Müsned-i Ahmed Bin Hanbel > MİSVAK İLE AĞIZ TEMİZLİĞİ

 

islam

help 2.24.2.5 misvak previous next

HADİS KİTAPLARI > Müsned-i Ahmed Bin Hanbel > 2 > misvak
f)- MİSVAK İLE AĞIZ TEMİZLİĞİ

* Misvak Kullanmanın Önemi/Fazileti

* Namaz Kılmaya Başlamadan Misvak Kullanmak

* Abdest Alırken Misvak Kullanmanın Önemi

* Mazmaza Anında Misvakla Ya Da Parmakla Dişlerin Temizlenmesi

* Uykudan Uyandığında, Teheccüd Namazına Kalktığında Ve Eve Girerken Misvak Kullanmak

f)- MİSVAK İLE AĞIZ TEMİZLİĞİ


* Misvak Kullanmanın Önemi/Fazileti


156/464- Hz. Ebû Bekir es-Sıddîk'tan (Radıyaiiahu emh):[1]

RasÛlllllah (SallctÜahö aleyhi ye setlem) dedİ ki.

"Misvak, ağzı temizleyici olup Rabb'in de rızasını kazanma sebebidir."[2]



157/465- Hz. Âişe annemizden (Radıyallahü anhâ);[3]

Hz. Peygamber buyurdu ki:

"Misvak, ağzı temizleme ve Rabb'in rızasını kazanma sebebidir."[4]



158/466- Abdullah b. Ömer'den (Radıyallahü anhumâ):[5]

Hz. Peygamber (Saüallahu aleyhi ve seltem) dedi ki:

"Misvak kullanmaya devam edin. Zira o, ağzı temizleyici olup Rabb'in de rızasını kazanma sebebidir."[6]



159/467- AbduIlah b. Abbas'tan (Radıyallahü anhiimâ):[7]

RüSÛlUİlah (Sallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:

"Misvak kullanmakla o kadar çok emrolundum ki neredeyse hakkında âyet[8] inecek zannettim."[9]



160/468- İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ):[10]

Rasûlullah bize misvak kullanmayı o kadar çok emretti ki neredeyse hakkında âyet inecek zannettik.[11]



161/469- Vâsİle b. el-Eska'dan (Radıyallahü anh):[12]

Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) dedi ki:

"Misvak kullanmakla o kadar çok emrolundum ki bana farz kılınacak diye endişe ettim."[13]



162/470- Enes b. Mâlik'ten fRadıyallahü anh):[14]

Rasûlullah (SaiiattaMialeyhive setiem) şöyle dedi:

"Misvak kullanmayı size sürekli tavsiye ettim. "[15]



163/471- Ebû Ümâme'den (Rad^aiiahaanhy):[16]

RüSÛlUİlah (SüllatlöhU aleyhi ve sellem) dedi ki:

"Cebrail bana her geldiğinde misvak kullanmayı tavsiye ediyordu, ağzımın ön tarafının/diş etlerinin (misvak kullanmaktan dolayı) aşınmasından endişe etmeye başladım."[17]



164/472- Abdullah b. Ömer'den (RadyatkıMmhsmâ):[18]

Rasûlullah'ın (Saitaliahü aleyhi ve seiiem), misvak kullanmayı âdet edindiğini gördüm. Misvağı kavmin en büyüğüne verdi ve şöyle dedi:

"Cebrail bana (her işte) büyükten başlamamı tavsiye etti."[19]



165/473- Temmâmb. Abbas'tan (Radıydıiaha anhüınâ):[20]

Rasülullah'ın (SnlMiaku aleyhi ve sellem) yanma bazı kişiler geldi (ya da getirildi). Onlara dedi ki:

"Bana ne okıyor,sizin kirli/sararmış dişlerle geldiğinizi görüyorum. Misvak kuüanın! Eğer ümmetime ağır geleceğinden korkmasaydım tıpkı abdesti farz kıldığım gibi misvağı da farz kılardım."

NOT: Hadiste geçen farz kılma fiili, bazı rivayetlerde emrederdim şeklinde nakledilir. Buradaki anlam, bağlayıcı emirdir. Tevbe sûresi 9/292da geçtiği gibi Rasûluliah îeşrî yetkisine sahiptir ve bazı şeyleri haram kılabilir. Bunlar Allah'ın emriyle (vahyle) olduğu için farz ve haram Iafızlarıyla ifade edilebilir.[21]



Açıklama


İslâm ağız sağlığına/temizliğine önem verir. Temizlemenin en pratik ve en müessir yolu misvaktır. Sünnet'e uygun olan misvak, erâk ya da zeytin ağacının[22] dalıdır; onların ince lifleri, kendine has kokusu vardır. Müstehab olan, misvağı abdest alırken, yatarken ve yataktan kalkınca kullanmaktır. Misvağın birçok

faydalan vardır, bunlardan bazılar şöyle zikredilir;

Rasûlullah'm sünnetine uyulmuş olur,

Ağız temizliğini sağlar,

Ağız kokusunu giderir,

Diş etlerini kuvvetlendirir,

Diş çürümelerini engeller,

Gözü kuvvetlendirir,

İşlerinde başarı sağlar,

Zekâyı artırır,

Konuşmayı güzelleştirir,

Hazmı kolaylaştırır,

Ömrü bereketlendirir,

Sünnet'e uyulduğu için mii'min olarak irtihale sebep olur ki aslında bütün bunlar Rabbimizin rızasını kazanmaya ve mü'min olarak irtihale açılan yollardır.

§Eğer misvak bulunmazsa dişlerin parmaklarla ovulması tavsiye edilmektedir. (Bu konu için ayrıca bk. 173/480 nolu hadis ve devamı.)[23]



* Namaz Kılmaya Başlamadan Misvak Kullanmak


166/474- Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahu anh):[24]

Rasûlullah'm (Şâünttaha aleyhi ve seüem) şöyle dediğini işittim: "Eğer ümmetime ağır geleceğinden korkmasaydım, her namazda misvak kullanmayı emreder, son namaz olan yatsıyı gecenin ilk üçte birine tehir ederdim. Zira Allah Teâlâ gecenin ilk üçte birinde dünya semâsına tecelli eder, fecrin doğuşuna kadar bu hal devam eder ve biri şöyle nida eder:

"Yok mu isteyen, (kendisine) verilsin,

Yok mu dua eden, icabet edilsin,

Yok mu hasta olup şifa isteyen, şifa verilsin,

Yok mu günahkâr olup af dileyen, affedilsin.'"

§Hz. Ali'den de benzer hadis rivayet edildi.[25]



167/475- Zeyd b. Hâlid'den (Radıyaiiahu anh):[26]

RaSUİUİlah (Sailallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:

"Eğer ümmetime ağır geleceğinden korkmasaydım, onlara her namaz kılacaklarında misvak kullanmayı emrederdim."

(Râvi) Zeyd misvağı katibin kulağına kalem koyduğu yerde olduğu hâlde mescide giderdi. Her namaz kılınacağında namazdan önce ağzını misvaklardı.[27]



168/476- (z.) Hz. Ali'den (Radtyaiiaha anh):[28]

Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) dedi ki:

"Eğer ümmetime ağır geleceğinden korkmasaydım her namaz kılacaklarında misvak kullanmayı emrederdim."[29]



169/477- Hz. Âişe annemizden (Radıyaiiahü anha):[30]

Hz. Peygamber (Saîlallaha aleyhi ve seiîem) dedi ki:

"Misvak kullanarak kılınan namaz, misvak kullanmadan kılınan namazdan yetmiş kat daha