müstehaptır. İlgili rivayetler sünnet namazlarda kıraat konusunda gelecektir.[258]



* Namazlarda Okunan Sureler


558/1428- Ebû Hüreyre (Radiyallahu anh) dedi ki:[259]

'Medine'de imamlık yapan filan kişi[260] kadar (namazı) Rasûlullah'ın ü aleyhi ve seiiem) namazına benzeyen bir kişi görmedim[261].’

§(Râvilerden) Süleyman b. Yesâr şöyle dedi: 'Ben de onun arkasında namaz kıldım; Öğlenin ilk iki rekâtını uzatıyor, son iki rekâtını hafif kılıyordu. İkindi namazını da hafif kılıyordu. Akşam namazının ilk iki rekâtında kısa mufassal surelerden okuyor, yatsının ilk iki rekâtında orta mufassal sureler okuyor ve sabah namazında da uzun mufassal sureler okuyordu.'

§(Râvilerden) Dahhâk dedi ki: 'Bana Enes b. Malik'ten bizzat işiten kişinin naklettiğine göre Enes şöyle dedi:

'Namazı bu gençten, yani Ömer b. Abdülaziz'den daha fazla Rasûlullah'a benzeyen bir başkasını görmedim."

(Râvi) Dahhâk ekledi:

'Ben de Ömer b. Abdülaziz'in arkasında namaz kıldım, Süleyman b. Yesar'ın dediği gibi yapıyordu.'[262]



Açıklama


Ömer b. Abdülaziz (v.102/720) ahlâkı, sünnete bağlılığı ve adaleti İle hulefa-i raşİdînden (mükemmel yöneticilerden) sayılmıştır. Halife olmadan önce Medine valisiydİ Bu görevini sürdürürken fakihler ile beraber olur, problemli konuları onlarla İstişare ederdi Bu alimlerden on kadarı ile sürekli irtibat halindeydi. Onlar; Urve, Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, Ebû Bekir b. Abdurrahman b. Haris b. Hişam, Ebû Bekir b. Süleyman b. Hayseme, Süleyman b. Yesar, Kasım b. Muhammed b. Hazm, Salim b. Abdullah, Abdullah b. Âmir b. Rebia, Harice b. Zeyd b. Sabİt'tir. Ayrıca Said b. Müseyyeb sözünden hiç çıkmazdı. Hâlbuki Said önceki hiçbir yöneticinin yanına gitmemişti. Ömer b. Abdülaziz'in ulema arasında da İlmi kudreti takdir edilirdi. Her konuda olduğu gibi ibadet ederken de Sünnet'e son derece bağlıydı. Hatta onun Medine'de namaz kıldınşı sahabenin bile hoşuna giderdi, hatta Enes b. Malik, Ömer b. Abdülaziz kadar namazı Rasûlullah'a benzeyen birisini daha görmediğini ifade etmiştir. O, Ümeyye hanedanının en hayırlılarındandı. Allah kendisinden razı olsun.[263]

§Ömer b. Abdülaziz ile ilgili olarak bu konudaki bir methiye de Enes b. Malik'ten gelmektedir:

Zeydb. Eşlem anlattı:[264]

Enes b. Malik'in yanına girince: 'Namaz kıldınız (mı)?' dedi. Biz: 'Evet' deyince şöyle o dedi:

'Ey cariye, bana abdest alacağım suyu getir! İmamınız kadar (namazı) Rasûlullah'ın namazına benzeyen başka bir imamın arkasında namaz kılmadım.'

§(Râvi) Zeyd ekledi: 'Ömer b. Abdülaziz rükû ve secdeyi tam yapar, kıyam ve kuûdu (oturuşu) hafif tutardı.'[265]



559/1429- Câbir b. Semüra'dan (Radiyallahu anh):[266]

Rasûlullah (Saiiatiaha aleyhi ve seiiem) öğle namazında 'Velleyli iza yağşâ'yı okur, ikindide buna benzer bir sure okur, sabah namazında ise bundan daha uzun bir sure okurdu.[267]



560/1430- Ebû Katâde'den (Radıyaillahu anh):[268]

Rasûlullah (Saiiaiiahn aleyhi ve sciiem) öğle namazının ilk iki rekâtında bize Kur'ân okuyarak imamlık yapardı, bazen okuduğu ayeti bize duyururdu; ilk rekâtta uzatır, ikincide kısaltırdı, sabah namazında da böyle yapar, ilk rekâtta uzatır, ikincide kısaltırdı. İkindi namazının ilk iki rekâtında da bize Kur'ân okurdu.[269]



561/1431- Ebû Hüreyre'den (Radıyaitahu anh):[270]

Her namazda kıraat vardır. Rasûlullah'ın bize işittirdiği (kıraati) size işittirdik (sesli okuduk), bize işittirmediği (kıraati) de size işittirmedik (sessiz okuduk)"[271].



562/1432- Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahu anh):[272]

Rasûlullah (Saiiaitahtı aleyhi ve sellem) bize namaz için imamlık yapar, açıktan ve gizliden okurdu. Onun açıktan okuduğu (namazda) biz de açıktan okuduk, sessiz okuduğu (namazda) biz de sessiz okuduk. Rasûlullah'ın şöyle dediğini duydum:

"Kıraat (Kur'ân okuma) olmaksızın namaz olmaz."[273]



Açıklama


Rasûlullah'ın namaz kılış şeklini bize sahabe aktarmıştır, bu konuda tek kaynak onlardır. Namazlardaki kıraat konusunda icma edilen konular:

1- Sabah, cuma, akşam ve yatsının farzlarının ilk iki rekâtında sesli okunur.

2- Öğle, İkindi, akşamın üçüncü ve yatsının son iki rekâtında sessiz okunur.

§İhtilaflı olan bazı namazlar:

1- Bayram ve istiska namazı. Cumhura göre bayram namazı açıktan, ayrıca istiska namazı İmam Malik, Ebû Yusuf, Muhammed, Şafiî ve Ahmed b. Hanbel'e göre açıktan okunur, İmam Ebû Hanife'ye göre istiskada namaz yoktur, o sadece dua ve istiğfardır.[274]

2- NafiIe namazlarda gündüz kılınanlar sessiz okunur, gece kılınanda ise kişi muhayyerdir.

3- Husûf ve Küsûf namazlarında cumhura göre Rüsûfü'ş-şems'de gizli ve Husûfü'l-kamer'de açıktan okunur. İ.Taberi'ye göre iki namazda da muhayyerlik vardır, İbn Münzir, İbn Huzeyme ve İshak'a göre ikisi de açıktan okunur.

4- Cenaze namazı gündüz ve gece sessiz okunur, gece sesli okunur, diyenler de vardır.

5- Yatsı gibi gece kılman namazın kazası gece kılınırsa sesli okuyabilir, ama gündüz kılınırca sesli ya da sessiz kılabilir.

6- öğIe gibi gündüz kılınan namazın kazası gündüz kılınırsa sessiz, gece kılınırsa sesli ya da sessiz kılınabilir.[275]

§İbn Hacer (v.852/1448) yukarıdaki rivayet ile ilgili olarak dedi ki: 'Bunlardan çıkan hüküm sessiz okunan namazlarda sesli okunmasının cevazıdır, ancak Hanefıler bu durumda sehiv secdesi gerektiğini söylediler.'[276]

§Müsned Trc. 562/1432. hadisten ve diğerlerinden anlaşılan Fatiha ya da Kur'ân okumaksızın namaz geçerli değildir.

§Bu babdaki hadislerde tavsiye edilenler:

1- Sabah ve öğle namazlarında kıraat uzatılmalı, sabah namazı daha uzun olmalı,

2- İkindi ve yatsı namazlarında kıraat orta hâili tutulmalı,

3- Akşam namazında okuma hafif olmalı, fazla uzatılmamalıdır.

§İmam Nevevî((v.676/1277))dedi ki: Ulemanın görüşüne göre Rasûlullah'ın namazının uzunluğu ya da kısalığı o anki duruma göre değişmektedir; cemaatin o anda meşguliyeti yoksa ve uzun kıraat kendilerine tesir ediyorsa imam okumayı uzatır, ama böyle bir durum yoksa hafif tutar.

İmam uzun okumak istediğinde kısa tutmasını gerektiren bir hâl olursa okuyuşunu fazla uzatmaz, meselâ çocuk ağlaması gibi durumlar...

Bazı anlarda imam uzun okursa da genelde tavsiye edilen farz namazlarda okuyuşun kısa tutulmasıdır.[277] Bu konudaki bazı hadisler:

EbûMes'ûd anlattı:[278]

Bir adam Rasûlullah'a (Sallallahu aleyhi ve sellent) dedi ki:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Filan kişinin bize kıldırdığı sabah namazını uzatmasından dolayı ben gecikiyorum.'

Bunun üzerine Rasûlullah (öyle) kızdı ki, başka bir yerde bu kadar kızdığını görmemiştim. Şöyle dedi:

"Ey İnsanlar! Sizden nefret ettiriciler var. Kim imamlık yaparsa kısa tutsun, muhakkak ki arkasında zayıf, yaşlı ve ihtiyaç sahibi olabilir."

Câbir'den:[279]

Muaz Hz. Peygamber'le namaz kılar, sonra gider ve kavmine namaz kıldırıldı. Bir gece Hz. Peygamber'le yatsı namazı kıldı, sonra kavmine gitti, onlara imam oldu, Bakara süresiyle kıraate başladı, cemaatten birisi ayrıldı ve tek başına kıldı. Cemaat kendisine;

'Münafık mı oldun sen?' deyince şöyle dedi:

'Hayır vallahi, ben Rasûlullah'a gideceğim ve bunu haber vereceğim.' Rasûlullah'ın yanına geldi ve dedi ki:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Biz gündüz çalışan deve[280] sahipleriyiz. Muaz seninle birlikte yatsı namazını kıldı, sonra gelip (bize) Bakara suresi ile namaz kıldırdı.'

Bunun üzerine Rasûlullah Muaz'a döndü ve şöyle dedi:

"Ey Muaz ! Sen fitne mi çıkarmak istiyorsun? Şunu oku, şunu oku!"

§Başka rivayette Câbir şöyle nakletti:

"Veşşemsi veduhâhâ, ve'd-Duhâ, ve'l-Leyli iza yağşâ, Sebbihi'sme Rabbike'l-a'tâ' yi oku!"

§Hadislerde geçen farklı kıraatin hikmeti:

1- Sabah ve öğle vakti uyku ve gaflet zamanıdır, bu insanların cemaate yetişmeleri için kıraat uzun tutulur,

2- İkindi vakti böyle değildir, bilâkis insanların yorgun olduğu vakittir, bu nedenle namaz hafif tutulmalıdır.

3- Akşam vakti dardır, belki oruçlu olanlar vardır ve kısa tutulmalıdır,

4- Yatsı vakti uyku vaktidir, ancak geniş bir vakittir, bu nedenle orta uzunlukta okunur, tıpkı ikindi gibi.[281]



* Öğle Ve İkindi Namazlarında Kıraat (Kur'ân Okumak)


563/1433- Ebû Ma'mer anlattı[282]:

Habbab b. Eret'e (Radıyallahu anh): 'Rasulullah (SalkıUahii aleyhi ve sellem) Öğle ve ikindi namazlarında (Kur'ân) okur muydu?' diye sorduk. O da 'Evet' dedi.

Biz: 'Bunu hangi şeyden anlı yordunuz?' diye sorunca şöyle cevap verdi: 'Sakalının oynamasından.'

NOT: Bu rivayette sahabî Habbab b. Eret'e sorulma sebebi, onların öğle ve ikindi kıraati hakkında bilgilerinin olmaması ya da okunmaz, şeklinde yanlış bilgileri olabilir. Doğrusunu Allah bilir.[283]



564/1434- Abdullah b. Ubeydullah b. Abbas'tan[284]:

Ben ve Kureş'ten bazı gençler İbn Abbas'ın yanına girdik. Onlar 'Rasûlullah (Saiiaiiaim aleyhi öğle namazında (Kur'ûn) okur muydu?' diye sordular.

İbn Abbas: 'Hayır' deyince gençler:

'Belki de o içinden okuyordu' dediler. Bunun üzerine İbn Abbas şöyle dedi:

'Yüzünün derisi dökülsün.[285] Bu (düşünceler) serdir. Rasûlullah kendisine gönderileni tebliğ etmekle sorumludur. İnsanlar dışında sadece bize (Ehl-i Beyt'e) üç şeyde özel hüküm bildirdi:

Abdesti güzel almamızı, sadakadan/zekattan yemememizi ve ata eşeği çekmememizi emretti.'[286]



Açıklama


Ebû Davud rivayetinde[287] bu dediğin öncekinden daha şeriidir

(tehlikelidir), şeklinde geçer. Çünkü onlar Rasûlullah'i vahyi gizlemekle suçladılar. Bu nedenle tbn Abbas kızdı ve Rasûlullah'ın hiç bir şeyi gizlemediğini belirtti.

§Burada İbn Abbas soran kişilerin Ehl-i Beyt'e ait özel hükümleri sorduğunu anladı da yukarıdaki özel hükümleri saydı:

1- Abdest konusunda Ehl-i Beyt daha dikkatli olmalı, bu rivayete göre onların güzel abdest alması vacip, diğer insanlara menduptur.

2- Ehli beyt'e sadaka/zekat verilmez, bir çok rivayette bu yasaklanmıştır. Bunun nedeni Rasûlullah'ın soyundan gelenlerin dini istismar etmemeleri olabilir.

3- Eşeğin ata çekilmesi konusunda da Ehl-i Beyt'in daha dikkatli olmaları, bunun kendilerine haram ve diğer insanlara mekruh olması söz konusudur, Buradaki yasağın nedeni doğan hayvanlarda kısırlığın oluşması, üreme olmadığı için at ve eşek gibi hayvanların soylarının azalması endişesi olabilir. Doğrusunu Allah bilir.[288]

§Ehl-i Beyt'le ilgili bazı hükümlerin şiddetli olması onların önderlik makamında olmaları ve daha dikkatli davranmaları içindir. Allah Teâlâ şöyle buyurdu:

"(Ey Peygamber'în hanımları!) Evlerinizde oturun, eski cahîliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namaz kılın, zekât verin, Allah'a ve Resulüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, günahı uzaklaştırmak ve sizi tertemiz yapmak ister." (Ahzâb, 33/33).[289]



565/1435- İbn Abbas (Radıyallahu anhuma) dedi ki:[290]

'Namazlar(ın) bir kısmında Hz. Peygamber (Saiiaüahu aleyhi ve okudu, bir kısmında sustu. Allah'ın Peygamber'inin okuduğu yerde biz de okuduk, sustuğu yerde sustuk.'

Kendisine:

'Belki o (Peygamber) içinden okudu1 denilince kızdı ve şöyle dedi:

'Yoksa, Rasûlullah (vahyi gizlemekle) itham mı ediliyor?

§(Bir rivayette) İbn Cafer ve Abdürrezzak: Rasûlullah'ı itham mı ediyorsun)?' diye naklettiler.[291]



Açıklama


İbn Abbas Rasûlullah'ın (Satlailahü aleyhi ve seiiem) öğle ve ikindi namazlarında sustuğunu bildirmektedir ki bu o anki bilgisine göre söylenmiş olabilir. Çünkü bu konuda İbn Abbas'tan farklı rivayetler gelmektedir.

İbn Abbas şöyle dedi:

'Öğle ve ikindi namazlarında imamın arkasında Fatiha'yı sen de oku!'[292]

'Namazı Fatiha da olsa Kur'ân(dan) okuyarak kıl!'[293]

Başka rivayette İbn Abbas; öğle ve ikindi namazında Rasûlullah'ın okuyup okumadığını bilmediğini ifade etmiştir.[294]

§Çok sayıda sahabe Rasûlullah'ın öğle ve ikindi namazlarında (sessiz olarak) Kur'ân okuduğunu naklettiler.

1- Habbab b. Eret[295]

2- Ebû Katâde[296]

3- Câbir b. Semüra[297]

4- Hârice b. Zeyd[298]

5- Ebu'l-Ehvas[299]

6- Abdullah b. Ebû Evfâ[300]

7- Ebû Said el-Hudrî



8- Ebu'l-Âliye'den otuz kadar sahabenin ittifakı nakledildi.[301]



566/1436- İbn Abbas (Radıyallahu anhüma) dedi ki[302]:

"Sünnetin hepsini ezberledim, ancak ben Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve öğle ve ikindi namazlarında Kur'ân okudu mu, okumadı mı, (tam) bilemiyorum. (Bir rivayetteki ek; Fakat biz okuyoruz.) Ayrıca Rasûlullah'ın ayetteki şu harfi nasıl okuduğunu bilmiyorum;

( )[303] ta ile mi, yoksa sin ile mi?[304]



Açıklama


Abdullah b. Abbas (v.68/687) alim ve fakih sahabilerdendi. Rasûlullah (Sallatlahü aleyhi ve sellem) Oîiun İçin dua etmişti.

İbn Abbas anlattı:

Hz. Peygamber helaya gitti, onun için abdest suyu hazırlayıp koydum. Dedi ki:

"Bunu kim koydu?"

(îbn Abbas olduğu) bildirilince Rasûlullah şöyle dua etti:

"Allahım, onu dinde fakih kıl!"[305]

"Allahım, ona Kitab'ı öğret!"[306]

"Allahım, ona Kur'ân'ın te'vilini (yorumlanmasını) öğret!"[307] Bu duanın nedeni de Hakim'in rivayetinde beyan edildiği gibi İbn Abbas'ın Hz. Peygamber için su kabı hazırlamasıdır.[308]

Allahım, ona hikmeti Öğret![309]

Allahım, ona hikmeti ve Kur'ân'ın te'vilini (yorumlanmasını) öğret![310]

"Allahım, ona Kitab'ı, hikmeti ve nübüvvet dışındaki (ilhamla)[311] doğru bakış açısını öğret!”[312]

"Allahım, onu fakih kıl ve te'vili (yorumlamayı) öğret!"[313]

Farklı rivâyetlerdeki farklı dualar aynı olay için Hz. Peygamber'in yaptığı duanın aktarılmasındaki farklı anlamadan ya da uzun bir duanın parçalarından ibaret olabilir, doğrusunu Allah bilir.

§İbn Abbas'tan gelen diğer rivayetlerden Hz. Peygamber'in öğle ve ikindi namazlarında Kur'ân okuması konusunda kendisinin her hangi bir bilgisi olmadığını ya da kararsız olduğunu görüyoruz. Abdullah b. Abbas (yaşı) küçük sahabilerdendi, çünkü Rasûlullah'ın vefatı sırasında on üç yaşında bir gençti. Hz Peygamber'in yaşayışını/sünnetini daha sonra (yaşı) büyük sahabilerden topladı ve ümmetin büyük alimlerinden birisi oldu. Bu nedenle ondan farklı görüşler ve rivayetler nakledilmektedir:

İbn Abbas'ın bazı farklı görüşleri:

1- Abdestte çıplak ayağa mesh ile ilgili görüşü[314]; Abdest uzuvlarını birer kere yıkanmasına dair Rasûlullah'tan rivayeti.[315]

2- Mestler üzerine mesh edilmez görüşü[316]; Hâlbuki bu konuda seksen sahabiden rivayet nakledildi.[317]

3- Korku namazının tek rekât olduğu görüşü[318], ancak kendisinden iki rekât görüşü de nakledildi.[319]

4- Rasûlullah Kabe içinde namaz kılmadığı iddiası ve Kabe'de namaz kılınmasına dair cevazı[320], Hâlbuki o anda Rasûlullah'ın yanında olan sahabiler onun namaz kıldığını naklettiler.[321]

5- Mut'a nikahının hükmünün kaldırılmadığında ısrarlıydı ve sahabe kendisini zaman zaman uyarmaktaydı, sonunda doğrusunu öğrenince bu görüşünden vazgeçti...[322]

6-Kâbe'nin içinde de namaz kılınmaz. İbn Abbas Rasûlullah'ın Kabe İçinde namaz kılmadığını, tekbir getirdiğini ve dua ettiğini bildirmektedir. Bir rivayette de kendisinden; 'Rasûlullah içine girdiğinde iki direk arasında secdeye gitti, sonra oturdu, ve dua etti, (ancak) namaz kılmadı' şeklinde nakletti.[323]

Fakat İbn Ömer'in Bilâl ve Üsame'den rivayetleri, Rasûlullah'ın Kabe içinde namaz kıldığı, şeklindedir. Peygamberimiz Kabe'ye Bilâl, Üsame ve Osman b. Talha ile birlikte girmişti. Bu üç sahabeden Rasûlullah'ın içeride namaz kıldığı, nakledildi.[324]

Her ne kadar İbn Abbas Üsame'den[325] namaz kılmadığını nakletse de yine Üsame'den gelen rivayet yanında Bilâl b. Rebah ve Osman b. Talha'dan gelen rivayetler[326] Rasûlullah'ın Kabe'nin içinde namaz kıldığı şeklindedir. Hattâ İmam Tahâvî'ye (v.321/933) göre Rasûlullah'ın Kabe'de namaz kılması ile ilgili rivayetler tevatür derecesine ulaşmıştır.[327]

§Abdullah b. Abbas'ın görüşlerini doğru anlamak için bunların tümünü toplamak ve hayatını iyi bilmek gerekir. İbn Abbas'Ia ilgili bilgiler Menâkıb bölümünde gelecek, inşallah.

§ Yukarıdaki rivayette İbn Abbas'ın ( )[328] ayetinde bulunan bir kelimenin kıraatinde şüphe ettiği görülmektedir. Acaba ta İle mi yoksa sin İle mi, diye ve bu konuda Rasûlullah'ın nasıl okuduğuna dair bir bilgi nakletmemektedir. Ayetteki ve kelimeleri aynı manadadır.[329]

Kurtubî (v. 671/1272), ayetteki lafzının kıraati hakkında şöyle dedi: 'İbn Abbas bunu şeklinde (sin ile) okudu, Übey b. Kâ'b'ın mushafında da bu şekilde geçmektedir. Hamza, Kisâî ve Hafs ise şeklinde (ta ile) okudular.'[330]



567/1437- Muttalib b. Abdullah'tan[331]:

(İnsanlar) Öğle ve ikindi namazlarında Kur'ân okumak konusunda ihtilafa düştüler ve (sorması için birisini) Hârice b. Zeyd'e gönderdiler. O şöyle dedi:

'Babam dedi ki:

'Rasûlullah (saiiaiiaha akyiü ve seiiem) kıyamı uzatır ve (kıyamda) dudaklarını hareket ettirirdi. Bunu ancak Kur'ân okumak için yaptığını biliyorum ve ben de öyle yapıyorum."

NOT: Müsned Trc. 563/1433 ve 568/1468. numaralı rivayetlerde geçtiği gibi sahabe hafi (sessiz okunan) namazlarda Rasûİullah'ın kıraatini sakalının ya da dudaklarının oynamasından bilirlerdi. Ayrıca 548/1418 numaralı rivayette geçtiği gibi Rasûlullah okuduğunu hissettirmek için bazen sahabeye duyururdu.[332]



568/1438- Ebu'l-Ehvas'tan[333]:

Hz. Peygamber'in ashabından biri şöyle dedi:

'Hz. Peygamber'in (Saiiaitaha aleyhi ve seitem) öğle namazındaki kıraati sakalının oynamasından bilinirdi.'[334]

569/1439- Ebû Said el-Hudrî'den (Radıyallahu anh):[335]

Rasûlullah'ın (Saiiaitaiıu aleyhi ve setiem) öğle ve ikindi namazlarındaki kıyamı (ile kıraatini) takdir ederdik; öğle namazında Rasûlullah'ın kıyammdaki (uzunluğun) otuz ayet (okuyacak)[336] kadar olduğunu tahmin ettik, yani Elif lâm mim tenzilü's-secde suresi kadar, son iki rekâttaki kıyamı ise bunun yansı kadardı. İkindi namazında Rasûlullah'ın kıyamının (uzunluğu) bunun yarısı kadardı,[337] son iki rekâttaki kıyamı önceki iki rekâttaki kıyamın yansı kadardı.[338]



570/1440- Gazea şöyle anlattı:[339]

'Yanında çok kişi olduğu hâlde (duran)[340] Ebû Said'in (Rcuhyaiiahn yanına gittim, insanlar onun yanından ayrılınca dedim ki:

'Ben sana onların soracağı bir şeyi sormayacağım, sana Rasûlullah'ın (Satiaiiaiıü aleyhi ve setiem) namazını soracağım.'

O şöyle dedi:

'Bunda senin için bir fayda yoktur.[341]'

Gazea soruyu tekrar edince dedi ki:

'Rasûlullah'ın öğle namazı şöyleydi: Bizden biri Bakî'a[342] gider, ihtiyacını giderir, sonra ailesinin yanına döner ve abdest alır, sonra mescide dönerdi de Rasûlullah hâlâ birinci rekâtta olurdu."[343]



571/1441- Abdullah b. Ebû Evfâ'dan (Radiyallahu anh):[344]

Hz. Peygamber (Saiiatiahn aleyhi ve seiiem) öğle namazının birinci rekâtında, ayak sesi duyulmayıncaya kadar kıyamda dururdu (ki insanlar yetişsin).[345]



572/1442- Câbir b. Semüra'dan (Radiyalahu anh):[346]

Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) öğle namazında 'Sebbihi'sme Rabbike'1-a'lâ' suresi ve benzerini okur, sabah namazında ise bundan daha uzun okurdu.[347]



573/1443- Ebu'l-Aliye'den[348]:

Hz. Peygamber'in (Saitaiiaha aleyhi ve sellem) ashabından otuz kişi (bir görüşte) ittifak ettiler ve şöyle dediler:

'Rasûluîlah (Kur'ân'ı) açıktan okuduğunda onu bildik/öğrendik, açıktan okumadığını ise açıktan okuduğuna kıyas etmeyiz.'

(Râvi devamla) dedi ki: Şu konuda onlar ittifak ettiler ve iki kişi bile ihtilafa düşmedi:

'Rasûlullah öğle namazının ilk iki rekâtının her rekâtında otuz ayet kadar okurdu, son iki rekâtındaki (kıraati ise) bunun yansı kadardı. İkindi namazının ilk iki rekâtında ise öğlenin ilk iki rekâtındaki kıraatin yansı kadar, son iki rekâtında da bunun yarısı kadar okurdu.'[349]



Açıklama


Bu hadisin şahidi Ebû Said el-Hudrî'den gelmektedir:

Ebû Saİd el-Hudrî anlattı:[350]

'Rasûlullah öğle namazının ilk iki rekâtının her rekâtında otuz ayet kadar, son iki rekâtında ise on beş ayet okuyacak kadar okuyarak (durduğunu), (ya da şüyle dedi; (bu) öncesinin yansı kadardı.) İkindi namazının ilk iki rekâtında ise on beş ayet, son iki rekâtında da bunun yarısı kadar okuyarak (durduğunu lalını i n/takdir ettik).[351]'

§Bu konuda çok sayıda sahabeden gelen rivayetler öğle ve ikindi namazında Kur'ân okumanın meşru olduğunu göstermektedir.

Öğle namazında Rasûlullah'ın okuduğu bazı sureler:

1- Velleyli iza yağşâ ( )[352]-(21 ayet)

2- Ve's-semâi zâti'l-burûc (22 ayet).

3- Ve's-semâi ve't-tânk -(17 ayet) ve bu iki surenin benzerleri[353]

4- Lokman-(34 ayet) ve Zâriyat -(60 ayet); bu iki sureden ayetler[354]

5- A'Iâ -(19 ayet) ve Gaşiye (26 ayet)[355]...

Farklı sahabeden değişik zaman ve şartlarda değişik rivayetlerin olması o anki duruma göre okunan miktarı göstermektedir. Bu rivayetlerden öğle ye ikindi namazlarında yaklaşık bu kadar ayet ya da sure okumanın efdal olduğu anlaşılmaktadır, ancak şart değildir.[356]



* Akşam Namazında Kıraat (Kur'ân Okumak)


574/1444- Cübeyr b. Mut'im'den (Radıyaillahu anh):[357]

(Kendisi) müşrik esirlerin fidyesini görüşmek üzere Rasûlullah'a geldi. (Râvi Behz; Bedir esirlerinin fidyesi konusunda olduğunu, belirtti ve râvilerden Muhammed b. Cafer de, o gün (Cübeyr'in) Müslüman olmadığını söyledi.) Cübeyr şöyle anlattı:

'Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) akşam namazı kılarken kendisine ulaştım; namazda Tûr suresini okuyordu. İşittiğim Kur'ân ile sanki kalbim (heyecandan) parçalanacaktı.' {Râvi Behz şöyle nakletti: 'Kur'ân'ı işittiğim zaman sanki kalbim (heyecandan) parçalanacaktı.)[358]



Açıklama


Cübeyr b. Mut'im (v. 59/678) Nevfeloğullan'nın ve Kureyş'in eşrafından olduğu için cahiliye ve İslâm dönemlerinde büyük bir itibara sahipti. Cahiliye devrinde İslâm'a düşman bir kişiydi, hatta o, hicretten önce Darıı'n-Nedve'de Rasûlullah'în öldürülmesine karar veren kişilerden birisiydi.

CUbeyr Bedir savaşında da müşriklerle beraberdi, daha sonra esirlerin serbest bırakılması için Rasûlullah'la görüşmek üzere Medine'ye gitti. Yanına ulaştığında Rasûlullah akşam namazı kılıyordu ve Tur suresini okuyordu. CUbeyr bu ayetleri işittiği anda o kadar etkilendi ki kalbi neredeyse paramparça olacaktı ve bu. kalbine giren imanın ilk ateşiydi. Diğer bir rivayette bu heyecanın son noktasını kendisi şöyle anlatır:

'Hz. Peygamber'İ akşam namazında Tûr suresini okurken dinledim; 'Yoksa onlar kendi kendilerine mi yaratıldılar (oluştular) yahut da (kainatın) yaratıcısı onlar mı? Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattı? Bilâkis onlar (bu konuda) kesin bîr inanca sahip değiller. Yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mı ya da onlar üstün güç sahipleri mi?'[359] (manasındaki) ayete ulaştığında kalbim neredeyse uçacaktı.'[360]

Ancak bu konuda çok inatçı olan diğer müşrikler gibi Cübeyr b. Mut'im'e de hidayet geç nasip olmuş ve Hudeybiye anlaşmasından sonra, bazılarına göre Mekke'nin fethi günü Müslüman olmuştur.[361]

§Azılı bir müşrikin namazdan ve özellikle okunan Kur'ân'dan etkilenmesi çok önemlidir. Rasûlullah insanları Kur'ân ile etkileyen bir kişiydi, onu dinledikleri zaman adeta şok oluyorlar ve bu güçlü/güzel sözler karşısında hayranlıklarını gizleyemiyorlardı.[362]



575/1445- Mervan b. Hakem'in[363] haber verdiğine göre Zeyd b. Sabit kendisine dedi ki:

'Bana ne oluyor, seni akşam namazında kısa sureleri okurken görüyorum. Hâlbuki ben Rasûlullah'ı (Saiiaiiaim aleyhi ve seiiem) bu namazda iki uzun sureden uzun olanını okurken görmüştüm.'

(Râvi) İbn Ebî Müleyke şöyle nakletti: (Bir rivayette, ben Urve'ye;) 'İki uzun sureden uzun olanı nedir?' diye sorunca o,:

'Â'raf (süresidir)' dedi.[364]



Açıklama


Ebû Davud'daki rivayette 'diğeri de En'âm süresidir' ilavesi bulunmaktadır.[365]

(Râvi İbn Ebî Müleyke şöyle nakletti: Ben Urve'ye;) 'İki uzun sureden uzun olanı nedir?' diye sorunca :

'Â'raf (suresi), diğeri de En'âm süresidir' dedi.

(Râvilerden İbn Cüreyc şöyle anlattı: îbn Müleyke'ye bunu sordum: O da kendine göre bunların Mâide ve Â'raf olduğunu, söyledi.

§Rivâyetteki iki uzun sureden biri Â'raf süresidir ve bunda ittifak vardır, ancak diğeri ihtilaflıdır. Ebû Davud'un ziyadesinde bunun Urve'ye göre En'âm suresi olduğu anlaşılmaktadır. İbn Hacer de bu görüştedir ve Bennâ da bunu tercih etmiştir. İkincisinin Mâide suresi olduğunu söyleyenler de vardır ve bu İbn Ebî Müleyke'nin görüşüdür. Bazılarına göre de Yunus süresidir. Doğrusunu Allah bilir.[366]



576/1446- Ebû Eyyûb ya da Zeyd b. Sâbit'ten (Radıyallahu anhüma)[367] nakledildi:[368]

'Hz. Peygamber (Saiiaiiaim ateyiu ve setiem) akşam namazının iki rekâtında Â'raf suresini okudu.'

NOT: Bu rivayetten akşamın vakitinin şafak[369] kaybolmasına kadar devam ettiği ve uzun olduğu anlaşılmaktadır.[370]



577/1447- İbn Abbas'tan (Radiyallahu anhüma):[371]

Ümmü'l-Fadl bt. Haris (oğlu) İbn Abbas'ı Mürselât suresini okurken işitince şöyle dedi:

'Okuyuşunla bana bu sureyi hatırlattın; bu sure, akşam namazında okurken Rasûlullah'tan (Satiatiaim aleyhi ve seiiem) duyduğum en son suredir.'[372]



Açıklama


İbn Abbas'ın bu rivayeti başka tarikten annesi Ümmü'l-Fadl şeklinde, beyan edilerek nakledildi.[373] İbn Abbas'ın annesi, büyük oğlu Fadl'a nisbet edilerek anıldı, çünkü Arablarda künyenin büyük oğlana nisbeti adetti. Ümmü'l-Fadl'ın ismi Lübâbe bt. Haris'tir ve Hz. Hatice'den sonra ilk Müslüman olan kadındır. Hâlbuki o dönemde kocası Abbas kavminden çekindiği için Müslüman olduğunu daha açıklayamamıştı, beklide Müslümanları gizlice koruma fikrindeydi. Bunu Mekke'deki haberleri Rasûlullah'a ulaştırmak gayesiyle hicret etmemesinden anlıyoruz, her zaman Hz.Peygamber'e yardımcı olmuştu.

Ümmü'1-Fadl Hz. Peygamber'in hanımı Meymûne annemizin kız kardeşidir ve Hz. Abbas'ın ondan yedi tane çocuğu olmuştu:

Onlar; Fadl, Abdullah, Ubeydullah, Ma'bed, Kuşem, Abdurrahman ve Habibe'dir.[374]



578/1448- Ümmü'l-Fadl bt. Haris'ten (Radiyallahu anha):[375]

Rasûlullah (Saiiaiiaim aleyhi ve seiiem) bize evinde elbisesine bürünmüş olarak akşam namazı kıldırdı ve Mürselât suresini okudu. Bundan sonra ruhunu teslim edinceye kadar başka namaz kılmadı/kıldırmadı.

NOT: Buhari rivâyetindeki lafız şeklindedir ve 'Allah onun ruhunu alıncaya kadar bize namaz kıldırmadı'[376] mânâsındadır. Bununla yukarıdaki rivayet açıklanmış olur, çünkü kastedilen münferit değil, cemaatle kılınan namazdı ve evinde kılınmıştı. İmam Şafiî'ye göre Rasûlullah ölüm hastalığındaki en son namazı mescitte kılmıştı, bu da o oturarak kıldığı namazdı, namazı kıldırmaya Hz. Ebû Bekir imam olarak başlamış, Rasûlullah gelince Hz. Ebû Bekir me'mum (ona tabi) olmuştu. Doğrusunu Allah bilir.[377]



579/1449- Hanzalees-Südûsî'den[378]:

İkrime'ye: 'Ben akşam namazını Kul eûzü bi Rabbi'î-felak ve Kul eûzü bi Rabbi'n-nas ile kılıyorum, bundan dolayı insanlar beni ayıplıyorlar' deyince o şöyle dedi:

'Bunda bir beis yoktur. O iki sureyi oku, onlar Kur'ân'dandır. Bana İbn Abbas'in (Radtyallcıhii anlnima) bildirdiğine göre Rasûlullah (Sailallalahu aleyhi ve sellem) geldi ve iki rekât namaz kıldırdı, o iki rekâtta sadece Fatiha'yı okudu.'[379]



Açıklama


Bu hadisteki Hanzale es-Südûsî; İbn Maîn ve diğerlerine göre zayıf râvidir, ancak İbn Hibbân kendisini sika kabul etmiştir.[380] Hanzale'nin Şehr b. Havşeb yoluyla İbn Abbas'tan gelen rivayetinde bu iki rekâtın bayram namazı olduğu açıklanmaktadır:

"Rasûlullah iki rekât bayram namazı kıldırdı, ikisinde sadece Fatiha'y okudu ve başka (sure ya da ayetleri) ona eklemedi. "[381]

§Bu rivayette Fatiha'nm namazda tek başına yeterli olacağına işaret edilmekte ve Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahu anhi gelen şu rivayet de bunu desteklemektedir:[382]

"Rasûlullah (Saiiaitahu aleyhi ve sellem) her namazda Kur'ân okurdu. Namazlarda (sesli okuyup) bize duyurduklarını biz size duyurduk, bizden gizli okuduklarını (hafi olanları) biz de sizden gizledik (size bildirdik). Eğer Fatiha'd an fazla okumazsan o yeterlidir, fazla okursan o daha hayırlıdır."[383]



580/1450- Ukbe b. Amir'den (Radiyallahu anh):[384]

Rasûlullah'ın (yanına o, bineği üzerindeyken geldim,) ayağını (elimle)[385] tuttum ve:

'Ey Allah'ın Rasûlü, bana Hud suresi ile Yusuf suresini okut (öğret)!' dedim.

Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu:

"Ey Ukbe b. Âmir! Sen izzet ve celal sahibi olan Allah'a Kul eûzü birabbi'l-felak'tan daha sevgili, daha kapsamlı/büyük[386] bir sure okumazsın (okumuş olamazsın)."

§(Ravi) Yezid ekledi: 'Ebû Âmir onu hiç terk etmedi, akşam namazında okumaya devam etti.'[387]





Açıklama


§Ukbe b. Âmir b. Âmir b. Abs (v.58/678) hicretten sonra Müslüman olan sahabilerdendİr. Ukbe Rasûlullah'ın Medine'ye geldiğini duyunca gütmekte olduğu koyunlan bıraktı ve onun yanına geldi. Biatimi kabul eder misin, deyince Peygamberimiz ona kendisini tanıtmasını istedi. Ukbe kendisini tanıtınca Rasûlullah ona bedevi (geleneksel cahiliye) biati yoksa hicret biati için mi geldiğini sorunca Ukbe hicret biati için geldiğini söyledi. Rasûlullah da onun biatini kabul etti.

Ukbe'den bir çok sahabi hadis rivayet etti; Cabir, İbn Abbas, Ebû Abbas, Ebû Eyyub el-Ensarî ve Ebû Ümame bunlardandır. Ayrıca tabiûndan bir çok kişi kendisinden hadis aldı; Ebu'1-Hayr, Ali b. Rebah, Ebû Kabîl, Saİd b. Müseyyeb vd.

Kur'ân'ı Mushaf halinde toplayan sahabİlerden birisi de Ukbe b. Âmir'dİr. Onun mushafı imam mushafın tertibinden farklıydı. Daha sonra imam mushaftan kendi eliyle bir nUsha yazdı. Allah ondan razı olsun.[388]

§Bu konuda geçen hadislerden akşam namazında kıraatin meşru olduğu anlaşılmaktadır.

Akşam namazında Rasûlullah'ın okuduğu bazı sureler ve ayetler:

1- Mâide,

2- Araf,

3- Enfal,

4- Tur,

5- Mürselât,

6- Kul eûzü bi Rabbil felak,[389]

7- Kısa mufassal surelerden okurdu.[390]

* Diğer rivayetlerde geçen bazı sureler:

8- 'Ellezine kefem ve saddû an sebîlillah' ayeti

İbn Ömer'den:[391]

Hz. Peygamber kendilerine akşam namazında 'Ellezine keferû ve saddû an sebîlillah1 ayetini okudu

9- Ve't-tini ve'z-zeytûni,

Berâ b. Âzib'den:[392]

(Yolculukta) Hz. Peygamberdin arkasında akşam namazı kıldım, (İkinci rekâtta)[393] 'Vettini vezzeytûni'y\ okudu.

10- 'Sebbıh'sme Rabbike'l-â'lâ' ve 'Kul yâ eyyühe'l-kafırûn',

Abdullah b. Haris b. Abdülmutta!ib'den:[394]

Rasûlullah'ın son kıldığı/kıldırdığı namaz akşam namazıydı; birinci rekâtta 'Sebbıh'smi Rabbike'l-â'lâ' ve ikinci rekâtta 'Kulyâ eyyühe'l-kaftrûn'rdkudu.

11- Cuma gecesi akşam namazında "Kul yâ eyyühe'l-kafirûn" ve 'Kulhüvallahü ehad."[395]

Bu rivayetler akşam namazında tıval-ı mufassalın, bazen kısa surelerin okunmasına delâlet etmektedir. Bazen de es-seb'u't-tıvaldan (yedi uzun sureden) okunması tercih edilmiş, meselâ iki uzundan biri olan Â'raf suresi iki rekâtta okunmuştur.

Farklı rivayetlerden ortaya çıkan eğer zaman varsa ve cemaate meşekkat olmayacaksa uzun ya da tıval-ı mufassaldan okumak caizdir. Ancak farz namazların kısa tutulması ve imam olan kişinin rahat okuyacağı kısmı okuması müstehaptır. Tirmizi rivayetinde Hz. Ömer, Ebû Musa el-Eş'ari'ye yazdığı mektupta akşam namazında kisaru'l-mufassaldan okunmasını istemiştir.[396] Bu Îbnü'l-Mübarek, Ahmed b. Hanbel ve îshak'ın görüşüdür. İmam Şafiî, İmam Malik'in akşam namazında Tur ve MUrselât gibi uzun surelerin okunmasını mekruh gördüğünü nakletti. Ancak Şafiî'nin bu konuda mekruh olmayıp, bilâkis müstehab olduğuna dair görüşü nakledildi. İbn Hacer bu konuda Beğavi'nin de Şerhu's-sünne'de böyle naklettiğini zikreder, ancak doğru olanın Şafiî mezhebinde uzun sureleri okumanın caiz olmasıdır, mekruh ya da müstehab değildir. İbn Dakik el-Iyd şöyle dedi: Rasûlullah'ın hayatındaki sürekli uygulama sabah namazında uzun ve akşam namazında kısa surelerin okunmasıdır. Bize göre bundan çıkan sonuç Rasûlullah'ın devam ettiği uygulama müstehab, ara sıra yaptıkları caizdir, mekruh değildir.[397]

Bu şekilde kıraat Hanefî ve Hanbeli mezhebinde caizdir, ancak farz namazlarda tavsiye edilen tek sure okumak ve cemaatin durumunu dikkate almaktır.[398]



* Yatsı Namazında Kıraat (Kur'ân Okumak)


581/1451- Ebû Hüreyre'den (Radiyallahu anh):[399]

( Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem) yatsı namazında Semâvât (surelerinin)[400] okunmasını emretti.

§Ebû Hüreyre'den (Radıyaitahu -İı *i\ l_^ iji 'y3 tf : r^ı ^ ji-j jıü"

ziyâdesi de vardır); Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XVIu7210-212, H.no:519-525; İbn Hıbbân, Y/155, H.no:1846; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/207. Câbir b. Abdullah'tan (Radıyallahü anhiimâ) şahidi:

Bk. Ebû Yûsuf, Kitâbü'l-Âsâr, s.23, H.no:l 12.

[137] Bir rivayette; 'Benim, Ey Allah'ın RasûlüT şeklinde geçti.

[138] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/173-174.

[139] Müsned Trc. H.no:534/1404-535/1405; Ayrıca bk. Tahavi, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/216,218; Kâsâni, Bedûiu's-sanâi', I/110;Merğınânî, Hidaye,ll55.

[140] A'raf, 7/204.

[141] Müsned Trc. H.no:528/1428-529/1429; Bk. Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, Mesâil, 71; İbn Rüşd, Bidaye, 1/112; İb Kudame, Muğııî, 1/604-605.

[142] Müsned Trc. H.no:521/1391, 532/1402-533/1403; Bk. Nevevi, Mecmu, III/364, Ravzalu't-talibin, I/247.

[143] Bk. Leknevi, Muhammed Abdtilhay, îmamü'l-kelâm fima yetealleku bi'l-kırâatü halfe'l-imam.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/174-175.

[144] Sened:

Hasen: Müsned, 1/88, H.no:663; İkinci rivayet için bk. 1/96-97, H.no:752; Benzer rivayet için bk. 1/104, H.no:817; Ebû Ya'lâ, 1/384, H.no:497. Hadis senedindeki Ebû Züheyr Haris b. Abdullah el-Hemdânî el-Hûtî el-A'ver sebebiyle zayıftır. Heysemî de bu râvinin zayıf olduğunu belirtmiştir. Bk. Mecma', 11/265. Haris el-A'ver'in Tİrmizî 21, Nesâî üç, Ebû Dâvûd beş, İbn Mâce 17, Dârimî 13, Ahmed b. Hanbel ise 43 rivayetini nakleder. Tirmizî bazı rivayetleri için Haris hakkında tenkid vardır derken bir kısım rivayetlerin hasen (H.no:530) olduğunu belirtmiştir. Bir rivayetinde ise: "hocam Buhârî'ye sordum. Her İki isnadın da sahih olduğunu söyledi" der. Fakat Ebû Hüreyre, Ebû Saîd ve Beyâzî'nin rivayetleri ile bu hadis hasen li ğayrihî seviyesine yükselir.

[145] Metindeki ek: (Bir rivayette; şeklinde geçmektedir) ki aynı manadadır.

[146] Metindeki ek: (Bir rivayette; Namazda, şeklinde geçmektedir.)

[147] Bu zikirlerle ilgili hadisler için bk. Nevevi, Ezkâr. 137, 148, 153-155.

[148] Bennâ,age., III/201.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/175-176.

[149] Sened:

Sahih: Müsned, 11/36," H.no:4928; Diğer rivayetler için bk. 11/67, H.no:5349; 11/129, H.no: 6127; İbn Huzeyme, 111/350, H.no:2237; İbn Ebî Şeybe, H/232, H.no:8462; VI/85, H.no: 29666; Cürcânî, Târilm Ciircân, s.l 15, 389. Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel, Bezzâr ve Taberânî-nİn Kebîr'inde nakledildiğini, senedinde Muhanımed b. Abdurrahman b. Ebû Leylânın bulunduğunu, bu râvi hakkında tenkidlerin varlığını ifade eder. Bk. Mecma', 11/265. Heysemî'nin değindiği bu rivayet, bizim "diğer rivayetler" diye verdiğimiz hadislerin senedleri için söz konusudur. Tercih edilen senedeki Sadaka el-Mekkî'nin diğer Öğrencisi Ma'mer, Muhanımed b. Abdurrahman b. Ebû Leylâ'nın mütâbüdir. Sadaka b. Yesâr el-Cezerî el-Mekkî (v. 132/749) ise İmam Mâlik'in hocasıdır. Mâlik Muvatta'da dört, Ahmed b. Hanbel on, Müslim, Nesâî, Ebû Dâvûd ve İbn Mâce birer rivayetini nakleder. Sadaka, sika biridir. Bk. İbn Hacer, Takrib, Trc.no:2922; Zehebî, Kâşif, Trc.no:2389. Bennâ ise hadisin senedindeki râvinin Sadaka b. Amr el-Mekkî olduğunu söyleyerek İbn Hacer'in Takrib'dt (Trc.no:2915) bu zat İçin "mechûl" dediğini nakleder. Bk. Bulûğu'l-emânî, 111/225. Fakat bu zât Bennâ'nın belirttiği gibi Sadaka b. Amr değil, Sadaka b. Yesâr'dır. İbn Huzeyme'nin rivayetinde bu durum açıklanmıştır: (.-** y j* j^-i j>. yi y-^ ,yO Bk. İbn Huzeyme, III/350, H.no:2237 (^ J* ^^ ^ jiSJ;) ziyadesi ile, Taberânî de Sadaka b. Yesâr'ın İbn Ömer'den rivayetleri başlığı altında hadise yer vermiştir. Bk. el-Mu'cemü'l-kebîr, XlI/428, H.no:13572. Ayrıca Mizzî bu hadisi Sadaka b. Yesâr'ın biyografisinde verir ve Ahmed b. Hanbel'in hasen kabul ettiğini iddia eder. Bk. Tehzîbiİ'l-Keınâl, XI1I/155-157, Trc.no:2871. Hadis şâhidleri ile sahih li ğayrihî seviyesindedir. Hadîsin şâhidleri:

a-Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.540/1410.hadis.

b-İbn Abbas'tan (Radıyallahü cınhüma) şahidi:

Bk. Ezdî, Müsnedü'r-Rebî1, s.97, H.no:227.

c-Hz. Aişe ve Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anhiinıa) şahidi için bk. 539/1409. hadis.

d-Ferve h. Amr el-Ensârî el-Beyâzî'den (Radıyallalıii anlı) şahidi için bk.540/1410. hadis.

[150] Bu inana için bk. Bennâ, age., 111/202.

[151] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/176-177.

[152] Sened:

Sahih: Müsned, 11/326, H.no:8309; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel, Bezzâr ve Taberûnî'nin Kebîr'inde nakledildiğini, Ahmed b. Hanbcl'in râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', U/265. Bennâ, hadisi Bezzâr';ı da nisbet eder ve Irâkînin badis hakkında: "isnadı sahihtir" dediğini nakleder. Bk.Biilûğu 'l-cmânî, 111/50. İbn Huzeyme Ebû Hüreyre'den şu rivayeti de nakleder:

Bk.Sahih, î/241, H.no:474.

Hadis Hz. Âişe ve Ebû Hüreyre'den de şöyle nakledilir:

Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, V/41, H.no:4620. Şâhidleri için bk. 538/1408. hadisin tahrici.

[153] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/177.

[154] Sened:

Sahih: Müsned, 111/94, H.no:11835; Abdiirrezzâk, 11/498, H.no:4216; Ebû Dâvûd, Tatavvu', 25. H.no:1332; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, V/32, H.no:8092; Hâkim, 1/454, H.no:ll69 (Hâkim: "Bııhârî ve Müslim'in şartına/râvisine göre sahihtir" der. Zehebî de bunu onaylar); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, III/l I; Saydâvî, Mu'cemü'ş-şüyûh, s.298. Şâhidleri için bk. 538/1408. hadisin tahriri.

[155] Râvi buradaki kelimeyi tam hatırlayamadı, bundan dolayı kıraatte ya da namazda şeklinde şek ifadesi kullandı. Aslında İkisi de aynı şeyi işaret etmekte, ancak râviler lafız rivayetine önem verdikleri için hatırlayamadıkları kelimeleri bazen böyle şek ifadeleri ile nakletmektedirler. (Bennâ, age., III/202).

[156] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/178.

[157] Sened:

Sahih: Müsned, IV/344, H.no: 18923; Mâlik, Salât, 29; Abdürrezzâk, 11/498, H.no:4217; Abdullah b. el-Mübârek, ZiiM, s.402, H.no:1144; İbnü'1-Ca'd, Müsned, s.239, H.no:1575; Nesâî, es-Sünenu'l-kübrâ, U/264, H.no:3360-3364; V/32, H.no:8091; Beyhakî, es-Sünenü'l-kiibrâ, in/12; İbn Abdilber, age., XXIII/317. Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel, Bezzâr veTaberânî'nin Kebîr'İnde nakledildiğini, Ahmed b. Hanbel'İn râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/265.

Hadisin sahâbîsinin künyesi Ebû Amra el-Ensârî'dir.

Bk. Ahmed eş-Şeybânî, el-Âhâd ve'I-mesânî, IV/60-61, H.no:2006-2007. İsmi ise Ferve b. Amr b. Vedka b. Ubeyd b. Amir b. Beyaza el-Ensârî el-Beyâzrdİr. Akabe'de, Bedir ve diğer savaşlarda bulunmuştur. Rasûlullah kendisini Abdullah b. Mahreme el-Amirî ile İslâm kardeşi yapmıştır. Hz. Osman'ın şehİd edilmesinde katillere yardım ettiği için rivayetlerde isminin gizlendiği iddia edilmektedir. Fakat bu iddianın bir delili bulunmamaktadır. Bk. İbn Beşkuvâl/ Beşkol, Gavâmidü'l-esmâi'l-mübheme, 11/875-876; İbnü'1-Esîr, age., IV/341, Trc.no:42l9; Şevkânî, Neylü'l-evtâr, 111/72 (Irâkî'nin hadisi sahih saydığını da sözlerine ekler). Hadisin Ebû Hâzim et-Teminâr el-Ensârî'den mürsel olarak şahidi:

Bk. AbdUrrezzâk, U/498, H.no:4217; Abdullah b. Mübarek, Zühd, 402; Mervezî, Ta'zîmü kadri's-salah, 1/181-182, H.no:130; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrö, 11/265, H.no:3365-3368; İbn Abdilber, Temhîd, XXIN/317.

Ebû Hâzİm'in Abdullah b. Câbir el-Beyâzî el-Ensârî olduğu belirtilmektedir. Bu zâtın sahâbi olduğu dikkate alınırsa rivayete "sahabe mürseli" diyebiliriz. Bk. Miza, age., XXXV/118; İbn Hacer, Tehzîbu't-Tehzîb, XII/421, Trc.no:2699; lbnü'1-Esîr, Üsdü't-ğâbe, III/192-193, Trc.no: 28 53.

Şâhidleri için bk. 538/1408. hadisin tahricİ.

[158] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/178-179.

[159] Ahmed b. Hanbel, IV/151,158; Ebu Davud, Tatavvu'. 25, H.no: 1333; Tirmizi, Fedâilü'l-Kur'ân, 20, H.no: 2919; İbni Hibban, III/8, H.no: 734 (Tirmizi'nin hasen-ğarib dediği bu rivayetin senedinde İsmail b. Ayyaş bulunmaktadır. İsmail b. Ayyaş'in Şamlılardan gelen rivayetleri kabul edilmiştir. Bu rivayeti de Şamlılardandır. Bk. Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, IV/149; Mübarekpûrî, Teuhfetü'l-Ahvezî, VIII/190).

[160] Mübarekfûrî, age., VIII/190; Bennâ, age., III/203.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/179-180.

[161] Sened:

Sahih: Müsned, 11/233, H.no:7187; Benzer rivayetler için bk. U/238, H.no:7243; 11/270, H.no:7647; 11/449-450, H.no:9766; 11/459, H.no:9883-9884; Mâlik, Salât, 44-45; Buhâri, Ezan, 111; Tefsîr, 1/2; Deavât, 63; Müslim, Salât, 72; EbÛ DâvÛd, Salât, 168, H.ııo:935-936; Tirnıizî, Salât, 71, H.ııo:250 (Hasen-sahih); Nesâî, İftitâh, 33-35, H.no:923-928; Ibn Mâce, İkâme, 14, H.no:851-852; Dârimİ, Salât, 38, H.no:1248-1249; Ibmİ'l-CârÛd, s.57, 88, H.no:190, 322; îbn Huzeyme, 1/286, 288, H.no:569-570, 575; 111/37, H.no:1583;//7/i Htbbân, V/106-108,H.no:I804.

Ebû Hüreyre'den şu zİyadeli rivayet de nakledilir:

Ebû Ya'lâ, XI/296-297, H.no:6411; Heysemî bu rivayetin senedinde bulunan Leys b. Ebû Siileym'in sika-müdellis olduğunu fakat an'ane ile naklettiğini ifade eder. Bk. Mecma\ 11/113.

Ayrıca bk. 543-544/1413-1414. hadisler.

[162] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/180.

[163] İbn Hacer, Fethu'l-Bâri, 11/262; Mübarekpûrî, Tuhfetü'l-Ahvezl 11/58.

[164] Müsned Trc. H.no: 544/1414; Müslim, Salât, 71 (410).

[165] Müslim, Salîıt, 71 (410); İbn Huzeyme, IH/46, H.no: 1597.

[166] Nevevi, Şerhu Sahihi Müslim, IV/130; İbn Hacer, Fethu 'l-Bari. 11/265; Bennâ. age, 111/204.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/180-181.

[167] sened:

Sahih: Müsned, 11/459. H.no:9883; Ayrıca bk. 542, 544/1412, 1414. hadisler.

[168] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/181.

[169] Sened:

Sahih: Müsned, 11/459, H.no:9886; Ayrıca bk. 542-543/1412-1413. hadisler. Gelmiş geçmiş günahların affedilmesine sebep olacak ameller için bk.652/1522.hadis.

[170] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/181-182.

[171] Sened:

Sahih: Müsned, IV/3İ6, H.no: 18744-18745; Benzer rivayetler için bk. IV/315, H.no:I8743; IV/318, H.no:18771; İV/316, H.no:18756; IV/318, H.no:18775. Ebû Dûvûd, Salât, 168, H.no:932-933; Tinnizî, Salât, 70, H.no:248; Nesât. İftilâh, 4, 36, H.no:877; 930; İbn Mâce, İkâme, 14, H.no:855; Dârimî, Salât, 39, H.no:1247.

Vâil b. Hucr'un Hz. Peygamber'in namazı ile ilgili olarak diğer rivayetleri için bk.474-475,546/1344-1345, 1416, 670-671/1540-1541. hadisler.

[172] Bu mana için bk. Bennâ, age., 111/205.

[173] Beyhakî, es-Sünen'l-kübra. 11/58, No: 2278.

[174] Azimâbâdi, Avnü1-Mabûd, III/146; Mübarekpûrî, Tuhfetü't-Ahvezî, 111/146.

[175] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/182-183.

[176] Sened:

Sahih: Müsned, IV/316, H.no: 1875Ö; Vâil b. Hucr'un Hz. Pcygamber'in namazı ile ilgili olarak diğer rivayetleri için bk.474-475, 545/1344-1345, 1415, 670-671/1540-1541. hadisler.

[177] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/183.

[178] Darekutnî, 1/334, (Babü't-te'mîn).

[179] Nevevi, Şerhu Sahihi Müslim, IV/130.

[180] Sehnûn, Müdevvene, 1/71; Ibn Abdilber, Temhid, VII/11; Kâsâni, Bedâi', 1/207.

[181] İ. Şafiî, Ümm, 1/131; Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, Mesâil, 72; Nevevi, Mecmu', 111/371; İbn Kudame, Muğnî, 1/529; Mübarekpûri, Tuhfetü'l-Ahvezi. 11/59.

[182] Ebu Davud, Salât, 167, H.no: 934.

[183] İbn Mace. İkâme, 14, H.no: 853 (İbn Mâce bu lafızla tek kaldı, Bûsirî'nin Zevâid'de belirttiğine göre bu rivayetin senedindeki Bişr ve Ebû Abdülah sebebiyle zayıftır. İbn Hibban senedinde başka senedle de nakletti.)

§Abdullah b. Zübeyr ve diğer imamların 'Âmin' dediğinde cemaatin de 'Amin' dediği ve mescidde güçlü bir ses ses oluştuğu nakledildi. Bk. Abdürrezzak, 11/96. No: 2640, 11/97, No: 2643; Beyhakî, 11/59, No: 2285; Bu rivayetlerde kelimesi kullanıldı ki sayha manasındadır. (Bk. İbnü'1-Esir, Nihaye, II/234).

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/183-184.

[184] Sened:

Hasen: Müsned. IV/382, H.no: 19304; Benzer rivayetler için bk. IV/353, H.no: 19011; TV/356,

H.no: 19039:

Abdürrezzâk, II/İ2I-122, H.no:2747; Ebû Dâvûd, Salât, 135, H.no:832; Nesâî, İftitâh, 32, H.ııo:922; İbn Huzeyme, 1/273, H.no;544; Humeydî, ü/313, H.no:717; Bezzâr, VIII/280, H.no:3345-3347; Taberânî, el-Mu'cemil'l-evsat. III/237, H.no:3025; İbn Hıbbân, V/l 14-116, H.no:1808-1809, 1810 (jy^Ij-i 'o-* j^—«j-f**^,^) senedi ile nakleder (Fakat İbn Hacer

senedinde yer alan Fadl b. Muvaffık'ın Ebû Hatim tarafından zayıf sayıldığını belirtir. Bk. Telhîsii'l-habîr, 1/236); Hâkim, 1/367, H.no:880 (Buhârî'nin şartına/râvisine göre sahihtir); İbnü'l-Cevzî, Tahkik, 1/374, H.no:493-495.

İbrahim b. Abdurrahman b. İsmail es-Seksekî (Ebû İsmail el-Kûfî) saduktur ve hafi' zası zayıftır. İbn Hıbbân Sikât'ında zikrederken Alımed b. Hanbel, Şu'be ve Nesâî ise onun zayıf olduğunu belirtir. Ayrıca Nesâî onun pek kuvvetli olmadığını ancak hadislerinin yazılabileceğini ifade eder. İbn Adiy de münker metinli rivayetini bulamadığını vurgular ve onun başkalarına göre sıdk mertebisine daha yakın olduğunu, Nesâî'nin de dediği gibi hadislerinin yazılabileceğini söyler. İbnü'l-Kattân: "Bazı âlimler hadisini zayıf saydılar ve onunla delil getirmediler" der. Nevevî hadisini Hulâsa isimli eserinde zayıf konusunda ele al(r. Buhârî dört (Buyu', 27; Şehâdât, 25; Cihâd, 134; Tefsîr, 3/3), Nesâî bir, Ebû Dâvûd iki, Ahmed b. Hanbel İse altı rivayetini nakleder. Bk. Mizzî, Telmbü'l-Kemâl, 11/132, Trc.no:201; İbn Hacer, Tehzîbii'l-Tehzîb, 1/120, Trc.no:246; Telhis, 1/236; Zehebî, Mîzûn, 1/166, Trc.no: 135; tbn Adiy, Kâmil, 1/210, Tre.no:57.

Ahmed b. Hanbel'in konu ile ilgili olarak naklettiği fakat eserinden çıkarılmasını istediği rivayetlerin senedinde Fâİd b. Abdurrahman bulunmaktadır. Tirmizî bir, İbn Mâce iki rivayetini eserine almıştır. Bk. İbn Mâce, Taharet, 46, H.no:416; İkâme, 189, H.no:I384. Tirmizî ise rivayetinin sonunda Fâid b. Abdurrahman ile ilgili olarak: "Hadiste zayıf sayılır" der. Bk. Sünen, Vitir, 17, H.no:479.

Rifaa b. Râfi'den (Radıyallahü anlı) şahidi:

Müsned, IV/340, H.no:l8896;

Tirmizî, Salât, 110, H.no:302 (Ebû Hüreyre ve Ammar b. Yâsir'den (Radıyatlahü anhüma) şahidi bulunmaktadır. Rifâa b. Râfi'nin hadisi ise hasendir); İbn Huzeyme, 1/274, H.no:545.

Hz, Ömer ve Ali'den (Radıyallahü anhtima) şu rivayetler de nakledilir:

Bk. Abdürrezzâk, 11/122, H.no:2748-2749.

[185] Duanın Trc: Allahım beni bağışla, bana merhamet et, beni affet, beni (doğruya) hidayet et ve bana rızık ver.

[186] Ahmed b. Hanbel'in aşırı zayıf gördüğü ve çıkarılmasını İstediği iki rivayeti oğlu Abdullah mütâbaat açısından Müsned'e almıştır. Biz de bu rivayetlerin metnini vermekle yetiniyoruz:

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/184-186.

[187] Ebu Davud, Salât, 134, H.no: 832; Nesai, İftitah, 32, H.no: 922.

[188] Bu manalar için bk. Azimâbâdi, Avnü'l-Ma'bûd, II1/7.

[189] îbn Hibban, V/l 16, H.no: 1809; Beyhaki, 11/381, H.no: 3790.

[190] İ. Muhammed, Asi, 1/39; Şirazî, Mühezzeb, I/73, Nevevi, Mecmu, III/335; Ibn Kudame, Muğni, 1/526.

[191] Serahsi, Mebsût, 1/137-138; İmam Ebu Hanife'nin diğer İmamlarda olduğu gibi bazı görüşleri alınmamakta ve şaz kabul edilmektedir: İçki yapacağı bilinen kişiye üzüm satmanın cevazı, zinada ücretin haddi düşürdüğü ve başka ceza verilmesi gerektiği, darü'l-harbte faizin serbestliği gibi. Ancak bunlar o büyük insanın büyüklüğüne halel getirmez, zira o, tasarrufları ayrı ayrı düşünmekte, bazı konularda titiz olunması ve maslahata dikkat edilmesi gerektiğini savunmaktadır. Ancak Kur'ân ve Sünnet dışında her insanın görüşü alınabilir ya da terk edilebilir.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/187.

[192] Sened:

Sahih: Müsned, IV/383, H.no;193I2; Benzer rivayetler için bk. V/308, H.no:225I6; V/3O8-309, H.no:22526-22527; V/295, H.no:22419; V/297, H.no:22438; V/305, H.no:22494-22495 (sonunda ziyadesi ile), 22496; V/310, H.no:22547;

V/310, H.no:22553, 22557; V/300^ H.no:22462; V/301, H.no:22469; Buharı, Ezan, 96; Müslim, Salât, 154; Ebû Dâvûd, Salât, 125, H.no:798; Nesâî, İftitâh, 56-60, H.no:972-976; tbn Mâce, İkâme, 8, H.no:829; Dârimî, Salât, 63, H.no: 1295-1297. Ayrıca bk. 560/1430. hadis.

Ebû Katâde'nİn namazdaki Fatiha suresi İle İlgili diğer rivayeti için bk. 533/1403. hadis.

[193] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/188.

[194] Buhari, Ezan, 97; Müslim, Salât, 154, (451); Beyhaki, 11/64, H.no: 2309.

[195] Müslim, Salât, 154,155 (451).

[196] Abdurrezzak, 11/104, H.no: 2675; Ebu Duvud, Salât, 124, H.no: 800.

[197] Abdurrezzak, 11/361, No: 3710.

[198] İbn Hacer, Fethu'l-Bari, 11/244; Benim, age., III/208.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/188-189.

[199] Sened:

Sahih: Müsned, 111/85, H.no: 11741 (j£-i4ı - pM lafzı ile; Benzer rivayetler için bk. III/2, H.no: 10928 lafzı ile (569/1439. hadis); V/365, H.no:22991 (Senedinde Zeyd el-Ammî bulunmaktadır. Bu rivayet 573/1443. hadis olarak İleride zikredilecektir); Müslim, Salât, 156-157; Ebû Dâvûd, Salât, 126, H.no:804; NesâÛ İftitflh, 16, H.no:473-474; es-Sünenü'î-kübra, I/İ50, H.no: 351; îbn Mace, İkâme, 7, H.no:828; Dârimt, Salât, 62, H.no:1292; îbn Huzeyme, 1/256, H.no: 509.

Ayrıca bk. 569/1439 ve 573/1443. hadisler.

Ebû Hureyre'den (Radtyallahü anlı) şahidi için 558/1428. hadise bk.

[200] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/189-190.

[201] Nevevi, Şerhu Sahihi Müslim, IV/173,188; Benna, age., III/209.

[202] Müslim, salât, 162, H.no: 454; îbn Mace, Salât, 7, H.no: 825.

[203] Ibnü'l-Esir.M/raye. 1/146.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/190.

[204] Sened:

Sahih: Mü'sned, III/3, H.no:I0940; Benzer rivayetler için bk, 111/45, H.no:11353; 111/97. H.no:11861; Ebû Dâvûd, Salât, 132, H.no:818; Taberânî, el-Mu'cenıü'l-kebîr, XI/238, H.no:11606. Bennâ, İbn Seyyidünnâs'ııı: "İsnadı sahihtir, râvİleri sikadır" dediğini nakleder. Bk.Bülûğu'l-emânî, III/209.

[205] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/190-191.

[206] Sened:

Sahih: Müsned, 1/176, H.no:1518; İkinci tarik için bk. 1/175, H.no:1510; Benzer rivayetler için bk. 1/179, H.no: 1548; I/18O, H.no:1557; Buhari, Ezân.95: Sened:

Sahih: Müsned, 1/176, H.no:1518; İkinci tarik için bk. 1/175, H.no:1510; Benzer rivayetler için bk. 1/179, H.no: 1548; I/18O, H.no:1557; Buhari, Ezân.95: 95, 103; Müslim, Salât, 158; Ebû Dâvûd, Salât, 126, H.no: 803; Nesâî, İftitâh, 74, H.no:1000-1001; Taberânî, el-Mu'cemü'I-evsat, VI/208, H.no: 6207.

[207] Bennâ, age., III/209.

[208] Metinde raviden kaynaklanan şeklinde bir şek lafzı bulunmaktadır. İki lafızda aynı manada olduğu için yukarıdaki şekilde terceme edildi.

[209] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/191-192.

[210] Bennâ, age., III/210.

[211] İ. Şafiî, Üınm, 1/131; Abdullah b. Ahmed, Mesöil, 71; Kasanî, Bedaiu's,sanai\ 11/110 vd.; İbn Rüşd, Bklayetii'l-müctehid, 11/91; Şirazi, Mühezzeb, 1/173; İbn Kudame. Muğni, 1/532.

[212] Tahavi, Serim meâni'l-âsâr, 1/210; Kâsânî, age., 1/111; Nevevi, Mecmu', 111/386; İbn Kudame, Muğni, 1/613-614.

[213] Serahsî, age., 1/103.

[214] Anlamı için bk. Müsned Tr. 552/1422 nolu rivayetin açıklaması.

[215] İbn Abdilber, Istizkâr, IV/174; Serahsî, Mebsût, 1/317; Şirazî, age., 1/73-74; Merğınanî, Hidaye, 1/54; Nevevi, Şerhu Sahihi Müslim, IV/174; İbn Kudame el-Makdisi, eş-Şerhu'l-kebir, 1/533 (Muğni ile birlikte); Desûkî, Haşiye, 1/247-248.

[216] Nevevi, Şerhu Sahihi Müslim, IV/175 İbn Kudame.age., 1/534-536.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/192-193.

[217] Sened:

Sahih: Müsned, VI/204, H.no:25563; İkinci rivayet için bk. VI/21S, H.no:25705; VI/171, H.no:2526i; Ebû Dâvûd, Salât, 176, H.no:956; İbn Huzeyme, 1/271, H.no:539; Hâkim, 1/265 (Hâkim hadisi sahili saymış, Zelıebî de onu onaylamıştır). Bennâ hadisi Beyhakî'ye nisbet ederek isnadının ceyyid olduğunu söyler. Bk.Bütûğtt'l-enumî, IH/211.

[218] Yani birden fazla sureyi birleştirerek okurdu. Bk. Bennâ, 111/211.

[219] Yani insanların İşlerini yüklenip, onların arasında ihtiyarladıktan sonra. Bk. Nevevi, Şerhıt Sahihi Müslim, VI/13; AzımâbMl Avnü'l-Ma'bı'ıd, 111/160.

[220] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/193-195.

[221] Merğmani. age., 1/54-55; İbıı Hacer, Fetim'I-Bari, 11/249; Nevevi, Mecmu', 111/384; Ibn Nüceym, Tebyimi't-Hakâık, 1/130; Desûkî, Haşiye, 1/247; İbıı Müflih, Mübdi', 1/443; Ebû Abdi İlah Abderî, el-Tac ve'l-iklil, 1/537; İbn Abidin, Reddü'l-muhtar, 1/363; Şarkâvî, Haşiye, 1/204; Zerkeşi, Burhan, 1/308-309; Bennâ, age., III/211.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/195.

[222] Sened:

Sahih: Müsned, H/13, H.no:4610; Mükerrer için bk. V/66, H.no:20530; Mâlik, Saiât, 26: Heysemî, Ahmed b. Hanbet'in râvilerinİıı sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/114.

[223] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/195.

[224] Sened:

Sahih: Müsned, HAM, H.no:3958; İkinci tarik için bk. 1/418, H.no:3968; Benzer rivayetler için bk. 1/436, H.no:4154; 1/411, H.no:3910:

1/380, H.no:3607:

Şekîk b. Seleme kanalı ile gelen bir rivayette ise denilmektedir. Bk. 1/455, H.no:4350; 1/421, H.no;3999;

Ebû Vâİl bir rivayetinde ise başında şu cümle ekli olarak nakleder:

Bk. 1/462, H.no:44I0; 1/427, H.no:4062; Sif/ıor/", Ezan, 106; Fezâilü'l-Kur'ân, 6, 28;

Müslim, Müsâfîrûıı, 275; Ebû Dâvûd, Ramazân, 9, H.no: 1396 (Ebû Dâvûd rivayetinde surelerin isimleri bulunmaktadır. Ebû Dâvûd bu terıibin İbn Mes'ûd'a göre olduğunu söyler):

Tirmizi Cuma, 69, H.no:602; Nesât, İftitâlı, 75, H.no: 1002-1004; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebtr, X/34, H.no:9863.

[225] Bu mana için bk. İbnü'1-Esir, Nihaye, V/14; MUbarekpûrî, Tuhfetü'l-Ahvezi, III/177.

[226] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/195-197.

[227] Buharı, Fedâilii'l-Kur'ân, 8.

[228] Buhari, Fedâilü'l-Kur'ân, 8.

[229] Ahmed b. Hanbel, 1/126.

[230] Ahmed b. Hanbel, I/462; Müslim, müsafirün, 279 (822); İbn Hibban, VI/341, H.no:2607.

[231] Ahmed b. Hanbel, I/436; Müslim, müsafirün, 279 (822); İbn Hibban, VI/19, H.no:1813.

[232] Said b. Mansur, II/457, H.no:156 (Sahih).

[233] İbn Hacer, Fethu’l-Bari, IX/90.

[234] İbn Eşte’nin el-Mesahif’teki nakli için bk. Suyuti, İtkan , I/202-203; İbn Nedim, Fihrist, 29.

[235] ibn Nedim, age., 39.

[236] Küçükkalay, Hüseyin, Abdullah b. Mes 'ûd ve Tefsir İlmimleki Yeri, 36-39.

[237] Bennâ, age., III/212.

[238] Müslim, Müsâfırûn, 279 (822); Nesâi, es-Siiııenü'l-Kiibra, 1/344, H.ııo: 1076.

[239] Ebu Davud, Salât, 326, H.no:1396; Nesâi, age. 1/345, H.no: 1078; Beyhaki, 1II/9, H.no: 4467.

[240] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/197-201.

[241] Sened:

Sahih: Müsned, 1/265, H.no:2386; Benzer rivayetler için bk. 1/231, H.no:2045 (Bu rivayette Saîd b. Yesâr, İbn Abbas'tan nakletmektedir. Hadisin baş tarafı:1/230, H.no:2038:

Müslim, Müsâfirûn, 99; Cuma, 64; Ebû DâvCtd, Salât, 212, H.no: 1074; Tirmizî, Cuma, 23, H.no:520; Nesâî, İftitâh, 38. 47, H.no: 942, 954; Cuma, 38, H.no:1419; İbn Mâce, İkâme, 6, H.no:821; Tayâlisî, s.343, H.no:2634; Ebû Ya'İÖ, İV/408, H.no:2530; Taberânî, el-MıCcemü'l'kebîr, XIl/28, 43, H.no:12375, 12422; el-Mu'cemü't-evsat. 11/101, H.no:1385. Ahmed b. Hanbel'in senedinde ismi müphem bir râvi bulunmaktadır. Bu râvî Ahmed b. Hanbel, Nesâî ve Müslim'in diğer rivayetlerinde Saîd b. Yesâr i/e desteklenmektedir.

[242] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/201.

[243] Müslim, H.no:726.

[244] İbn Abdilber, Temhid, XXIV/43.

[245] Müslim, Müsâfirûn, 99 (727); İbn Huzeyme, 11/163, H.no: 1115; Hâkim, 1/150, H.no: 1152.

[246] Bakara, 2/136.

[247] Âli İmrân, 3/52.

[248] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/201-202.

[249] Sened:

Sahih: Müsned, 11/396-397, H.no:9125; Benzer rivayetler için bk. H/496-497, H.no: 10395 lafzı ile, U/466, H.no:9974 (Sonunda şu ziyade ile:

(171/1041. hadise bk.) Müslim, Müsâfırûn, 250; İbn Mâce, Edeb, 52, H.no:3782; Dârimî, Fezâİlü'l-Kur'ân, 1, H.no:3317.

[250] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/202-203.

[251] Sened:

Sahih: Müsned, V/149, H.no:21225; Benzer rivayetler için bk. V/161-162, H.no:21327 (Bu rivayet 6/857.hadisin tahricinde verilmişti);

V/145, H.no:21196; V/148, H.no:21211; TırniızT, Deavât, 130, H.no:3602 (hasen-sahih):

Nesai, İftitâh, 79, H.no:1008; İbn Mâce, İkâme, 179, H.no:1350; Dârimî, Siyer, 29. H.no:2470 (Bu rivayet için 6/857. hadis ve sahicilerine bk.).

Aynı surenin bütün rekatlarda okunabileceğini gösteren Enes'ten nakledilen rivayet de şudur:

Tirmizî, Fezâilü'l-Kur'ân, 130, H.no:2901 (hasen-garib-sahilı). Ayrıca bk. Müsned, HI/141, H.no:12372; III/149, H.no:12451; Buhârî, Ezan, 106 (muallak olarak); Dârimî, Fezâilü'l-Kur'ân, 24, H.no:3438.

[252] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/203-204.

[253] Nevevi, Şerha Sahihi Müslim, m/75; İbn Hacer, Fethu'l-Bari, XI/96-97.

[254] Mübarekpûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, X/45.

[255] Diğer rivayette şeklinde olduğu için bu şekilde açıklandı.Su/um, Daavât, 1; Müslim, İman, 339; Tirmizi, Daavât, 130.

[256] Buharı, Tevhid, 31; Müslim, İman, 334 (198); İbn Hibban, XIV/373, H.no: 6460.

[257] Tirmizi, Daavât, 130 (3602), (Tirmizi, bu hadis hasen-sahihtİr, dedi.); Ebû Avâne, Müsned, 1/86, H.no:255; Beyhaki, VIII/I7, X/190.

[258] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/204-205.

[259] Sened:

Sahih: Müsned, 11/329-330, H.no:8348; Diğer rivayet için bk. 11/300. H.no:7978; Benzer rivayetler için bk. 11/532, H.no: 10826 ile; Afesâf, İftitâh, 60-61, H.no:978, 980-981 ziyadesi ile; ibn Mâce, İkâme, 7, H.no:827.

Ebû Hüreyre'nİn rivayetinin sonunda Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh) de nakledildiği anlaşılmaktadır. Müsned'de ayrı bir rivayet olarak Enes'ten de nakledilir. Bu rivayet için bk. 627/1497.hadis.

Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radtyaüahü anh) şahidi için bk. 549/1419. hadis.

Ebû Hüreyre'nİn (Radıyallahü anh) bizzat kendisinin namazının da Rasûlullah'ın kıldığı namaza en yakın namaz olduğunu bildiren rivayetler de vardır:

Bk. Müsned, 11/452, H.no:9798; 11/319, H.no:8236; 11/236, H.no:7219; 11/417, H.no: 9369; 11/502, H.no: 10467; Müslim, Salât, 27.

İbn Mes'ûd'dan {Radıyallahü anh) şahidi:

Bk. Afits/ı«/, 1/443, H.no:4225; 1/442, H.no:4224; 1/426-427, H.no:4055; 1/418, H.no: 3972; 1/406. H.no:3849; 1/386, H.no:3660; 1/394, H.no:3736:

Müslim, Mesâcid, 117; Tirmizî, Salât, 105, H.no:295; Ebû Davûd, Salât, 184, H.no: 996; İbn Mûce, İkâme, 7, H.no:827; Dârimi, Salât, 87, H.no:1353 (Müsned'in dışındaki bu eserlerde sadece selâmla ilgili kısmı zikredilmektedir).

İbn Ömer'den (Radıyallahü anhiiına) şahidi:

Bk. Müsned, 11/152, H.no:6397; 11/71-72, H.no:5402; Nesâî, Sehv, 71, H.no:1322-1323; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/178.

[260] Bu kişi sonraki rivayette beyan edileceği gibi Ömer b. Abdülaziz’dir.

[261] Diğer rivayette: 'Rasûlullah'tan sonra kimsenin arkasında böyle (benzer) bir namaz kılmadım' şeklindedir.

[262] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/205-207.

[263] İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye, IX/194.

[264] Nesâi, İftitah, 61, No: 976; Bu rivayetin Said b. Cübeyr'den gelen mütâbü için bk. Ebû Davud, Salât, 149, H.no: 888.

[265] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/207-208.

[266] Sened:

Sahih: Müsned, V/10I, H.no:20859; Mükerrer için bk. V/108, H.no:20945 (Aynı senedle gelen bu rivayetin metninde bazı önemli değişiklikler vardır:

Benzer rivayet için bk. V/86, H.no:20687 (572/1442.hadis); Mükerrer için bk. V/88, H.no:20704; V/103, H.no:20880 3; V/108,

H.no:20946; V/106, H.no:20916

Müslim, Salât, 170-171; Ebu Davud, Salat, 127, H.no:805; Tirmizi, Salât, 112, H.no:307; Nesai, İftitâh, 60, H.no:977-978; Dârimî, Salât, 62, H.no:1294; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/391.

[267] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/208.

[268] Sened:

Sahih: Müsned, V/295, H.no:22419; Mükerrer rivayet için bk. V/301, H.no:22469. Tahrici için bk. 548/1418. hadis. Ayrıca bk. 533/1403. hadis.

[269] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/208-209.

[270] Sened:

Sahih: Müsned, 11/258,' H.no: 7494; Benzer rivayetler için bk. 11/285, H.no: 7821 (Başında lafzı İle); 11/348, H.no:8568 (Başında ziyadesi ile); 11/411, H.no:9301(Başında lafzı ile); H/416, H.no:9357 ve 11/343, H.no:8506 ve 11/301, H.ııo:7993 (Başında lafzı ile); 11/435, H.no: 9582; 11/446, H.no: 9723 (Başında lafzı ile nakledilen bu hadisin senedinde Harun b. İbrahim es-Sekafî bulunmaktadır. Mechûl sayanlar vardır. Fakat meçhul olması zararlı değildir. Kendisini sika sayanlar vardır); 11/487, H.no: 10272; 11/273, H.no:7682; Bıthârî, Ezan, 104 (Sonunda şu ziyade vardır: Müslim, Salât, 42 (Sonunda Buhârî'nin naklinde olduğu gibi iki rivayetinde de şu ziyadeler vardır:

Ebu davud, Salât, 125, H.no:797; Nesâî, İftitâh, 54, H.no:967-968. ,

Ebû Hüreyre'ye âit bu mevkuf rivayet hükmen merfûdur. Ayrıca bk. 562/1432. hadis. Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyatlahü anh) şahidi için bk. 535/1405.hadis.

[271] Bu mânâ için bk.Bennâ, age., III/217.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/209.

[272] Sened:

Sahih: Müsned, II/308, H.no:8062; Benzer rivâyeller için bk. 11/443. H.no;9672; H/428, H.no:9496; Müslim, Salât, 44:

Ayrıca bk. 561/1431. hadis.

[273] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/209-210.

[274] Kâsânî, Bedaiu'S'Sanâi1, 1/277; İbn Kudame el-Makdİsî, eş-Şerhu'İ-kebir, 11/241 (Muğni ile birlikte)

[275] Şirazi, Mühezzeb, 1/84; Kâsânî,age., 1/160-161; Nevevi, Mecmu', III/389-39O; Meydânî, , 1/86-87; Azimâbâdî, Avnü'l-Ma 'bûd, 111/10.

[276] İbn Hacer, Fethu'l-BarU 11/245; Kâsânî, Bedâi', 1/160-161; İbn Kudame, Muğni, 1/606; Desûkî, Haşiye, 1/310, 313, 315.

[277] Nevevi, Mecmu', III/384; İbn Hacer, age., H/199.

[278] Buharı, Ezan, 61, 63; Müslim, Salât, 37 (466); İbn Hibbân, V/509, H.no: 2137.

[279] Müslim, Salât, 178 (465); Buharı, Edeb, 74; Ebû Davud, Salât, 123, H.no: 790; İbn Huzeyme, 1/262, H.no:521.

[280] Metindeki kelimesi sulamada kullanılan deve, anlamındadır. Bk. Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim, IV/182.

[281] Bennâ, age.,III/218.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/210-212.

[282] Sened:

Sahih: Müsned, V/112, H.no:20976; Mükerrer rivayet için bk. VI/395, H.no:27091; Benzer rivayetler için bk. V/109, H.no:20955, 20959; V/109-110, H.no:20960; Btıhârî, Ezan, 91, 96, 108; Ebû Dâvfld, Salât, 125, H.no:801; İbn Mâce, İkâme, 7, H.no:826; Hıtmeydî, 1/84, H.no:156.

Zeyd b. Sâbit'ten (Radıyallalm anh) şahidi için bk. 567/1437. hadis.

Ebu'l-Ahvas'ın kendisinden naklettiği sahabeden birinin (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 568/1438. hadis.

[283] Bennâ,age., III/2I9.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/212.

[284] Sened:

Sahih: Müsned, 1/249, H.no:2238; Benzer rivayet için bk. 1/225, H.no: 1977 (Sonunda şu ziyade vardır:

Şu iki rivayet aynı senedle gelmesine rağmen hadisin birer ayrı bölümünü dillendirmektedir:

a-Abdesti lam alma: Müstakil rivayetler için bk. MU.med, 1/232, H.no:2060 konunun Hz. Ali'den de şahidi vardır. Bk. Müsned, 1/78, H.no:582.

b-Ehli Beyt'in sadaka/zekat alamaması:

c-Eşeğin ata aşırılması: Müstakil rivayetler için bk. Müsned, 1/234-235, H.no:2092; Bu konunun da Hz. Ali'den de şahidi vardır. Bk. Müsned, 1/95, H.no:738; İ/98, H.no:766; 1/100, H.no:785; 1/132, H.no:1108; 1/158, H.no:1358.

Ebu Dâvûd, Salât, 127, H.no:808; TirmûS, Cihâd, 23, H.no:1701 (Hz. Ali'den (Radtyallahü anh) de şahidi olan bu hadis hasen-sahİhtir); Nesâî, Taharet, 106, H.no:141; Hıyel, 10, H.no:3579.

[285] Bu kelime bedduadır ve yüzünün derisi dökülsün ya da tırnaklarla tırmalansın manasındadır. (Bk. Azimâbâdi, Avnil'i-Ma'bûd, 111/18).

[286] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/213.

[287] Ebu Davud, Salât, 127, H.no: 808; Nesâi, es-Sünenü'l-kübra, 111/40, H.no: 4422.

[288] Mübarekpûrî, Tuhfetil'l-Ahvezi, V/289-290; Bennâ, age., III/220.

[289] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/214.

[290] Sened:

Sahih: Müsned, 1/218-219. H.no: 1887; Buhâri, Ezan, 105:

Ayrıca bk. 564/1434.hadis.

[291] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/214-215.

[292] Tahavi, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/206.

[293] Tahavi, age., 1/206.

[294] Müsned Trc. H.no: 566/1436.

[295] Müsned Trc. H.no: 563/1433.

[296] Müsned Trc. H.no: 560/1430.

[297] Müsned Trc. H.no: 559/1429.

[298] Müsned Trc. H.no: 567/1467.

[299] Müsned Trc. H.no: 568/1468.

[300] Müsned Trc. H.no: 571/1471.

[301] Müsned Trc. H.no: 573/1473 ve açıklaması.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/215-216.

[302] Sened:

Sahih: Müsned, 1/249, H.no:2246; Diğer rivayet için bk. 1/234, H.no:2085 (Bu rivayet Hasan el-Uranfnin İbn Abbas'tan naklidir. Hasan el-Uranî'nin İbn Abbas'tan rivayeti için bk. 469/1339. hadis.) Benzer rivayet için bk. 1/257-258, H.no:2332 (munkatı bir rivayettir):

1/334, H.no:3092; Ebû Dâvûd, Salât, 127, H.no:8Ü9.

14 kıraat imamı lafzını te harfi ile okudular. Hazma, Kİsâî, A'nıeş ve Hafs ayın harfinin kesrası ile, diğerleri ise zammesi ile okudular.lafzının okunuşu ise Ebû Hayyân Bahr'de (VI/175) Abdullah ve Mücâhid'den (iLi) şeklinde okunduğunu nakleder. Dânî de İbn Abbas'tan bu rivayeti nakleder. Zemahşerî, Übey ve Mücâhid'den benzer nakilde bulunur.Lügatte ve kelimeleri kurudu/yaşlandı/yaşı ilerledi anlamlarında

kullanılmaktadır. Biten, sonu gelen bir şey İçin de bu kelimeler kullanılır. Bk. Ahmed Muhammed Şâkİr haşiyesi, H.no:2245.

[303] Meryem, 19/8; Bu ayetin manası: (Zekeriyya;) Rabbim! dedi. Karım kısır olduğu ve ben de ihtiyarlığın son sınırına vardığım hâlde, benim nasıl oğlum olabilir?'

[304] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/216.

[305] Buharı, Vudû, 10.

[306] Ahmed b. Hanbel, 1/359; Buhari, İlim, 17, Fedâilü Ashabi'n-Nebt, 24; İbn Hibban, XV/530, H.no; 7054.

[307] Taberanî, XI/362, H.no: 12022; Hakim, III/618, H.no:6288.

[308] Hakim, 111/618, H.no:6288.

[309] Buhari, Fedâilü Ashabi'n-Nebî, 24; Taberani, XI/345, H.no: 11961.

[310] İbn Mace, Mukaddime, 11, H.no: 166.

[311] Bu mana için bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, VII/50.

[312] Buhari, Fedâilü Ashabi'n-Nebî, 24.

[313] Ahmed b. Hanbel, 1/335; Hakim, ffl/615, Rno: 6280; İbn Hibban, XV/53J, H.no: 7055.

[314] Müsned Trc. H.no: 230/538.

[315] Müsned Trc. H.no: 294/602.

[316] Müsned Trc. H.no: 320/628.

[317] Bk. 320/628 numaralı rivayetin açıklaması.

[318] Müsned Trc. H.no: 5/875.

[319] Tahâvî, Şerhti Meâni'l-âsûr, 1/308-309.

[320] Müsned Trc. H.no: 430/1300.

[321] Müsned Trc. H.no: 431/1301432/1302 ve açıklaması.

[322] Bk. Tirmizi, Nikah, 29; Beyhakt, VII/205-206.

[323] İbn Huzeyme, IV/330.

[324] Bk. Müsned Trc. H.no: 431/1301, 432/1302.

[325] Bk. Müsned Trc. H.no: 430/1300.

[326] Bk. Müsned Trc. H.no: 453/1323 ve açıklaması.

[327] Tahavi, Şerhıı meani'l-âsâr, 1/389-393; Heysemi, Mecma', 111/294, 296.

[328] Meryem, 19/8.

[329] ibn Manzur, Lisanü'l-Arab, XV/28, 54.

[330] Kurtubî, el-Cami' li Aahkâmi'l-Kur'ân, XI/57.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/216-219.

[331] Sened:

Hasen: Müsned, V/182, H.no:21472; Benzer rivayetler için bk. V/186, H.no:21514:

Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından (Kebtr'möt) nakledildiğini, senedinde Kesir b. Zeyd'in bulunduğunu, bu râvi ile delil getirme hususunda ihtilâf edildiğini ifade eder. Bk. Mecma', 11/115. Kesîr b. Zeyd el-Eslenıî es-Sehmî (v.158/775) sadûk biridir. Fakat bazen hata yapar. Tirmİzî dört, Ebû Dâvûd beş, Dârimî bir, İbn Mâce altı, Ahmed b. Hanbel ise yirmi dört rivayetini nakleder. Tirmizî bir hadisinin değerlendirmesinde hasen hükmü verdikten sonra der ki: "Buhârî'ye bu hadisin hükmünü sordum. 'Kesîr b. Zeyd mukârİbü'l-hadis biridir. Hadis İse sahihtir1 cevabını verdi." Bir rivayeti için İse hasen-sahih hükmünü verir. Bk. Sünen, Siyer, H.no:1579; Menâkıb, H.no:3916. Kesîr b.'Zeyd hakkında bilgi için bk. 57/254.hadİs.

Ebu'l-Ahvas'm naklettiği sahabeden birinden {Radıyallahü anh) şahidi için bk. 568/1438. hadis.

Habbab'dan (RadtyallahU anh) şahidi için bk. 563/1433. hadis.

Ebû Katâde'den (Radıyallahü anh) nakledilen rivayetler için bk. 533/1403, 560/1430 ve 548/1418. hadis.

[332] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/219.

[333] sened:

Sahih: Müsned, V/371, H.no:23046. Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/115. Senedde sahâbinin bilinmemesi zararlı değildir. Üstelik rivayetin şâhİdleri de bulunmaktadır;

Zeyd b. Sâbit'ten (Radıyallahii anh) şahidi İçin bk. 567/1437. hadis.

Habbab'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 563/1433. hadis.

[334] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/220.

[335] Sened:

Sahih: Müsned, III/2, H.no:l0928; Benzer rivayet için bk. ni/85, H.no:11741 (549/1419. hadis).

Hadisin tahrici için bk. 549/1419. hadis. Avncabk. 573/1443. hadis.

[336] Başka rivayette okurdu, şeklindedir:

'Hz. Peygamber öğle namazının ilk iki rekâtının her rekâtında otuz ayet okurdu...' {Ahınedb. Hanbel, V/365; Müslim, Salât, 157 (452).

[337] Yani öğlen namazının son iki rekâttndaki kıyamının yansı kadardı. Şu rivayetteki beyan bunu açıklamaktadır:

'...(Rasûiullah'ın) İkindi namazmdaki ilk iki rekât kıyamını öğle namazının son iki rekâttaki kadar olduğunu tahmin ettik..." Bk. Ebû Davıul, Salât, 126, H.no: 804; Nesâi, es-Siinenü'l-kübra, 1/150, H.no: 351; ibn Hibban, V/136, H.no: 1828.

[338] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/220-221.

[339] Sened:

Sahih: Müsned, 111/35-36, H.no:11246. Hadisin devamında Kazaa'nın Ebû Saîd el-Hudrî'ye sorduğu zekât ve oruç ile ilgili sorularda bulunmaktadır. Hadisin devamı şöyledir:

Hadisin bu bölümleri için bk. 27/2986 (Zekât konusunda) ve 162/3373. hadisler (Oruç konusunda). Müslim, Salât, 161-162; Nesât, İftitâh, 56, H.no:971; İbn Mâce, İkâme, 7, H.no:825. Heysemî de Ahmed b. Hanbel'in râvilerinİn sahih hadis ricalinden olduklarını belirtir. Bk. Mecma' III/72.

[340] Nevevi, Şerhu Sahihi Müslim, IV/176.

[341] Yani uzun olduğu İçin onun gibisini yapamazsın. (Bk. Nevevi, age., IV/176; Benna, age., III/223).

[342] Bakî': Geniş arazi, sahra anlamındadır ki daha çok ağaçlı bölge İçin kullanılırdı. (İbnü'l-Esir, Nihaye, 1/146). O dönemdeki.insanların ihtiyacını gidermek için gittikleri ayrı bir bölgedir.

Baktu'l-ğarkad: Garkad denilen dikenli bir ağaan olduğu bölge ki, burası o dönemde mezarlık olarak kullanılıyordu. Zamanla bu ağaç tükendi, ancak o bölgenin ismi olarak kaldı. (Ibn Manzur, age., VIII/18).

[343] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/221-222.

[344] Sened:

Hasen: Müsned, IV/356, H.no: 19047; Ebû Dâvûd, Salât, 125, H.no:802. Senedde ismi bilinmeyen (müphem) bir râvi bulunması sebebiyle hadisin İsnadı zayıftır. Burada müphem zatın Tarfe el-Hadramî olduğu ifade edilmektedir. Beyhakî onun bir rivayetini daha verir. Bu rivayette hocasının Abdullah b. Ebû Evfâ, talebesinin ise Muhammed b. Cühâde olduğu görülmektedir ki bu da iddiayı destekler mahiyettedir:

Bk. es-Sünenü'l-kübm, 11/66; Bezzâr, VIII/302-303, H.no:3376. Ezdî'ye göre bu râvinin hadisi sahih değildir. Bk. Heysemî, Mecma', U/133. İbn Hibbân Sikât'mda zikreder. Bk. age., IV/398, Trc.no:3549; İbn Hacer, Lisân, III/208, Trc.no:932; Telıztb, V/l 1, Trc.no:17 (Müphem râvinin bu zat olduğu Ziya el-Makdisî tarafından ortaya konulmuştur); Takrîb, Trc. No:3012 (makbuldür); Tethîs, 11/28-29 (Tarfe el-Hadramî meçhuldür). Azîmâbâdî de Ebû Dâvûd ve Münzİrrnin hadis hakkında sükût ettiklerini İfade eder. Bk. Avnü'l-Ma'bûd, 111/13. Tarfe'nin makbul olduğu görüşü tercih edilecek olursa rivayetin hasen li ğayrihî seviyesine yükseldiği söylenebilir.

[345] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/222.

[346] sened:

Sahih: Müsned, V/86, H.no:20687; Mükerrer rivayet için bk. V/88, H.no:20704; Müslim. Salât, 171; £M DûvÛd. Salât, 127, H.no:805-806:

İftitâh, 60, H.no:978. Ayrıca bk. 559/1429.hadis.

[347] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/223.

[348] Sened:

Hasen: Müsned, V/365, H.no:2299l; Benzer rivayetler içinbk. 111/85, H.no:l 1741 (549/1419. hadis); III/2, H.no:10928 (569/1439. hadis). Heysemî hadisin senedinde Abdurrahman b. Abdullah el-Mes'ûdî'nin bulunduğunu, bu zatın sika olduğunu fakat ihtilât ettiğini, Yezİd b. Harun'un Mes'ûdî'den ihtilât döneminde hadis işittiğinin söylendiğini belirtir. Bk. Mecma', II/l 14-115. Heysemî'nin gösterdiği bu gerekçe ile hadis zayıftır. Senedde de görüldüğü üzere Ahmed b. Hanbel bu rivayeti Yezid - Süfyan - Zeyd el-Ammî... kanalı ile ikinci bir senedle de nakleder. Bu mütâbaat ve şâhidlerin desteği ile hasen li ğayrihî seviyesine yükselir:

Bk. Müslim, Salât, 156-157; Ebû Dâvûd, Salât, 126, >H.no:804; Nesâl İftilâh, 16, H.no: 473-474; es-Siinenü'l-kiibra, 1/150, H.no: 351; Dârimî, Salât, 62, H.no:1292; İbn Huzeyme, 1/256, H.no: 509.

İbn Mâce Yahya b. Hakîm - Ebû Dâvûd et-Tayâlisî - Mes'ûdî - Zeyd el-Ammî - Ebû Nadre - Ebû Saîd el-Hudrî kanalı ile Ahnıed b. Hanbel'in senediyle nakleder:

Bk. İbn Mace, İkâme, 7, H.no:828. Ayrıca bk. 569/1439 ve 549/1419. hadisler.

[349] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/223-224.

[350] Müslim, Salât, 156-157; Nesâi, es-Siinenü'l-kübra, 1/150, H.no: 351; İbn Huzeyme, 1/256, H.no: 509.

[351] Bk. Azimâbâdi, Avnü'l-Ma'bûd, 111/15.

[352] Müsned Trc. H.no: 559/1429.

[353] Tirmizi, Salât, 112, H.no:307.

[354] Nesâi, eS'Silnenü'l-kübra, VI/469, H.no:l 1525 ; İbn Mâce, İkâme, 18, H.no:830.

[355] Nesâi, age., 1/334, H.no:1044; İbn Huzeyme, 1/257, H.no: 512.

[356] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/224-225.

[357] sened:

Sahih: Müsned, İV/85, H.no:16729; Benzer rivayetler için bk. IV/83, H.no:16707; IV/85, H.no: 16727; Rivayetlerin bir kısmı da İbn Şihâb ez-Zührî - Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im - babası (Cübeyr b. Mut'im) kanalı ile gelmektedir:

IV/80, H.no: 16680:IV/83, H.no: 16710: IV/84,H.no:16718; Mâlik, Salât, 23; B«/mn, Ezan, 99; Cihâd, 172; Megazî, 12; Tefsîr, 52/1:

Müslim, Salât, 174; Ebû Dâvûd, Salât, 128, H.no:811; Nesûî, İftitâh, 65, H.no:985;

İbn Mâce, İkâme, 9, H.no:832; Dârimî, Salât, 64, H.no: 1299.

[358] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/225-226.

[359] Tur, 52/35-37.

[360] Buharı, Tefsiru'l-Kur'ân, 52; İbn Mace, İkâme, 9, H.no: 832.

[361] İbn Abdilber, İstînb, 1/232-233, No: 311; fbnii'1-Esir, Üsdü'l-ğâbe, 1/323-324. No: 698; Zehebi, Siyerıt âlâmi'n-nübelâ, 111/95-99; İbn Hacer, İsabe, 1/225, No: 1091.

[362] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/226.

[363] sened:

Sahih: Müsned, V/188, H.no:21534; Benzer rivayetler için bk. V/189, H.no:21539; V/187. H.no:21526: V/185, H.no:21501:

Buharı, Ezan, 98; Ebû Davûd, Salât, 128. H.no:812; Nesâî, İftitâh, 67, H.no:987-988; ibn Huzeyme, 1/259, H.no:516.

Heysemî hadisi sonunda ziyadesi ile zikreder ve: "Hadisi Taberânî Kebîrinde nakleder,ziyadesi olmadan sahih eserlerde de nakledilir. Taberânî'nin râvileri sahih hadis ricalidirler" der. Bk. Mecma\ 11/118.

Ayrıca bir sonraki 576/1446. hadîse bk.

[364] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/226-227.

[365] Ebû Davûd, Salât, 132, H.no: 812.

[366] İbn Hacer, Fethu’l-Bari, 11/272; Benna, 111/226.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/227.

[367] Bu ifade râvinin şekki olabilir; Yani hadis aldığı saiıabi Ebû Eyyûb ya da Zeyd b. Sabit olabilir ya da ayrı ayn rivayete de işaret olabilir, çünkü başka rivayetlerde her iki sahabiden münferiden ayrı ayrı bunu nakletmiştir; (Enes b. Malik rivayeti için bk. İbn Huzeyme. 1/259, H.no:516; Ebû Eyyub rivayeti için bk. İbn Ebî Şeybe, 1/314, H.no:3591, 1/324, H.no: 3712; Hz. Aişe rivayeti için bk. Nesâi, es-Simenü'l-kübra, 1/340, H.no:1063.

[368] sened:

Sahih: Müsned, V/418, H.no:23434 (Ahmed b. Hanbel bu hadisi Ebû Eyyûb el-Ensârî'nin hadisleri arasında zikrederek senedin sahâbisinde olan ihtilâfta hangi tarafta yer aldığını/tercihini de göstermektedir). Heysemî hadisi sonunda ziyadesi ile zikreder ve:

"Hadisi Ahmed ve Taberânî nakleder. Zeyd b. Sâbit'in hadisi zindesi almadan sahih eserlerde de nakledilir. Ahmed b. Hanbel'in râvileri sahih hadis ricalidirler" der. Bk. Mecma’ II/117-118.

Zeyd b. Sâbit'ten nakledilen bir diğer hadiste Eııfal sûresini okuduğu ifade edilmektedir:

Heysemî bu rivayeti Taberânî Kebîr'İnde naklettiğini ve râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını söyler. Ebû Eyyûb'dan da bir şâhid verir. Bu şahidin de Taberânî Kede nakledildiğini ve râvilerinin de sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. age., 11/118.

Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi: Bk. 558/1428.hadis.

İbn Ömer'den (Radıyallahü anhiima) nakledilen rivayette Kâfîrûıı ve İhlas sûresi okuduğu kayıtlıdır:

Bk. İbn Mâce, İkâme, 9, H.no:833. Heysemî de İbn Ömer'den nakledilen bir başka rivayeti verir.

Bu rivayeti Taberânî'nİn üç Mu'cem'inde naklettiğini, râvilerinin İse sahih hadis ricali olduklarını söyler. Bk. age., 11/118.

Abdullah b. Yezid'den (Radıyallahü anh) gelen rivayette ise Tin suresini okuduğu ifade edilmektedir:

Heysemî bu rivayeti de Taberânî'nİn Kebîrinde naklettiğini, senedinde Câbir el-Cu'fî'nin bulunduğunu, bu râviyi Şu'be ve Süfyan'ın sika, diğer hadis İmamlarının ise zayıf saydıklarını belirtir. Bk. age., H/l 18.

Abdullah b. Haris b. Abdulmuttalib'den (Radıyallahü anh) gelen rivayete göre Hz. Peygamber'in kıldığı en son akşam namazında okuduğu surelerin A'lâ ve Kâfirûn olduğu zikredilir:

Heysemî bu rivayeti de Taberânî'nİn Kebîr'inde naklettiğini, senedinde Haccâc b. Nusayr'in bulunduğunu, bu râviyi İbnü'l-Medînİ ve cemaatin zayıf, İbn Hıbbân ve (bir rivayete göre) İbn Maîn'in sika saydıklarını belirtir. Bk. age., 11/118.

Ümmü'l-Fadl bt. el-Hârİs'ten (Radıyallahü anim) nakledilen rivayette Mürselât sûresini okuduğu bildirilmektedir. Bk. 577-578/1447-1448. hadis.

Ukbe b. Amir'den Felak sûresinin okunması ile ilgili rivayet nakledilmektedir. Bk. 580/1450. hadis.

Ayrıca bir Önceki 575/1445. hadise bk.

[369] Şafak, Arapçada iki zıd mânâsı olan (ezdad) kelimelerdendir. a-Güneş battıktan sonra görülen kırmızılıktır ki bu mânâyı İ.Şafiî almıştır. b-Kırmızıliktan sonra hava kararıncaya kadar kalan beyazlıktır, bu mânâ ile de İ.Ebû Hanîfe amel etmiştir. Bk. Râzî, Muhtâru's-Sıhûh, 342; Bennâ, age., 11/240 .

[370] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/228-229.

[371] Sened:

Sahih: Müsned, VI/340, H.no:26763; Benzer rivayetler için bk. VI/338, H.no:26746; VI/340, H.no:26759; Mâlik, Salât, 24; Bulum, Ezan. 98; Megazi, 84 (Sonunda ziyadesi ile); Müslim, Mesâcid, 173; Ebû Dâvûd, Salât, 128, H.no:810; TirmizU Salât, 113, H.no:308: (Bu konuda Cübeyr b. Mut'ım, İbn Ömer, Ebû Eyyûb ve Zeyd b. Sâbit'ten de rivayet nakledilir. Ümmü'l-Fadl'ın rivayeti ise hasen-sahihtir); Nesâî, İftitâh, 64, H.no:983-984; İbn Mâce, İkâme, 9, H.no:831 (İbn Mâce'nin hocası İbn Ebî Şeybe, İbn Abbas'ın annesinin isminin Lübâbe olduğunu söyler); Dârimt, Salât, 64, H.no: 1298.

Ümmü'l-Fadl bt. el-Hâris'ten (Radıyallahü anha) nakledilen diğer rivayet için bk, 578/1448.

[372] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/229.

[373] Tirmizi, Salât, 113, H.no: 308; İbn Huzeyme, 1/260, H.no:519.

[374] İbn Sa'd, Tabakût, IV/I5; İbn Abdilber, htî'âb, 1/196; İbnü'I-Cevzî, Sajvetü's-Sajve, 1/507.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/229-230.

[375] Sened:

Sahih: Müsned, VI/338-339, H.no:26749; Heysemî, senedindeki râvilerİn sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/49.

Hadisin tahricİ için bk. 577/1447. hadis.

Ayrıca 378/1248. hadis ve tahricine bk.

[376] Buhari, Meğazi, 83; Ahmed b. Hanbel, VI/236.

[377] İbn Hacer, Fethu'l-Bâri, II/175.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/230.

[378] Sened:

Hasen: Müsned, 1/282, H.no:2550; Benzer rivayette bayram namazından bahsedilmektedir:

Bk. 1/243, H.no:2174 (Şehr b. Havşeb hakkında geniş bilgi için 4/4.hadisin tahrİcİne bk.). Heysemî: "Hadisi Ahmed, Ebû Ya'lâ, Bezzâr ve Taberânî Kebîr'inde nakletti. Senedinde yer alan Hanzale b. (Ebû Safıyye) Abdullah/Ubeydullah/Abdurrahman es-Sedûsî'yi İbn Maîn vd. zayıf, tbn Hibbân ise sika saydı" der. Bk. Mecma, H/115-116. Eserinin başka bir yerinde: "Ahmed b. Hanbel, İbnü'l-Medînî ve cemaat tarafından zayıf, İbn Hibbân tarafından da sika sayılmıştır" der. Bk. age., 11/139. Fakat eserinin bazı yerlerinde ise bu râvinin varlığına bile değinmez. Bk. 11/203; VI/228 (1/243, H.no:2I74. şerhinde). Tirmizî, Ebû Dâvûd ve İbn Mâce birer, Ahmed b. Hanbel İse sekiz rivayetini nakleder. Tirmizî kendi rivayeti için hasen hükmü verir. Bk. Sünen, İsti'zân, H.no:2728. Buhârî, Yahya el-Kattan'ın şu görüşünü nakleder: "Onun durumunu gördüm ve onu bilerek terk ettim. Çünkü o ihtilâl etmişti". Bk. et-Târîhu'1-kebîr, II/1/41.

[379] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/230-231.

[380] Bk. Heysemi, Mecmau'z-zevûid, II/115.

[381] Ahmed b. Hanbel, 1/243.

[382] Buharı, Ezan, 104; Müslim, Salât, 42 (396); İbn Huzeyme, 1/275; H.no: 547; İbn Hibbân, V/80,H.no: 1781.

[383] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/231-232.

[384] Sened:

Sahih: Müsned, IV/155, H.no:17349; Benzer rivayetler için bk. IV/159, H.no:17386; IV/149, H.no:17274, 17275:

Nesai, İftitâh, 46, H.no:951:

İstiâze, 1, H.no:5436; Darımı, Fezâilü'l-Kur'ân, 25, H.no:3442; Taberânî, el-Mu'cemii'l-kebîr, XVII/345, H.no:951; el-Mu'cemü'l-evsat, VI/149, H.no:6049; 11/80, H.no:1311.

Ukbe b. Âmir'den nakledilen rivayetlerin büyük bir bölümünde (Muavvizeteyn) Felâk ve Nâs sûrelerinin fazileti ile ilgilidir;

Bk. Müsned, IV/144, H.no: 17232, 17236; IV/146, H.no:17255; IV/150, H.no:17287; IV/151, H.no: 17299.

17303; IV/152, H.no:17311; Müslim, Müsâfirûn, 264-265; Tinnizî, Fezâilü'l-Kuı'ân, 12, H.no:2902 (hasen-sahilı); Nesâî, İftitâh, 46, H.no:952; İstiâze, 1, H.no:5437; Ebû Dûvûd, Vitir, 19, H.no: 1462; Dârimî, Fezâilü'l-Kur'ân, 25, H.no:3443-3444.

Bu sûrelerin uyku öncesi ve sonrası okunması tavsiye edilmiştir:

Bk. Müsned, IV/144, H.no: 17229;

Sabah namazında okuduğunu gösteren rivayet:

Bk. Müsned, IV/153, H.no:17325; IV/149-150, H.no:17283 (Her iki rivayetin senedinde Muâviye'nin mevlâsı Kasım b. Abdurrahman eş-Şâmî vardır ki bu râvî sebebiyle rivayet hasendir); Nesâî, İftitâh, 45, H.no:950.

Bazı rivayetlerde muavvizeteyne İhlâs suresinin eklendiği de görülmektedir;

Bk. Müsned, IV/148, H.no: 17267 (Senedinde Ali b. Yezid el-Elhânî bulunmaktadır); IV/158-159, H.no:17383; Nesûî, İstiâze, 1, H.no:5427-5428, 5430, 5435. Heysemî rivayeti zayıf saymıştır. Bk. Mecma', VII/147, 149.

Bu üç sûreyi her namazın ardından okumasını emrettiğini gösteren rivayetler:

Bk. M«.wıeJ, IV/155, H.no:17348; IV/201, H.no:17719; Tirmizî, Fezâiİü'l-Kur'ân, 12, H.no:2903 (hasen-garib); Ebû Dâvûd, Vitir, 26, H.no:1523; Af«df, Sehv, 80, H.no:1334.

Ukbe b. Amir bazen dedesine nisbet edilerek İbn Abis el-Cühenî diye isimlendirilir:

Bk. Müsned, IV/144, H.no:I7230; IV/154, H.no:17322.

[385] Bu açıklama başka bir rivayette bulunmaktadır. Bk. Nesâi. es-Sünenü't-kübra, IV/437, H.no: 7839.

Rivayetin metni:

[386] Sindi cümlesini şeklinde açıkladı. Bk. Haşiye, VIII/254.

[387] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/232-233.

[388] İbn Abdilber, İstiâb, III/1073, No: 1824; lbnü'1-Esir, Üsdü'l-ğâbe, IV/53-54, No: 3705; İbn Hacer, İsabe, 11/468, No: 5601.

[389] Müsned Trc. 574/1474-580/1480 arası rivayetler.

[390] Müsned Trc. No: 558/1428.

[391] Taberani, XII/372, H.no: 13380; Heysemi, Taberânî'nin üç Mu'cem'İnde de geçen bu rivayetin ricalinin sahih olduğunu belirtti. Bk Mecmau'z-zevâid, II/l 18.

[392] Ahmed b. Hanbel, IV/286; Bu rivayetin Abdullah b. Ömer'den gelen şahidi için bk. Tahavi, Şerhti meâni'l-âsâr, 1/214; Ayrıca Hz. Ömer akşam namazı kıldırdığında birinci rekatta 'Vettini' ve ikinci rekâtta 'Elemtera' ve 'Liîlâfi'yi beraber okuduğu nakledildi. Bk. Abdürrezzak, 11/109, No: 2697.

[393] Bu ziyadeler için bk. Tayâlisî, Müsned, 1/99, H.no: 733.

[394] Taberani rivayeti hakkında Heysemî şöyle dedi: Burada Haccac b. Nusayr isimli tartışmalı bir râvi bulunmaktadır, bu kişi İbnü'l-Medinî ve bir grup alim zayıf kabul ettiği hâlde, İbn Hübban ve bir rivayette İbn Meîn sika kabul etmiştir. (Bk. Mecma', II/l 18)

[395] İbn Hibbân, V/149, H.no: 1841.

[396] Tirmizi, Salât, 113, H.no: 308'in devamında.

[397] İbn Hacer, Felhu'l-Bâri,} 1/248-250;Desûkî, Haşiye, 1/247; Bennâ, age., III/228-229.

[398] Kâsâni, Bedâi\ 1/205; İbn Kudame, Muğni, 1/536.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/233-235.

[399] Sened:

Zayıf: Müsned, 11/327, H.no:8315; Mükerreri için bk. 11/531, H.no:10823; İkinci tarik: 11/326-327, H.no:8314; Ebu'l-Mühezzİm et-Temîmt el-Basrî metruk bir râvidir. İsmi bir rivayete göre Yezîd b. Süfyan, bir rivayete göre de Abdurrahman b. Süfyan'dır. Heysemî de bu râviyi Şu'be, İbnü'l-Medînî, Ebû Hatim ve Nesâî'nin zayıf saydığını, Ahmed b. Hanbel'in de:

dediğini ifade eder. Bk. Mecma', 11/118. Tİrmizî üç, Ebû Dâvûd ve Dârimîbir, İbn Mâce beş, Ahmed b. Hanbel ise on dört rivayetini nakleder. Bütün bu rivayetlerde künyesi ile zikredilmiştir. Sadece Ahmed b. Hanbel'in bir naklinde İsmi Yezid olarak geçmektedir. Bk. Müsned, VI/75, H.no:24350. Tİrmizî rivayetlerinin ardından şu değerlendirmelerde bulunur: " Ebu'l-Mühezzİm'İn ismi Yezîd b. Süfyan'dır. Hadis sahih değildir. Şu'be b. Haccâc onu tenkid etmiş ve zayıf saymıştır." (Bk. Sünen, Hac, H.no:850; Cenâiz, H.no:1041 -Bu rivayette Ebu'l-Mühezzİm Ebû Hüreyre'ye on yıl talebelik yaptığını söylemektedir-; Buyu', H.no: 1281). Ebû Dâvûd ise naklettiği bir rivayetten sonra " Ebu'l-Mühezzim " der. Bk. Sünen, Menâsİk, H.no:1854.

[400] Semâvât ile burada 'Ve's-semâi zati'l-burûc' ve 'Ve's-semâi ve't-tarık' sureleri kastedilmektedir. Sonraki rivayet bunu açıklamaktadır.'

[401] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/235-236.

[402] Sened:

Sahih: Müsned, IV/284, H.no:18414; Ziyadeli birinci rivayet için bk. İV/291, H.no:18474; Ziyadeli ikinci rivayet için bk. IV/298, H.no: 18546; Benzer rivayetler için bk. IV/303, H.no:18604; IV/286, H.no:l8437 (Bu rivayette akşam namazı zikredilmektedir"

IV/302, H.no:18587; IV/302, H.no:18594; İV/286, H.no: 18436; IV/304, H.no:18614; Mâlik, Salât, 36; Buhâri, Ezan, 100, 102; Tefsir. 95/1; Tevhîd, 52; Müslim, Salât. 175; Ebû Dâvûd, Sefer, 6, H.no:1221; Tirmizî, Salât, 114, H.no:310 (hasen-sahih); Nesâî, İftitâh, 72-73, H.no:998-999; İbn Mâce, İkâme, 10, H.no:835; Tayâlist, s.99 H.no:733; Hıtmeydt, 11/317, H.no:726; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 1/143. H.no:450; V/201,H.no:5078.

[403] Metindeki iki ziyadeden sadece birisi terceme edildi, zira ikisi de aynı mânâdadır.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/236-237.

[404] Sened:

Sahih: Müsned, V/354, H.no:22890; Benzer rivayet için bk. V/355. H.no:22904 (Aynı senedle nakledilen hadiste Büreyde diyor ki:

(Heysemî, hadisin râvilerin sahih hadis ricalinden olduklarını ifade eder. Bk. Mecma', 11/118-119); Tirtnizh Salât, 114, H.no:309 (Tirmizî "Berâ b. Âzib ve Enes'ten şahidi vardır. Büreyde rivayeti ise hasendir" der ve ekler:

Nesai, İftitâh, 71, H.no:997.

[405] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/237.

[406] Sened:

Sahih: Müsned, IV/419, H.no:19648; Tayâlisî, s.69 H.no:512; Nesâl Kıyam, 46, H.no:1726:

Yatsı namazındaki kıraatle İlgili olarak Enes b. Mâlik'ten nakledilen hadis:

Müsned, III/124, H.no:12187; III/101, H.no:I1921;

Enes b. Mâlik rivayetinin Câbir b. Abdullah el-Ensârî'den şahidi:

Müsned, III/299, H.no:14124; III/308, H.no:14241; III/300, H.no:14136; 111/369, H.no:I4901; III/302, H.no:14175; Bıthâri, Ezan, 60, 63, 66; Edeb, 74; Müslim, Saiât, 178-181; Ebû Dcıvûd, Salât, 67, 124, H.no:599, 600, 790; Tirmizh Cuma, 57, H.no:583; Nesâ'u İmame, 39, 41, H.no:829, 833; İftitâh, 63, 70-71, H.no:982, 995-996; İbn Mâce, İkâme, 10, 48, H.no:836, 986; Dârimî, Salât, 65, H.no:1300; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VII/233, H.no:7363; V1II/7, H.no:7787.

Abdurrahman b. Yezid'den şahidi:

Heysemî, hadisin Taberânfııin Kebir'ınde nakledildiğini belirtir ve râvileriııin sika sayıldıklarını ifade eder. Bk. Mecma', TI/119.

[407] Bk. Nesâi, es-Sünenü 'l-kübra, 1/446, No: 1424.

[408] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/237-238.

[409] İbn Hacer, Fethıı'l-BÜri, 11/250-251.

[410] Müslim, Salât, 178 (465); Buharı, Edeb, 74; Ebû Davud, Salât, 124, H.no: 790; İbn Huzeyme, 1/262, H.no;521.

[411] Metindeki kelimesi sulamada kullanılan deve, anlamındadır. Bk.Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim, IV/182.

[412] Müsned Trc. 581/1481-583/1483 arası rivayetler.

[413] İbn Huzeyme, 1/33, H.no: 523.

[414] İbn Hibbân, V/149, H.no: 1841.

[415] Taberâni, V/43, No: 4538.

[416] Müsned Trc. No: 558/1428.

[417] İbn Ebî Şeybe, 1/370, No: 4252; TirmizU Salât, 114, No: 309'un devamı.

[418] Taberâni IX/263, No: 9309.

[419] Bennâ, age., III/230-231.

[420] Bu rivayet için bk. Müsned Trc. 481/1351 nolu hadis ve açıklaması.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/238-240.

[421] Sened:

Sahih: Müsned, IV/34, H.no:16348; Heysemî, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinİn sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecmu', 11/119. Buradaki müphem sahâbî Câbİr b. Semüra olabilir. Bk.590-59I/I460-1461.hadisler.

Sabah namazı kıraati ile ilgili diğer rivayetler:

a-Sa'd b. Ebî Vakkas'tan (Radıyallahü anlı):

Bk. İbn Mâce, İkâme, 6, H.no:822 (Senedindeki Haris b. Nebhan'tn metruk olması sebebiyle çok zayıftır); Ebû Ya'lâ, 11/135, H.no:813. b-Ebû Hîireyre'den (Radıyallahü anlı):

Müsned, H/472, H.no: 10058; 11/430, H.no:9526; Buhâri, Cuma. 10; Sücûd, 2; Müslim, Salât, 65-67

Nesâî, İftitâh, 47, H.no:953; İbn Mâce, İkâme, 6, H.no:823; Dâhini, Vudû', 107, H.no:1047; Tayâlisî, s.313, H.no:2379.

Ebû Hüreyre'den şu rivayet de nakledilir:

Heysemî bu rivayetin Bezzâr tarafından nakledildiğini, ravilerinin sahih hadis ricalinden olduklarını söyler. Bk. age,, 11/119.

c-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhüma) nakledilen rivayet için bk. 593/1463.hadise bk. d-İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anlı):

Müsned, 1/272, H.no:2456 (İlk rivayet mürseldir, çünkü Ebu'l-Ehvas tabiûndandır. Ancak rivayetin muttasıl olarak şahitleri bulunduğu için sahih li gayrihi sayılır); Abdürrezzak, 11/18, H.no: 2731; Bezzâr, V/34, 133, 231, H.no:1593, 1720, 1842; Taberânî, el-Mu'cemus-sağîr, U/120, 178, H.no:887, 986

İbn Mes'ûd'dan şu rivayet de nakledilir:

Heysemî rivayetin Taberânî'nin Kebir'inde nakledildiğini, senedinde Atâ' b. Sâîb'in bulunduğunu, bu zatın sika olduğunu, fakat ömrünün son döneminde ihtilât ettiğini belirtir.

Bk., age., 11/119-120.

h-Eaz el-Müzenî'den (Radıyallahü anlı) şahidi:

Heysemî hadisin Bezzâr tarafından nakledildiğini, senedinde Müemmel b. İsmail'in bulunduğunu ve bu râvinin sika olduğunu söyler, fakat hakkında "çok hata yapar" diye tenkidde bulunulduğunu ilave eder. Bk. age., II/l 19. ı-Rifaa el-Ensârî'den (Radıyallahü anlı) şahidi:

Heysemî hadisin Taberânî'nin Kebir'inde nakledildiğini, senedinde kendisiyle delil getirilip getirilmeyeceği hususunda ihtilâf olan İbn Lehîa'nm bulunduğunu belirtir. Bk. age., 11/119.

i-İbn Ömer'den (Radıyallahü anhüma) şahidi için bk. 594/1454.hadise bk.

[422] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/240-241.

[423] Sened:

Sahih: Müsned, IV/306, H.no:18639; İkinci tarik: IV/307, H.no: 18643; Benzer rivayetler için bk. IV/307, H.no:18644; Müslim, Saiât, 164; £&h Dâvûd, Salât, 131, H.no:817; A^eraf, İftitâlı, 44, H.no:949; İbn Mâce, İkâme, 5, H.no:817; Dârimî, Salât, 66, H.no:1303 (Sonunda ziyadesi ile; Humeydî, 1/258, H.no:567; Ebû Ya'lâ, Mtı'cem, s.237, H.no:290; Müsned, 111/41, 45, 48, H.no:1457, 1463, 1469. Sabah namazı kıraati İle ilgili diğer rivayetler için bk. 585/1455.hadisin tahrici.

[424] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/241-242.

[425] Sened:

Sahih: MhW, IV/322, H.no:I8805; Müslim, Salât, 165-167; Tinnizî, Salât, 111, H.no:306 (Sonunda "birinci rekatta okudu" ziyadesi vardır. Tirmizî "Hadisin Amr b. Hureys, Câbİr b. Semüra, Abdullah b. Sâİb, Ebû Berze ve Ümmü Seleme'den şahidi vardır. Kutbe b. Mâlik hadisi de hasen-sahihtir" der ve şu rivayetlere de işaret eder:

Nesai, İftitâh, 43, H.no:948; İbn Mâce, İkâme, 5, H.no:816; Dârimî, Salât, 66, H.no: 1301, 1302 (Sonunda "birinci rekatta okudu" ziyadesi vardır); Tayâlisî, s.94, H.no:413; Bezzâr, IX/153-154, H.no:3703-3705; Ebû Ya'lâ, XIl/231, H.no:684I; faberânî, el-Mu'canü'l-kebîr, XIX/17-19, H.no:26, 30-34; Hâkim, IÎ/464, (Hâkim rivayeti sahih saymış, Zehebî de bunu onaylamıştır).

Sabah namazı kıraati ile ilgili diğer rivayetler için bk. 585/1455.Hadisin tahrici.

[426] Müslim, Salât, 165 (457); Tinnizi, Salât, 111, H.no: 306; Nesâi, es-Sünenü'l-kübra, 1/329, H.no: 1022; İbn Huzeyme, 1/264, H.no: 527.

[427] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/242-243.

[428] Sened:

Sahih: Müsned, VI/463, H.ııo:27501; Benzer rivayetler için bk. VI/463, H.no: 27500 (Cuma günü hutbe irad ederken ezberlediği ifade ediliyor); VI/435, H.no:27328; VI/435-436, H.no:27329:

Af/to/(m, Cenâiz, 98-101; £M Dâvûd, Salât, 223, H.no:1100, 1102; Nesâî, İftitâh, 43, H.no:947; Cuma, 28, 1409; Ahmed eş-Şeybânî, Â/ıâi, VI/137, H.no:3362;III/211; Hâkim, 1/284, (Hâkim rivayeti Müslim'in şartına/râvisine uygun olarak sahih saymış, Zehebî de bunu onaylamıştır).

Sabah namazı kıraati ile ilgili diğer rivayetler için bk. 585/1455.hadisin tahriri.

[429] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/243.

[430] Sened:

Sahih: Müsned, III/200, H.no:13Ü07; Benzer rivayetler için bk. III/l 13, H.no:12055; 111/205, H.no: 13063; III/235, H,no: 13400; 111/247, H.no: 13511:

III/10I, H.no: 11929; HI/İ70, H.no: 12670; III/I73, H.no:12709; III/179, H.no:12778: 111/205, H.no:13059; III/207, H.no:I3084; III/231, H.no:13347; III/234, H.no:l3382-13383; 111/240, H.no;j3457:

III/262, H.no: 13693-13694; III/276, H.no:13862; III/277, H.no:13880; III/279, H.no: 13900; III/282, H.no:13944; III/233, H.no:13379; III/100, H.no:11906; Buharı, Ezan, 64-65; Wüs//nı, Mesâcid, 188-190, 196; Ebû DâvÛd, Salât, 143, H.no:853; Tlrmiz/, Salât, 61, 159, H.no: 237, 376; Nesâî, İmame, 35, H.no:822; İbn Mâce, İkâme, 48, H.no:985; Dârimî, Salât, 46, H.no: 1263; /bnü'l-Ca'd, s.482, H.no:3349; Ebû Ya'lâ, VI/99, 438, 453, H.no:3360, 3817, 3844.

Sabah namazı kıraati ile ilgili diğer rivayetler için bk. 585/1455.hadisİn tahrici.

[431] Ne uzun, ne kısaydı. Bk. Bennâ, III/233.

[432] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/243-244.

[433] Burada iki ayrı takdir yapılmaktadır: O kadar beklerdi ki sanki Öncekini iptal etti ve yeniden başladı, derdik ya da o kadar beklerdi ki sanki sonrakini terk etti, derdik. Bk. Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, III/64.

[434] Müslim'in diğer rivayetinde, râvi, Enes b. Malik'in kıldığı namazı tarif ederken hatta onu gören unuttu derdi, lafzını kullandı. Bk. Müslim, Salât, 195 (472).

[435] Müslim, Salât, 196(473).

[436] Benna,age.,III/233.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/244.

[437] Sened:

Sahih: Müsned, V/90-91, H.no:20735; Benzer rivayetler için bk. V/103, H.no:20887; V/102, H.no:20867; V/91, H.no:20737 (Başında ziyadesi ile); V/105, H.no:20901 (biraz önce verdiğimiz ziyade burada rivayetin sonunda geçmektedir); Müslim, Salât, 168-169; Mesâcid, 286; Ebû Dâvûd, Tatvvu', 12, H.no:1294; Tirmizî, Cuma, 59, H.no:585; NesâU Sehv, 99, H.no:1355-1356. Ebû Hüreyre'den şahidi için bk. Müsned, 11/472, H.no: 10053, 10055;

Sabah namazı kıraati ile ilgili diğer rivayetler için bk. 585/1455.hadisin tahrici.

Ayrıca 173/1043.hadisle birlikte değerlendiriniz.

[438] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/245.

[439] Sened:

Sahih: Müsned, V/104, H.no:20893; Taberânî, el-Mu'cemü'I-kebîr, 11/222, H.no:19!4; Hâkim, 1/240, (Hâkim rivayeti sahih saymıştır); Beyhakî, 1II/119.

Heysemî Câbir b. Semüra'dan nakledilen şu rivayetlere de işaret eder:

Bu rivayetlerin ilki için "Sahih hadis ricali İle nakledildi", diğeri için ise "Senedinde Yakup b. Humeyd b. Kâsib var, birçok âlim zayıf saydı. İbn Hıbbân Sİkât'ta zikretti. Diğer râvileri sahih hadis ricâiindendir" der. Bk. Mecma', 11/119. Hadisin tahrici için bk. 590/1460. hadis.

Sabah namazı kıraati İle İlgili diğer rivayetler İçin bk. 585/1455.hadisin tahrici.

[440] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/245-246.

[441] Sened:

Sahih: Müsned, IV/419, H.no:19652; Benzer rivayetler için bk. IV/419, H.no:19653; İV/420, H.no:19655; IV/423, H.no:19682, 19684; IV/424, H.no:19688; IV/425, H.no:19697; Mâlik, Salâtü'l-leyl, 6 (Saîd b. Müseyyeb'in sözü (maktu1) olarak); Buharı, Mevâkît, 13, 23, 39; Müslim, Salât, 172; Mesâcid, 236; Ebû DâvÛd, Salât, 3, H.no:398; Tinnizî, Salât, II. H.no: 168 (Aişe ve İbn Mes'ûd'dan da şahidin bulunduğunu, Ebû Berze rivayetinin ise "hasen-sahih" olduğunu söyler); Nesâî, Mevâkît, 2, 16, 20, H.no:493, 523, 528; İftitâh, 42, H.no:946; İbn Mâce, Salât, 3, 12, H.no:674, 701; İkâme, 5, H.no:818; Darımı, Salât, 66, H.no:1305; Taberânî, el-Mu'cemü's-sağîr, 11/248, H.no:l 109; Rûyânî, Müsned, 11/25, H.no:763.

Ayrıca karşılaştırınız 96/966, 102/972 ve 147/1017.hadisIer. Sabah namazı kıraati ile ilgili diğer rivayetler için bk. 585/1455.hadisin tahrici.

[442] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/246.

[443] Sened:

Sahih: Müsned, 1/226, H.no: 1993;'Benzer rivayetler için bk. 1/354, H.no:3325; 1/340, H.no:3160; 1/361, H.no:3404; Hadisin sadece ilk bölümünün nakledildiği rivayetler: 1/307, H.no:2800; 1/315, H.no:2908; 1/272, H.no:2456-2457; 1/328, H.no:3040; V334, H.no:3096-3097; 1/354, H.no:3326; İbn Ebi Şeyhe, 1/471, H.no: 5447; Müslim, Salât, 64 Ebû Davud, Salât, 211, H.no: 1074; ibn Huzeyme, 1/266, H.no: 533. İbn Abbas'tan nakledilen bir diğer rivayet için 555/1425.hadise bk.

İbn Abbas'tan nakledilen bir başka rivayet ise şöyledir:

Heysemî, hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde hakkında tenkid bulunan İbn Lehîâ'nın varlığını belirtir. Bk. Mecma', II/l 19. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis.

Sabah namazı kıraati İle ilgili diğer rivayetler için bk. 585/1455.hadisin tahrici.

[444] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/246-247.

[445] Sened:

Hasen: Müsned, II/115, H.no:5957; Senedinde zayıf bir râvi olan Câbİr el-Cu'fî bulunmaktadır. Benzer rivayetin mütâbİ olduğu görülmektedir. Fakat bunun senedinde de inkıta vardır:

Bk. 11/83, H.no:5556; Ebû Dâvûd. Salât, 127, H.no:807. İbn Ömer'den nakledilen bir başka rivayet ise şöyledir:

Heysemî hadisin Taberânî'nin Kebir'inde nakledildiğini, senedinde Cafer b. Ebû Cafer'in bulunduğunu, bu râvinin zayıf oluşu hakkında İcma edildiğini söyler. Bk. Mecma', 11/120. Eserinin bir başka yerinde ise Câbir el-Cu'ff nin varlığına işaret ederek Şu'be ve Sevrî'nin hu zatı sika sika saymasına rağmen hakkında tenkidin bulunduğunu söyler. Bk. age., 11/285;

Sabah namazı kıraati İle İlgili diğer rivayetler için bk. 585/1455.hadisİn tahrici.

[446] Ahmed b. Hanbel, 11/472; Buharı, Cum'a, 10.

[447] İbn Ebi Şeybe, 1/471, H.no: 5447; Ahmed b. Hanbel, 1/354; Müslim, Salât, 64 (879); Ebû Davud, Salât, 211, H.no: 1074; İbn Huzeyme, 1/266, H.no: 533; Ayrıca bk. Müsned Trc. H. No: 593/1463.

[448] Taberanî, el-Mu'cemu's-sağîr, 11/120, H.no: 887 (Heysemi, bu rivayetin ricalinin sika olduğunu belirtti. Bk. Mecma', 11/168).

[449] Taberanî, el-Mu'cemu'l-evsaty VII/8, H.no: 6693 (Heysemi, zayıf dedi. Bk. Mecma', ü/169).

[450] Abdürrezzak, 11/18, H.no: 2731; Ahmed b. Hanbel, 1/272; Bu rivayet mürseldir, çünkü Ebu'I-Ehvas tabiûndandır. Ancak rivayetin muttasıl olarak şahitleri bulunduğu için sahih li gayrihi sayılır. (Bk. Müsned, Thk: Şuaybu'l-Arnavut, IV/268)

[451] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/247.

[452] Müsned Trc. 585/1485-592/1492 nolu hadisler.

[453] Müsned Trc. H.no: 558/1428.

[454] Ebu Davud, Salât, 130, H.no: 816.

[455] Nesâi, es-Sünenü'l'kübra, 1/328, H.no: 1018-1019.

[456] Tahâvî, Şerhu meâni'l-Ûsâr, 1/180.

[457] Buharı muallak olarak, Ezan, 106.

[458] Malik, Salât, 7 (35).

[459] Buharı muallak olarak. Ezan, 106.

[460] Malik, Salât, 7 (36).

[461] Nesâi, age., 1/330, H.no: 1026.

[462] Müsned Trc. H.no: 593/1493.

[463] Şirbînî, Muğni'l-muhtac, 1/163; Desûkî, Haşiye, 1/242; Bennâ, age., 111/234.

[464] İbn Hacer, Fethu'l-Bâri, 11/378.

[465] Kâsâni, Bedâitı's-sanai', 1/205-206; İbn Kudame, Muğni, 1/535-536; Şirbînî, age., 1/163; Desûkî, age., 1/242.

[466] Taberânî, eî-Mu'cemu's-sağîr, 1/287, H.no; 473 (Zayıf)- Bk. Bennâ, age., 111/235.

[467] İbn Hacer, age., 11/379.

[468] Kâsânî, age., 1/193; İbn Kudame, age., 1/654; Desûkî, age., 1/310.

[469] Bennâ, age.. III/235.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/248-249.

[470] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/249-250.

[471] Sened:

Sahih: Mü'sned, 1/109, H.no:865; Makdisî, Muhtara, 11/397-399, H.no:785-787; Heysemî, senedindeki râvilerin sika olduklarını belirtir. Mecma', 11/266.

[472] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/250-251.

[473] Ebû Davûd, Tatavvu', 25, H.no: 1327; Tirmizi, Salât, 212, H.no: 447; Müstedrek, 1/154, H.no:1168 (Hakim, Şeyhaynİn tahriç etmediği bu rivayet Müslim'in şartına uygun olarak sahih, olduğunu söyledi.); İbn Huzeyıne, 11/189. H.no: 1161; (Ebû Davud, Tirmizi ve İbn Huzeyme bu rivayeti gece namazında kıraat başlığı altında zikrettiler.)

[474] Şöyle ekledi:

[475] Ebû Davûd, Tatavvu', 25, H.no: 1330 (Ebû Davud bu rivayeti 'Gece Namazında Kıraat' başlığı altında zikretti.).

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/251-252.

[476] Sened:

Sahih: Mü'sned, III/119, H.no:12137; Benzer rivayetler için bk. III/131, H.no:12281; III/192, H.no: 12936; III/289, H.no:14009; III/127, H.no:12223; 111/198, H.no: 12984; Buhârî, Fezâilü'I-Kur'ân, 29; Ebû Dâvûd, Vitir, 20, H.no:1465; Nesâî, İftitâh, 82, H.no:1012; İbn Mâce, İkâme, 179, H.no:1353.

[477] Uzatndı. (Bk. Bennâ, agc, İÜ/236); Yükseltirdi. (Bk. Mübarekpûrî, Tuhfetü'l-Ahvey, 11/59).

[478] Buhari, Fedâilü'l-Kur'ân, 29.

[479] İbn Hacer, Fethıı'l-Bâri, IX/91.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/252.

[480] Sened:

Sahih: Müsnecl, 1/271, H.no:2446; Ebû Dâvûd, Tatavvu', 25, H.no:1327 (Münzirî rivayet hakkında şunları söylemektedir: "Abdurrahman b. Ebu'z-Zinâd Abdullah b. Zekvân (v.174) hakkında tenkid vardır. Buharı bu râvi ile delil getirmiştir. Eleştirilere rağmen sika biridir."). İsmi zikredilen bu râvî hakkında Ali b. el-Medîni: "Medine'deki rivayetleri sahihtir, Bağdad'a geldikten sonra hafızası zayıflamıştır" der. Buhârî 10, Tirmizî 14, Ebû Dâvûd 18, İbn Mâce 11, Dârimî 8, Ahmed b. Hanbel ise 81 rivayetini nakleder. Tirmîzî rivayetlerinin bir kısmını hasen, bir kısmını da sahih saymıştır.

[481] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/252-253.

[482] Sened:

Sahih: Müsned, VI/288, H.no:26350; Benzer rivayetler için bk. VI/285, H.no:26321-26323; VI/286, H.no:26331; Mâlik, Cemaat, 21; Müslim, Müsâfırûn, 118; Tirmizî, Salât, 158, H.no:373; Nesâî, Kıyam, 19, H.no:1656; Dârimî, Salât, 109, H.no: 1392; İbn Huzeyme, 11/238, H.no: 1242. Heysemî rivayetin sahih hadis ricali ile nakledildiğini söyler. Bk. Mecma', 11/108. Ayrıca 519/1389.hadİsin tahricine bk.

[483] Teressül tertîl demektir ki ağır ağır okumak anlamına gelir. Bk. İbn Manzûr, Lİsanii'I-Arab, XV265.

[484] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/253.

[485] Tirmizu Fedâilü'I-Kur'ân, 23, H.no: 2923 (Tirmizi, bu rivayet için Hasen Sahih, dedi.); Nesâi, es-Sünenü'1-kübra, 1/432, H.no: 1375.

[486] Ebû Davud, HurÛf ve Kırâât 1, H.no: 4001; Tirmizi, Kıraat 1, H.no: 2927.

[487] Tirmizi, Kıraat 1, 2927 nolu rivayetin değerlendirmesi.

[488] Azimâbâdİ, Avnü'l-Ma'bûd, XI/24.

[489] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/254-255.

[490] Sened:

Sahih: Müsned, VI/341-342, H.no:26774; Benzer rivayetler için bk. VI/343, H.no:26785; VI/424, H.no:27255; Tirmizî, Şemail, s.253, H.no:301; Nesûî, İftitâh, 81. H.no:1011; An Mâce. İkâme, 179, H.no:1349 (İsnadı sahih, râvilerİ sika bir rivayettir).

[491] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/255.

[492] Sened:

Sahih: Müsned, IV/347, H.no:18956;Ebu davud Salât, 149, H.no:88l; Ah Mâce, İkâme, 179, H.no:1352. Vekî'nin Şeyhi İbn Ebî Leylâ sebebiyle hadis hasen sayılmış olsa da bu râvinin Müslim'in Sahihinde rivayetleri bulunmaktadır.

[493] Metinde geçen veyh ve veyl kelimelerinin manaları birbirine yakındır, ancak bazı alimlere göre veyh kelimesi acıma duygusu için veyl de azap için kullanılır. (Bk. Razi, Muhtar, 739).

[494] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/255.

[495] Sened:

Sahih: Müsne'd, V/384, H.no:23154; Benzer rivayetler için bk. V/382, H.no:23133 (635/1505. hadis); V/388, H.no:23193; V/390, H.no:23204; V/394, H.no:23237; V/396-397, H.no;23256; V/397, H.no:23260; V/398, H.no:23268; V/400, H.no:23292; V/401, H.no:23304; Müslim, Müsâfirûn, 203; Ebû Dâvûd, Salât, 147, H.no:871, 874; Tirmizî. Salât, 79, H.no:262 (hasen-sahih); Nesât, İftitâh, 77-78, H.no:I006-1007; Tatbik, 9, 25, 74, 86, H.no:I044, 1067, 1131, 1143; Kıyam, 25, H.no:1662-1663 (Nesâî bu rivayet hakkındaki kanaatinin mtirsel olduğunu söyler); İbn Mâce, İkâme, 20, 23, 179, H.no:888, 897, 1351; Dârünî, Salât, 69, 76, H.no: 1312, 1330; Humeydî, 1/210, H.no:1442.

Rükûda okunacak dualar ile ilgili bölümde benzeri zikredilecektir. Bk. 635/1505.hadİs. Hadisin tamamı ileride gece namazı konusunda zikredilecektir;

Bk. 1012/1882. hadis. Hz. Âişe'den de nakledilen benzer rivayet için bk. 1034/1904. hadis. RUku'dan diyerek kalktıktan sonra okunan dualar ile ilgili rivayetler: a-Huzeyfe'den: Bk. Müsned, V/388, H.no:23193;

b-Abdullah b. Ebû Evfâ'dan:

Bk. Müsnerf, IV/353, H.no:19005-19006; ' c-Ebû Saîd el-Hudrî'den:

Bk. Müsned , III/87, H.no; 11766-11767.

[496] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/255-256.

[497] İbn Hacer. Fethu'l-Bari, XI/206.

[498] Nevevi, Şerhıı Sahihi Müslim, VI/62.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/256-257.

[499] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/257.

[500] Sened:

Sahih: Müsned, III/407, H.no: 15301; İbn Hıızeyme, 111/73, H.no: 1647. Müsevver b. Yezîd el-Esedî'den şahidi için bk. 604/1474.hadis. İbn Ömer'den şahidi:

Bk. Ebû Dâvûd, Satât, 158-159, H.no:907, 906; Heysemî râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını söyler. Bk. Mecma', 11/69.

[501] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/258.

[502] Ebû Davud, Salât, 159, H.no: 907; îbn Hibban, VI/14, H.no: 2242.

[503] İbn Hibbân'da şeklinde geçmektedir ki manası; takıldığım yeri açma/bana bildirme konusunda seni engelleyen neydi, şeklindedir. Bk. Sahili, VI/İ3, H.no: 2242.

[504] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/258-259.

[505] Sened:

Sahih: Müstıed, IH/411, H.no:15329; Benzer rivayetler için bk. IH/410, H.no:15331; EI/411, H.no: 15330, 111/411, H.no:I5336; Müslim, Salât, 163; Ebû Dâvûd, Salât, 88, H.no:649; Nesâî, Kıble, 25, H.no:774; İftilâh, 76, H.no:1005; İbn Mace, İkâme, 5, H.no:820. Ayrıca 408/1278.hadİsIe karşılaştırınız.

[506] Bu ayet şudur: 'Sonra biz Musa ve kardeşi Harun'u ayetlerimiz ve açık bir delille gönderdik.' (Mü'minûn, 23/45); Bk. Azimâbâdî, Avnii'l-Ma 'bûd, 11/248.

[507] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/259.

[508] sened:

Hasen: Müsned, IV/74, H.no:16638; £M DdvÜrf, Salât, 159, H.no:907: Yahya b. Kesîr el-Kâhilî sebebiyle zayıftır. Bu râvinin Müsned ve Ebû Davud'un Sünen'indeki bu rivayetinden başka rivayeti de yoktur. Fakat hadis şâhidleri ile hasen seviyesindedir:

Abdurrahman b. Ebzâ'dan şahidi İçin bk. 604/1474.hadis.

İbn Ömer'den şahidi: Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XII/313, H.no:13216; Heysemî râvilerinin sika sayıldıklarını söyler. Bk. Mecma', 11/70.

[509] İbn Hibban, VI/13, H.no: 2241.

[510] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/259-260.

[511] İbn Hacer, Fethu'l-Bâri, 11/256.

[512] Hakim, 1/410, H.no: 1023.

[513] Nevevi, Mecmu', IV/238-239; İbn Kudame, Muğni, 1/711-712; Mevsılî, İhtiyar, 1/60-61; Desûkî, Haşiye, 1/282-283.

[514] Ahmed b. Hanbel, t/146; Ebû Davûd, Salât, 159, H.ııo: 908 (Ebû Davud bu rivayeti 'Namazda Telkinin Yasaklanması' başlığı altında zikretti. Ebû Davûd rivayetin sonunda, Hz. Ali yoluyla nakledilen bu rivayetin senedini; Ebû İshak, Haris'ten ancak dört hadis dinledi, bu onlardan değildir, diye tenkid etti.); Bezzar, 111/84, H.no: 854.

[515] Nevevi, age., IV/239-241; İbn Kudame, age., 1/711-712; Mevsılî, age., 1/61; Desûkî, age., 1/282-283.

[516] Şevkânî, Neylü'l-evtar, 11/373-374.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/260-261.

[517] sened:

Sahih: Müsned, 1/25-26, H.no:175 (İki İsnadlı tek hadistir. Bu hadisin bir bölümü burada, tamamı ise Abdullah b. Mes'ûd'un menkıbelerinde 287/10913.hadİste zikredilecektir). Diğer rivayet için bk. 1/7, H.no:35; 1/26, H.no: 178; Mükerrer için bk. 1/34, H.no:228. Hadisin tamamı:

Tirmizî, Salât, 12, H.no:169 (Tirmizî, (ıl4^ ıîfj) ziyadesi ile nakleder, "hasen" hükmünü belirttikten sonra, hadisin Abdullah b. Amr, Evs b. Huzeyfe ve İmrân b. Husayn'dan (RadıyaUahü anhüm) da rivayet edildiğini söyler); İbn Mâce, Mukaddime, II, H.no:138; Bennâ hadisin râvilerinin sahih ricali olduklarını belirtir. Bk. Bulûğu'l-emânî, 11/272. Bennâ eserinin bir başka yerinde şöyle der: "Hz. Ömer'in hadisini bir başka kaynakta bulamadım. Fakat Ammar b. Yâsİr hadisini Bezzâr ve Taberânî nakleder. Heysemî, Bezzâr'ın râvilerinin sika olduklarını söyler. Ebû Hüreyre rivayetini ise Bezzâr ve Ebû Ya'lâ nakleder. Bunun senedinde ise metruk bir râvi olan Cerir b. Eyyûb el-Becelî bulunmaktadır." Bk. age., III/241

148/1018 ve 287/10913.hadislere bk.

Hadisin şâhidleri:

a-İbn Mes'ûd'dan:Müsned, 1/445-446, H.no:4255; Benzer rivayetler için bk. 1/454, H.no:4340; 1/400, H.no:3797; 1/437, H.no:4165; 1/386, H.no:3662; Tirmizî, Cuma, 63, H.no:593.

b-Ebû Hüreyre'den: Müsned, 11/446, H.no:9716;

c-Amr b. Haris b. Mustalık'tan:Müsned, IV/278-279, H.no:18369.

d-Abdullah b. Amr'dan şahidi için bk. 607/1477.hadis.

[518] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/261-262.

[519] Ibn Ebi Şeybe, VII/İ4, No: 33880; İbn Hibbcrn, XV/537, No: 7062; Hakim, III/354, No: 5367; TaberanU 1X165, No: 8406; (Heysemi, ricali sahih, dedi. Bk Mecma", IX/298).

[520] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/262-263.

[521] Sened:

Sahih:Müsned, III/273, H.no:13818; Benzer rivayetler için bk. III/284, H.no:13965; III/233, H.no:13376; 111/218, H.no:13219 ziyadesi ile; III/185, H.no:l2854; III/137, H.no:12343; III/130, H.no:12260; Buhârî, Menâkıbü'l-Ensâr, 16; Müslim, Müsâfîrûn, 246; Tinnizî, Menâkıb, 32, H.no;3792 (Hasen-sahih).

[522] Metindeki bu ziyade râvilerden Haccac ve Şu'be'den gelmektedir.

[523] Yani Beyyine suresini.

[524] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/263.

[525] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/264.

[526] Sened:

Sahih: Müsned, 11/163, H.no:6523; İkinci tarik: 11/189, H.no:6767; Benzer rivayetler için bk. 11/190-191, Rno:6786; 11/190, H.no:6790; 11/191, H.no:6795; ÎI/I95, H.no:6838; Buhârî. Fezâİlü'l-Ashâb, 26-27; Menâkıbü'l-Ensâr, 14, 16; Fezâilü'l-Kur'ân, 8; Müslim, Fezâilü'l-Sahâbe, 116-118; Tirmizî, Menâkıb, 37, H.no:3810(Hasen-sahih).

Heysemî senedinde metruk olan Hammad b. Ömer en-Nusaybî'nin bulunduğunu söyler. Bk. Mecma', IX/t56.

[527] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/264-265.

[528] Geniş bilgi için bk. Kur'ân Tarihi Sürecinde Kıraatler makalesi, Müsned Trc. V. Cilt.

[529] Ebû Şâme, el-Mürşidü'l-veciz, 186 (Thk. Tayyar Altıkulaç); Bu konuda fazla bilgi için bk. Müsned Trc. V. Cİld, 'Kur'âıı Tarihi Sürecinde Kıraatler' makalesi.

[530] Nevevî, Mecmu, III/392-393; Sa'dî Ebû Ceyb, MevsûatüUcma', 11/822.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/265-266.

[531] Sened:

Sahih: Müsned, 11/71-72, H.no:5402; Benzer rivayet için bk. 11/152, H.no:6397:

Selâmla ilgili diğer rivayetler için bk. 1/465, H.no:4432; 1/448, H.no:4280; 1/444, H.no:4239,4241; 1/438, H.no;4172; Beyhakî, III/176.

Nesâî, Sehv, 70-71, H.no:1318-1319; Beyhakî, 11/178.

Aynca bk. 558/1428 ve 613/1483.hadisler.

[532] Sa'dî Ebû Ceyb, Mevsûatü'l-îcma', 11/601; Bennâ, age., III/244-245.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/266.

[533] Sened:

Sahih: Müsned, IIl/i 19, H.no:12134; Benzer rivayetler için bk. III/262, H.no:13700; 111/257, H.no:13633 (Mükerreri: m/251, H.no;13570:III/179-180, H.no:12784; III/132, H.nö:12289; III/125, H.no:12199; Nesâî, Sehv, 1, H.no:1177. Senedinde yer alan Abdurrahman b. el-Esam Müslim'in râvisidir. Müslim ve Nesâî birer, Ahmed b. Hanbel ise 12 rivayetini nakletmiştir.

[534] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/266-267.

[535] Sened:

Sahih: Müsned, V/341, H.no:2279l; İkinci tarik: V/342, H.no:22796; Benzer rivayetler için bk. V/344, H.no:22814; V/344, H.no:22811; V/344, H.no:22809 (6U/1481.hadis); V/343, H.no:22804; V/341-342, H.no:22794; V/342, H.no:22799:

Ebû Dâvûd, Salât, 96, H.no:677; İbn Mâce, Taharet, 46, H.no;417; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, III/280, H.no:3412.

Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini, her birinin senedinde Şehr b. Havşeb'in bulunduğunu söyler ve şunu ilave eder: "Bu râvi hakkında tenkid bulunmaktadır. Fakat İnşallah sikadır." Bk. Mecma', 11/130.

Şehr b. Havşeb hakkında geniş bilgi için 4/4.hadisİn tahricine bk.

Ayrıca bk.478/1348.hadis.

[536] Dört rekâtlı bir namazda iftitah (başlama) tekbiri dışında yirmi bir tekbir bulunmaktadır. Çünkü her rekâtta beş tekbir vardır ve bunları birinci teşehhütten sonra üçüncü rekâta kalkış tekbiri de eklenmektedir.



[537] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/267-268.

[538] Sened:

Sahih: Müsned, V/344, H.no:22809; Hadisin tahrici için bk. 610/1480.hadis. Şehr b. Havşeb hakkında geniş bilgi için 4/4.hadisin tahricine bk. Ayrıca bk. 478/1348.hadis.

[539] Karahisarî, Ahtert-i kebir, 1/186.

[540] Doğru anlaşılması için bu takdirin yapılması şarttır. Bk. Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim, IV/99.

[541] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/268-269.

[542] Sened:

Sahih: Milsned, 1/218, H.no:1886; Benzer rivayetler için bk. 1/292, H.no:2656: yerine lafzı ile şu rivayetler nakledilmiştir: 1/351, H.no:3294 şeklinde kayıtlıdır); 1/339, H.no:3140; 1/335, H.no:3101, H.no:3016; 1/250, H.no:2257; Buharî, Ezan, 116, 118; İbn Hıızeyme, 1/290, H.no: 577.

[543] Bathâ,; vadi, geniş alan demektir. (Bk. İbnü'l-Esîr, Nihûye, 1/134); Bu vadinin Mekke ile Mina arasında olduğu belirtilmektedir. (Bk. İbn Hacer, Fethul-Bân, III/590).

[544] Buharî, Ezan, 116; İbn Huzeyme, 1/290, No: 577; Benzeri Ahmed b. Hanbel tarafından da ayrıca nakledildi. Bk. Müsned, 1/327.

[545] İbn Hacer, age., III/590.

[546] Buharı, Ezan, 118; Karahisarî, age., 1/183.

[547] İbn Hacer, age., 11/272.

[548] Azimâbâdi, Avnü'l-Ma'bûd, 1/288.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/269-270.

[549] Sened:

Sahih: Müsned, 1/386, H.no:3660; Benzer rivayetler için bk. 1/465, H.no:4432; 1/448, H.no: 4280 1/444, H.no:4239, 4241; 1/442, H.no:4224; 1/443, H.no:4225; 1/438, H.no:4172; 1/426-427 H.no:4055; 1/418, H.no:3972; 1/414, H.no:3933; 1/409, H.no:3887-3888; 1/408, H.no: 3879 1/406, H.no:3849; 1/394, H.no:3736; 1/390, H.no:3699, 3702 (âı î^jj ^ f^Jı j» ÎJ-jj ^t f^O;

ziyadesi ile; 1/426^27, H.no:4055; MOs/im, Mesâdd, 117-118; Ebû DâvM, Salât, 184, H.no:996 Tirmizî, Salât, 105, H.no:295; /tn Mâce, İkâme, 28, H.no:914; Dârimî, Salât, 87, H.no: 1353. Ayrıca bk. 588/1428 ve 608/1478.hadisler.

[550] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/270.

[551] Sened:

Sahih: Müsned, 11/270, H.no:7644-7646; Benzer rivayetler için bk. 11/527, H.no:10765; U/502, H.no:10467; 11/497, H.no:10398 (Senedinde Rişdin b. Sa'd var); 11/452, H.no:9798; 11/434, H.no:9574:

11/236, H.no:7219; 11/337, H.no:8426; Mâ/tt, Salât, 19; Buhâri, Ezan, 115, 117, 128; Müslim, Mesâcid, 27-32; Ebû Dûvûd, Salât, 136, H.no:836; Tirmizî, Salât, 75, H.no:254; Nesâî, İftitâh, 84, H.no:1021; Tatbik, 21. 94, H.no:1058, 1153; İbn Mâce, İkâme, 15, H.no:860; Dârimt. Salât, 40, H.no: 1251.

Ayrıca 615/1485, 558/1428 ve 616/1486.hadislere bk.

[552] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/270-271.

[553] Sened:

Sahih: Müsned, 11/417, H.no:9369; Benzer rivayetler için bk. 11/500, H.no:10439-10440 (490/1360.hadisebk.):

H/434, H.no:9574; 11/375, H.no:8861; ü/236, H.no:7219 ziyadesi ile; Abdürrezzâk, 11/67, H.no:2517; Müslim, Salât, 28-32; Ebu Dâvud, Salât, 117, H.no:753; Tirmizî, Salât, 63, H.no:239-240; Atesdf, İftitâh, 6, H.no:881; es-Sünenü'l-kiibrâ, 1/308, H.no:957; IMrimf, Salât, 32, H.no:1240; İbn Huzeyme, 1/233, H.no:459; f/ûfcım, 1/336, 359, H.no:781, 856 (isnadı sahihtir); Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XIX/284; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/27, 195; X/16, 19.

Ayrıca 614/1484, 558/1428 ve 616/1486.hadislere bk.

[554] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/271.

[555] Sened:

Sahih:Müsned, 11/454, H.no:9812;İbn Ömer'den şahidi için bk. Müsned, 11/133-134, H.no:6175; 11/132, H.no:6l63-6164; 11/147, H.no:6345 (491/1361.hadis); 11/106, H.no:5843; 11/100, H.no:5762; 11/18, H.no: 4674; II/8, H.no:4540; n/44, H.no:5033-5034 (Tâvûs'un talebelerinden biri bilinmediği için senedi zayıftır); 11/45-46, H.no:5054 (Câbir b. Yezid el-Cu'fî sebebiyle zayıftır); 11/47, H.no: 5081; 11/62, H.no:5279; 11/58, H.no:4540; 11/145, H.no:6328; 11/147, H.no:6346; Mâlik, Salât, 16; Buhâri, Ezan, 83, 86; Müslim, Satât, 21-23; Ebû Dâvûd, Salât, 115-116, H.no:721-722, 741; Tirmizî, Salât, 76, H.no:255; Nesâî, lftitâh, 1, 3, 86, H.no:874-876, 1023; Tatbik, 21, 37, 85,H.no:1057, 1086, 1142; İbn Mâce, İkâme, 15,H.no:858;Dân"mf, Salât, 41,71, H.no:1253, 1314-1316.

Ayrıca 491/1361ve614/1484.hadise bk.

[556] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/271-272.

[557] Sened:

Sahih: Müsned, 111/18, H.no:11083; Btıhûrî, Ezan, 144; Hâkim, 1/223 (Hâkim rivayeti sahih saymış, Zehebî de bunu onaylamıştır); Beyhakî, 11/18. Heysemî, hadisin Sahih'te muhtasar olarak geçtiğini, Ahmed b. Hanbel'İn râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/103-104.

[558] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/272-273.

[559] îbn Hacer, Fethul-Bârî, 11/304.

[560] Buhari, Ezan, 144.

[561] İbn Abdilber, İstizkâr, IV/1671,1672, No: 2997; İbnü'1-Esîr, (jsdü't-ğâbe, 11/365, No: 2035.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/273-274.

[562] Sened:

Sahih: Müsned, IV/392, H.no: 19386; Benzer rivâyelter için bk. IV/392, H.no: 19390 ziyadesi ile; IV/400, H.no:19475 (£üij^ k,'ğ'j^^0 lafzı ile; IV/411-412, H.no:19579; IV/415, H.no:19610:

(Senedindeki müphem râvî, Esved b. Yezid'dir. Diğer rivayetlerde bu İsim açıkça verilmiştir.) İbn Mâce, İkâme. 28, H.no:9I7.

İmrân b. Husayn'dan şahidi için bk. 619/1489.hadis.

[563] Müsned, IV/392, H.no:19390.

[564] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/274.

[565] Sened:

Sahih: Müsned, IV/432, H.no: 19767: Hadisin kısmı bulunmayan benzer rivayetler için bk. IV/429, H.no:19746;

IV/428, H.no:19726; IV/440, H.no:19837; IV/444, H.no:19880; Buharı, Ezan, 115-116, 144; Müslim, Salât, 33; Ebû Dâvûd, Salât, 136, H.no:835; Nesâî, Tatbik, 34, H.no: 1080.

Rivayetin senedinde müphem bir râvi bulunmaktadır. Bu senedle rivayet zayıftır. Fakat diğer rivayetlerde mütâbiî vardır.kısmını bir başka kaynakta bulamadık.

Ebû Mûsâ el-Eş'arî'den şahidi için bk. 618/1488.hadis.

[566] Bk. Bu rivayetin açıklaması.

[567] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/274-275.

[568] Bennâ, age., III/249.

[569] Ahmed b. Hanbel, IV/440, 444; Buharı, Ezan, 116, 144; Müslim, Salât, 33 (393); £6ıî Davud, Salât, 136, No. 835; Nesâi, es-Sünenü'l-kübra, 1/227, No: 669.

[570] İbn Huzeyme, 1/291, No: 580,11/292, No: 581.

[571] İbn Hacer, age., H/270; Azimâbâdî, Avnü'İ-Ma'bûd, III/53.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/275-276.

[572] Sened:

Zayıf: Müsned, III/406, H.no:15288; Benzer rivayetler için bk. IH/407, H.no:15305; Tayâlist, s.181, H.no:1287; Ebû Dâvûd, Salât, 136, H.no:837; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/220.

Buhârî bu hadisin, senedde yer alan Hasan b. Umrân'ın münker rivayetlerinden biri olduğunu söyler. Bk. et-Târîhu'l-kebîr, 11/300. Bu rivayetinden başka da bir naklini bulamadık.

[573] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/276.

[574] Razi, Muhtam's-Sıhah, 720; Hamevî, Mu'cemü'l-büldân, V/400, No: 12361.

[575] Buharı, et-Tarihu'l-kebir, 11/300, No: 3540; Ebû Davud, Salât, 136, No: 837.

[576] Ebû Davud et-Tayâlisî, 181, No: 1287; İbn Ebî Şeybe, 1/218, No: 2497; Beyhakî, 11/347, No: 3677.

[577] Buhari, et-Tarihu'l-kebir, 11/300, No: 3540.

[578] İbn Ebî Hatim, el-Cerh ve't-Ta'dîl, 111/27, No: 114.

[579] İbn Hibban, Sikât, VI/162, No: 6167.

[580] Zehebî, Mizanü'U'tidâl, VIII/79, No: 283.

[581] Şirâzî, Mühezzeb, 1/74-75; Kâsânî, Bedâiu-s-Sanâi', 1/209; İbn Rüşd, Bideyetü'l-müctehid, 1/88; İbn Kudame, Muğnu 1/543; Sa'dî Ebû Ceyb, Mevsûatü'l-icma'fi'l-filchi'l-hlâmî, 11/601.

[582] İbnKudame,age., 1/543.

[583] Kâsânî, age., 1/211.

[584] Sehnûn, Müdevvene, 1/70.

[585] Şirâzî, age., 1/75; Nevevî, Mecmu', III/417-418.

[586] Bu hadisin tamamı ve tahrici için bk. MüsnedTrc. V. Cilt, 511/1381 nolu rivayet..

[587] İbn Kudame, age., 1/545-549.

[588] İbn EbîŞeybe, 11/115, No: 7134; Ahmed b. Hanbel, 11/230, 341, 376, 411, 440; III/110. 162; IV/394, 401; Buhârî, Ezan, 74, 82; Müslim, Salât, 86, (414), 89 (417); Ebû Dâvûd, Salât, 68, H.no:601, 603; Nesâî, İftîtah, 1-3; İbn Mâce, İkâme, 44, H.no: 1239.

[589] Bennâ,age.,III/251.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/276-278.

[590] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/279.

[591] İbnü'l-Cezeri, Ebu'1-Hayr Muhammet! b. Muhammed b. Yusuf, Müncidü'i-mukriîn, 3.

[592] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/279.

[593] İbn İshak,Siret,213.No:310.

[594] İbn İshak, age., 187-188, No: 268.

[595] İbn İshak, age., 185-186, No: 263/264.

[596] İbn İshak, age., 160-161, No. 223; İbnü'1-Esir, el-Kamilfi't-Tarih, 1/601-603.

[597] İbnü'l-Esir, age., 1/599.

[598] İbn Sa'd. age., IV/208-209.

[599] Ahmed, 1/24, 40, 42; Buharî, Fedailu'l-Kur'ân 5, 27, Husûmat 4, Tevhid 53; Müslim, Müsâfirin 270, (818); Ebû Davud, Salât 357, No: 1375; Tirmizî, Kırâ'ât 2, No: 2943; Nesâî, Salât 37, No: 2, 150-152; Muvatta, Kur'ân 5, No: 1, 102.

[600] Metinde kelimesi geçmektedir, o dönemde Araplar arasında kızılan bir konuda bu kelime kullanılırdı ki manası 'yalan söyledin'şeklindedir. Ancak burada yalancılıkla suçlama değil de, yanıldığı kastedilmektedir. Bu nedenle terceme 'yanılıyorsun' şeksinde yapıldı.

[601] Müslim, Müsafirûn, 273 (820); İbn Hibban, 111/12, No: 737,111/13, No: 738.

[602] Ahmed, IV/205; (Heysemi, bu rivayetin ricalinin sahih olduğunu, ancak mürsel olduğunu belirtti. Bk. Mecmeu'z-Zevâİd, VII/150); Heysemi bu rivayetin mürsel olduğunu belirtmekte, ancak başka tarikle gelen sahih bir rivayetle kuvvetlenir. Beni Haşim'in mevlâsı Ebû Said yoluyla gelen Amr b. Âs rivayetinin senedi sahihtir ve bu rivayeti kuvvetlendirmektedir. Söz konusu rivayet için bk. Ahmedb. Hanbel, IV/204, Thk: Şuaybü'l-Anıavud, XXIX/353, No. 17819.

[603] Ahmed, IV/169; (Heysemi, bu rivayetin ricalinin sahih olduğunu belirtti. Bk. Mecmeu 'z-Zevâid,VII/15l).

[604] Ahmed, 11/300; İbn Hibban, 1/275, No: 74; (Heysemi, bu rivayetin Ahmed b. Hanbei tarafından İki ayn tarikten nakledildiğini ve tariklerden birinin ricalinin sahih olduğunu. Bk. Mecmeu 'z-Zevâid, VII/151).

[605] Ahmed, 11/181.

[606] O dönemde Araplar için en kıymetli mallar bu şekilde ifade edilirdi. (Bk. Nevevi, Şerhıt Sahihi Müslim, XV/178); Şimdiki bazı gençlerin kırmızı renkli modellİ araba sevdası gibi.

[607] Ahmed, 1/401 (Ricali sikadır.)

[608] Ahmed, V/51; (Bu rivayet zayıftır. Çünkü Heysenıİ, râvilerden Ali b. Zeyd'in su-i hafızasını (hafızasının kötü olduğunu) belirtti. Bk. Mecma', VII/151)

[609] Buraya kadar ki kısmının şahidi Huzeyfe'den de gelmektedir. (Bezzar'ın bu rivayetinde Asım b. Behdele bulunmaktadır. Kendisi sikadır, hakkındaki bazı sözler zarar vermez, seneddeki diğer râviler de sikadır. Bk.Heysemi,Mecma', V1I/150)

[610] Hastalar için ya da müminlerin kalbleri için şifalıdır. Bk. Münâvi, el-Feyzu'l-Kadir, III/54.

[611] Ahmed, V/41' de buraya kadar Rasûlullah'ın sözü olarak nakledildi.

[612] Bu kelimelerin anlamlan birbirine yakındır, Kur'ân'] bu şekilde aynı/yaklaşık anlamdaki bir başka kelime ile okumak mümkündür, ancak bu kelime mutlaka RasÛlullah'tan duyulmalıdır, her kişi dilediği şekilde okuyamaz. Bu kelimelerin manası: Teâl gel, agbil gel/yaklaş, helümme haydi/gel, izheb git ve esri' şeklindedir, Arapça sözlüklerde bu kelimeler birbirleriyle açıklanır.

[613] Ahmed, V/16; (Taberani ve Bezzar'da da geçen bu rivayetin ricali sahihtir. Bk. Heysemi, Mecma\WlV 152).

[614] Ahmed, V/l 14 (Ricali sikadır.)

[615] Ahmed, 1/263; Buharı, Fedai İÜ'I-Kur'ân, 5; Müslim, Müsafirûn, 272 (819); Nesai, îftitah, 37.

[616] Taberani, XX/150, No: 312; (Heysemi, ricalinin sika olduğunu belirtti. Bk. Meana', VIÎ/154)

[617] Ahmed, VI/433; (Heysemi, Taberanİ'nİn ricalinin sika olduğunu belirtti. Bk. Meana', VII/154)

[618] Ahmed, V/391; (Bezzar ve Taberanİ'den de gelen bu rivayetin ricali sahihtir. Bk. Heysemi, Meana', VII/150)

[619] Taberani, IX/26, No: 8296; (Bu zayıf bir rivayettir, Çünkü seneddeki Ammar b. Matar cidden zayıf bir râvidir. Bazıları da sika demiştir. Bk. Heysemİ, Mecma', VII/153).

[620] İbn Abdilber, Temhid, VIII/275.

[621] Meselâ bk. Hasan Ziyauddin, el-Ahrufu's-seb'a ve menzileiü'l-kıruati minha, Daru'l-Beşari'I-iimiyye, Beyrut, 1988.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/279-288.

[622] İbn EbîŞeybe, Vl/148, No: 30229; Abdullah b. Ebû Davud, KitabiH-Mesahif, 11 (İbn Hacer isnadının hasen olduğunu belirtti. Bk. Fethu'l-Bâri, IX/12).

[623] Hakim, U/249, No: 2901. rivayetin açıklaması.

[624] Buharı, Fedailü'l-Kur'ân, 3,4; Tayalisi, 1/3, No: 3; Ahmed b. Hanbel, 1/13; Tinnizi, Tefsiru'l-Kur'ân 9, No: 3103; İbn Hibban, X/360, No: 4506.

[625] İbn Hacer bu şekilde takdir yapılması gerektiğini bildirir. Fethu'l-Bâri, 1X/12; Aynı yerde İbn Hacer, Müseylemü'l-kezzab ile yapılan Yemame savaşı ile ilgili bilgi verir ve bu savaşta yaklaşık yedi yüz sahabenin şehİd olduğunu, ancak Müseylemü'l-kezzab fitnesinin de ortadan kaldırıldığını zikreder.

[626] Sonraki rivayetten anlaşılıyor ki bu sahabi Hz. Ömer'in yanına geldiğinde Hz. Ömer de bunu duyduğunu belirtmiştir, böylece o ayetler de iki kişi tarafından bildirilmiş oldu.

[627] Tevbe suresinin son iki ayeti:

"Gerçekten size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir. (Ey Muhammedi) Eğer reddederlerse de ki: Allah bana yeter. O'ndan başka ilâh yoktur. Ben sadece O'na güvenip dayanırım. O, yüce arşın sahibidir." (Tevbe, 9/128-129)

[628] İbn Ebî Davud, age., 16-17; İbn Hacer, Fethu 'l-Bari, IX/I4.

[629] Künyesi Ebû Huzeyme olan bu zat, sonraki rivayette İsmi Haris b. Hazeme olarak açıklanmaktadır. Bu konuyla ilgili rivayetlerin bazılarında ise Ebû Huzeyme ismi Huzeyme b. Sabit olarak geçmektedir. (Bk. Tirmizi, Tefsiru'l-Kur'ân, 9, No. 3103 (hasen sahih); Ebû Ya'iâ, 1/66, No: 64; İbn Hibban, X/360, 36)

Anlaşılan o ki râviler burada şüpheye düştüler, hâlbuki rivayetler dikkatle incelenirse ortaya şu sonuç çıkar: Tevbe süresindeki söz konusu ayetleri getiren Ebû Huzeyme ve Ahzab süresindeki ayeti getiren ise Huzeyme b. Sabit'tİr. Huzeyme b. Sabit'in şahitliği Rasûlullah tarafından iki şahit kabul edilmiştir. (Bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bari, IX/15) Huzeyme b. Sabit'in Ahzab suresinin ilgili ayeti ve şahitliği ile ilgili rivayet:

Mushaf ı yazarken Rasûlullah'tan duyduğum bir ayeti kaybettim/bulamadım ve onu Huzeyme b, Sabit'in yanında buldum. O ayet şudur:

"Müminler İçinde Allah'a verdikleri sözde duran nice erler var. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip (o yolda can vermiştir); kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir." (Ahzab, 33/23)

(Râvi) ekledi: Huzeyme iki şelıadet sahibi diye anılırdı, Rasûlullah onun şahitliğini iki şahit yerine kabul etmişti. Huzeyme Sıffîn günü Hz. Ali ile beraberken öldürüldü. (Bk. Mamer b. Raşid, Cami', XI/235 (Abdürrezak'ın Musannefinde); Abdiirrezzak, VIII/367; Ahmed b. Hanbel, V/188; Buharı, Fedailü'l-Kur'ân, 3, Meğazi, 17; Nesâi, es-Sünenü'l-kübra, VI/430,No: 11401)

Huzeyme b. Sabit'le ilgili bu olay Hz. Osman zamanındaki çoğaltmada olmuş ve sadece bir ayetteki problem Allah'ın izniyle bu şekilde halledilmiştir. (Bk. İbn Hacer, age., 1X/21)

Sonuç olarak rivayeti erdeki Ebû Huzeyme ve Huzeyme b. Sabit farklı kişilerdir.

[630] İbn Hacer, age., IX/12-16.

[631] BkAhmed b. Hanbel, 1/57. 1/69; Tirmizi, Tefsiru'l-Kur'ân 9, No: 3086 (Hasen Sahih); Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra, V/10, No:8007; Hakim. 11/241, No: 2875; 11/360, No; 3272.

[632] Bu konudaki çok sayıda örnek için bk. Müsned Trc. V. Cilt; Namazlarda Okunan Sureler, öğle ve İkindi Namazlarında Kıraat (Kur'ân Okumak), Akşam Namazında Kıraat (Kur'ân Okumak), Yatsı Namazında Kıraat (Kur'ân Okumak), Sabah Namazında, Özellikle Cuma Gününün Sabah Namazında Kıraat (Kur'ân Okumak), Genel Olarak Namazda Kıraat (Kur'ân Okumak)... bölümleri.

[633] Ahmed b. Hanbel, 1/199; Bu rivayetin senedinde Muhammed b. İshak bulunmaktadır ve müdellistir. Diğer râvileri sikadır. (Bk. Heysemi, Mecmeu'z-zevâid, VII/35). Senedde müdellis bir râvinin bulunması rivayeti zayıf kılar, çünkü senedde haddesenî gibi işitme lafızları yerine an lafzı geçmektedir ve bu şekilde rivayet başka yerde işitme lafzıyla geçmemektedir.

[634] Bk. Tayalisi, 1/3, No: 3; Ahmed b. Hanbel, 1/13; Buhari, Fedailü'l-Kur'ân, 3,4; Tirmizi, Tefsiru'l-Kur'ân 9, No: 3103; İbn Hibban, X/360, No: 4506.

[635] Ahmed b. Hanbel, V/134; İbn Ebî Davud, Mesahif, 38; Beyhaki, Delâilü'n-Nübüvve, VII/139; Müsned'de Abdullah b. Ahmed'in ziyadelerinden olarak nakledilen bu rivayetin senedinde tartışmalı İki râvi bulunmaktadır. Biri Ebû Cafer er-Râzi'dir ki kendisinin hadiste saduk ve salih birisinin olduğu, ancak hıfzının kuvvetli olmadığı nakledilmektedir. (Bk. İbn Hacer, Takribu't-Tehzib, 414, no: 4921) Ahmed b. Hanbel'den gelen iki rivayette 'hadiste kuvvetli değil' ve 'salihu'l-hadis' şeklinde zikredilmektedir. İbn Main'den: "Horasan'ın sikası (güvenilir râvİsi)' olduğu nakledilir. A1İ b. Medîni: 'Bİzİm yanımızda sikadır' dedi, Ebû Hatim; onun Salih, saduk ve sika olduğunu, belirtti. (Bk. İbn Hacer, Tehzibu't-Tehzib, XII/56-57)

Diğer tartışmalı râvi ise Ömer b. Şakik'tir. İbn Hibban onu 'es-Sikât' adlı eserinde zikretti, İbn Hacer 'makbul' dedi. İbn Adi, 'kalilü'l-hadis' veZühlî, "onu zayıf göreni görmedim dedi.' (Bk.. İbn Hacer, Tehzibu't-Tehzib, XII/56,57, 463).

[636] Bu ayet:

"Bir sûre indirildiği zaman, (alay ederek) birbirlerine bakar (ve): (Etraftan) sizi birisi görüyor mu? diye sorarlar, sonra da ayrılıp giderler. Anlamayan bir kavim olduklar için Allah

onların kalplerini (imandan) ayırmıştır." (Tevbe, 9/127)

[637] Bu ayetin manası:

"Senden önce hiçbir resul göndermedik ki ona: "Benden baka ilâh yoktur; şu halde sadece bana kulluk edin" diye vahyetmiş olmayalım." (Enbiya, 21/25)

[638] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/288-293.

[639] İbn Ebî Davud, age., 18-19.

[640] Timizi, Tefsirul-Kur'ân 9, No. 3104 (Hasen sahih); Beyhaki, 11/385, No: 3806-3807; İbn Hacer, Fethu'l-Bari, IX/20; Mübarekpûrî, Tuhfetü'l-Ahvezi, VI1I/413.

Bu kelime iki yerde geçmektedir: Bakara, 2/248, Taha, 20/39.

[641] İbn Ebî Davud, age., 43.

[642] İbn Ebî Davud, age., 27.

[643] İbn Ebî Davud, age., 20-21.

[644] İbn Ebî Davud, age., 25.

[645] Müslim, Müsafırûn, 252.

[646] Abdürrezzak, 11/147 , No: 2843; İbn EbîŞeybe, 1/327, No: 3699.

[647] BkAhmed b. Hanbel, 1/57,1/69; Tirmizi, Tefsiru'l-Kur'ân 9, No: 3086 (Hasen sahih); Ebû Davud, Salat, 125, No: 826; Beyhaki, es-Sünenü'l-kübra, V/10, No:8007; Hakim, 11/241, No: 2875; 11/360, No: 3272.

[648] Mesânî, ayet sayısı yüzden aşağı olan surelere denir.

[649] Mİûn, ayet sayısı yüz kadar olan surelere denir.

[650] Tayalisl 1/136, No: 1012; Ahmed, IV/107 (Bu senedeki rical sikadır, sadece İmran el-Kattân'ı İbn Hibban ve bazıları sika, Nesai gibi alimler zayıf kabul etmişlerdir. Bk. Heysemi,Mecma\ VII/46); Taberanî, XXII/76, No: 187.

* Bu rivayetin Ebû Ümame'den gelen şahidi için bk. Taberaııi, VIIl/258, No: 8003 (Rivayetin senedindeki Leys b. Ebû Süleym zayıf kabul edilmiş, ancak rivayetine ilibar edilir. Seneddeki diğer râviler sikadır. Bk. Mizzi, TehzM'l-Kemâl, XXIV/279, No: 5017; Heysemi, age., VII/158)

[651] Ahmed b. Hanbel, IV/9, 343; İbn Ebi Şeybe, II//242, No: 8583; Ebû Davud, Şehru Ramazan 9, No. 1393; îbn Mace, İkâmetü's-Salât 178, No:1345; Ebû Bekir eş-Şeybanî, el-Âhad ve'l-Mesânî, III/218, No:1578; Taberanî, XVU/41, No: 87; Beyhakî, Şuabü'l-İman, 11/396, No: 2176; Bu konudaki diğer rivayetler ve değerlendirmesi için bk. Heysemî, Mecmeu'z-Zevâid, 11/269.

[652] Ebu'l-Mehâsin, Mu'tasam'I-Muhtasar, 11/ 238; Azimâbâdî, Avnü'i-Ma'bûd, İV/190

[653] Uzun hadisten bir bölüm. Bk. Ahmed b. Hanbel, VI/282; Buharı, Menakıb, 25, FedaillTl-Kur'ân, 7; Nesâî, es-SünenU'l-kübra, IV/251, No: 7078.

[654] Abdürrezzak İÜ/355, H.no: 5956; Ahmed b. Hanbel, 11/163, 199; Nesai, es-Sünenü'l-kübra, V/24, H.no: 8064; İbn Mace, İkâmetü's-Salât, 178, H.no: 1346; Jbn Hibban, III/333, H.no: 756; Aynı sahabiden benzer rivayet için bk. Buhari, Ezan, 34; Ebû Davûd, Şehru Ramazan, 8, H.no: 1388,1389, 1390,1391.

[655] Tayalisi, 1/300, H.no: 2275; İbn Ebi Şeybe, 11/241, H.no: 8573; Ahmed b. Hanbel, 11/164, 165; Timizi, Kırâât, 11; 2949 (Hasen Sahih); Ebû Davud, Şehru Ramazan, 8, H.no: 1390; Nesai, age., V/25, H.no: 8067.

[656] Bu rivayetin metni:

Bk. îshak b. Râhûye, Müsned, 1/235; Ahmed b. Hanbel, VI/405; îbn Huzeyme, 111/89, H.no: 1676; Taberanİ, XXV/ 134, H.no: 326; Beyhaki, III/130, H.no; 5136.

[657] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/294-299.

[658] İbn Ebî Dâvud, age., 162.

[659] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/299-300.

[660] Bu konudaki ihtilaf için bk. Müsned Trc. 552/1422 nolu hadisin açıklaması.

[661] Abdürrezzak, 11/147 , No: 2843; İbn EbtŞeybe, 1/327, No: 3699.

[662] Tayalisî, 1/136, No: 1012; Ahmed, IV/107 (Bu senedeki rical sikadır, sadece îmran el-Kattân'ı İbn Hibban ve bazıları sika, Nesaİ gibi alimler zayıf kabul etmişlerdir. Bk. Heysemi.

Mecma\ VII/46); Taberanî, XXII/76, No: 187

*Bu rivayetin Ebû Ümame'den gelen şahidi için bk. Taberani, VIII/258, No: 7003 (Rivayetin senedindeki Leys b. Ebû Süleym zayıf kabul edilmiş, ancak rivayetine itibar edilir. Seneddeki diğer râviler sikadır. Bk. Heysemi, age., VII/158)

[663] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/300-301.

[664] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/301.

[665] İbn Nedim, et-Fihrist, 30; İbn Ebî Davud, age., 16.

[666] Suyûtî, İtkan, 1/195.

[667] Kummî, İbrahim, Tefsir, 1/10.

[668] Kuleynî, Ebû Cafer Muhammed b. Yakub b. İshak, el-Kâfi, 1/228.

[669] Kazrânî, Abdiillatif, Mirâtü'l-envâr ve mişkâtü'l-esrûr, Mukaddime bölümü, 7.faide, 8.kısım (Zehebî, Muhammed Hüseyin, et-Tefsir ve 'l-müfessirûn, II/77'den naklen)

[670] Kâşi, Muhsin, es-Safi fi tefsiri'l-Kur'âni'l-Kerim, Mukaddime bölümü (Zehebî, age.,II/157'den naklen)

[671] Alevî, Abdullah, Tefsüru'l-Kur'ân, 546 (Zehebî, age., II/191'den naklen)

[672] Şeyh Müfıd, Muhammed b. Muhammed b. Numan, Evail'ul-Makalâl, 55; Aştiyanî, Muhammed Hasan, Bahr'ul-Fevaid, 99.

[673] Fani İsfahanî, A\i,Ârâ Havi'el-Kur'ân, 102.

[674] Hûî, Ebu'l-Kasım, el-Beyanfi tefsiri'l-Kur'ân, 1/223-225; Sağir, Muhammed Hüseyin Ali, Tarih'ut-Kur'ân, s. 172.

[675] Tabersî, Ebû Ali Fadl b. Hasan, Mecmau'l-Beyan li ulûmi'l-Kur'ân, 1/85.

[676] Belaği, Muhammed Cevad, Mukaddime, 26 (Tabersî, Mecmau 'l-Beyari'm başında)

[677] Nurullah, Kadı, Mesaibü'n-nevâsıb (Beîâği, Mukaddime, 26'den naklen)

[678] Bu eser Tabersî'nin olduğu İddia edilen ^Faslü'l-hıtab fi isbati tahrifi Kitabi Rubbi't-Erbab'dır. Ancak bugün bu kitaba ulaşılamamaktadır.

[679] Belâği, Mukaddime, 26.

[680] Tabatabâî, el-Mizanfı tefsiri'i-Kur'ân, 11/104-124 arası özetlendi.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/301-304.

[681] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/304.

[682] İbn Eşte'nin el-Mesahifte'ki rivâyeli için bk. Suyûtî, hkan, 1/ 201-202; İbn Nedim, Fihrist, 30.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/305.

[683] Dımyâtî, Ahmed b. Muhammed, İthafu fudelâi'l-beşerfi'l-kıraâti'I-arbaa aşer, 7.

[684] Vessâ ve Evsâ gibi...Hz. Osman dönemindeki heyet bu kıraatlerin kaybolmaması için mushaflann bazılarına Vessâ , bir kısmına da Evsâ kelimesini yazmışlardır. Ancak bir kelime İle gösterilen kıraatler için aynı kelime yazılmış ve iki şekilde okunmuştur; Fatiha'daki Mâlik ve Melik kıraatleri gibi. Bunlar o dönemdeki heyetin kitabet ile birlikte kıraatlerin de tespitinde ne kadar titiz çalıştıklarını göstermektedir.

[685] Zürkânî, Muhammed Abdülazim, Menahitü'l-irfanfı ıtlûmi'l-Kur'ûn, I/412-413.

[686] Bu kıraatlere Şia ve Mutezile her ne kadar mütevatir demeseler de Kur'ân'ı yine bu kıraatlerden birisi ile okumaktadırlar. Tartışma sadece kavramlar üzerinde olmaktadır, ancak ameli noktada bir ihtilaf yoktur. En çok tutulan kıraat İmam Âsım'ın kıraatidir.

[687] İbn Mücahid, es-Seb'a fi'l-kırâât, 53-64; İbnU'l-Cezerî, Taknbü'n-Neşr, 2 (Thk. İbrahim Atve ivaz), Tayyibetü'n-Neşr, 8; Zerkeşi, age.. 1/405, 413,451; Zürkâni, age., 1/457-458.

[688] İbnü'l-Mücahid, age., 64-69; İbnü'l-Cezerî, Takribü'n-Neşr, 2, Tayyibetü'n-Neşr, 9; Zürkânî, age., 1/454-455.

[689] İbnü'l-Mücahid, age., 79-85; Ibnü'l-Cezerî, Takribü'n-Neşr, 2-3, TayyibetU'n-Neşr, 9-10; Zerkeşî, age., 1/405; Zürkânî, age. 1/456.

[690] Hz. Osman'dan kıraati direk alma rivayeti zayıftır. Zürkânî, age. 1/453.

[691] İbnü'l-Mücahid, age., 85-88; İbnU'l-Cezerî, Takribii'n-Neşr, 2-3, Tayyibetü'n-Neşr, 10; Zerkeşî, age., 1/405,413; Zürkânî, age., 1/453-454.

[692] İbnü'l-Mücahid, age., 67-71; İbnü'l-Cezerî, Takribü'n-Neşr, 2-3; Zerkeşî, age., 1/405; Zürkânî, age., 1/455-456.

[693] Ebû Şame, el-Mürşidü'l-Vecîz, 172 (Thk. Tayyar Altıkulaç); Zerkeşi, age., 1/408.

[694] İbnü'l-Mücahid, age., 71-78; İbnÜ'l-Cezerî, Takribü'n-Neşr, 2-3, Tayyibetü'n-Neşr, 11-12; Zerkeşî, age., 1/405,413; Zürkânî, age., 457.

[695] İbnü'l-Mücahid, age., 78-79; İbnii'l-Cezerî, Takribü'n-Neşr, 2-3, Tayyibetü'n-Neşr, 12; Zerkeşî, age., 1/405-406, 413; Zürkânî, age., 1/458-459.

[696] İbnü'l-Cezerî, Takribii'n-Neşr, 2-3, Tayyibetü'n-Ncşr, 12-13; Zürkânî, age., 1/459-460.

[697] İbnü'l-Cezerî, Takribü'n-Neşr, 2-3, Tayyibetii'n-Neşr, 13.

[698] İbnü'l-Cezerî, Takribii'n-Neşr, 2-3, Tayyibetü'n-Neşr, 13-14.

[699] Ebû Şame, age., 186; Zerkeşî, age., 1/408.

[700] Ebû Şame, age., 173-174; Zerkeşî, age., 1/406-407.

[701] Zürkânî, age., 1/412-413.

[702] Zerkeşî, age., 1/409-410.

[703] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/307-318.

[704] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/318.

[705] Nisa, 4/164.

[706] Zemahşeri, Keşşaf, II/8.

[707] Bu örneklerle ilgili bk. Kasas, 28/46, Meryem, 19/52, Sâffât, 37/4; Taha, 20/11...

[708] Zehebi, et-Tefsir ve'l-müfessirûn, 1/377.

[709] Kuleyni. Kâfi, 11/630 (Kur'ân'ın Faziletleri konusu); Ebû Cafer et-Tûsi, Tefsiru't-Tibyân, 1/7; Hûî, Beyân, 137, 165-172; Mağrife, Muhamed Hadi, et-Temhidfi ulümi'l-Kıır'ûn, II/46-48.

[710] Mağrife, age., 11/51.

[711] Tusî, age., 1/7.

[712] Durûs, 35.

[713] Muhsin, Emin, Nakztt'l-veşîa, 169.

[714] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/319-320.

[715] ZUrkânî, age.. 1/403; İzmirli, 1. Hakkı, Tarih-i Kttr'ân, 13.

[716] Keskioğlu, Osman, Kur'ân Tarihi, 247.

[717] Okiç, M. Tayyib, Usul-H Tefsir Notları, 51.

[718] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/320-322.

[719] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/322.

[720] Bk. Katib Çelebi, KeşfıTz-zunûn, 1/15, 43, 210, 644. 647; 11/1318-1319, 1436, 1449; Karaçam, İsmail, Kur'ân-ı Kerim'in Nüzulü ve Kıraati, 268-275.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/323-324.

[721] Karaçam, age., 312.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 5/324.



© 2015 http://islamguzelahlaktir.blogspot.com/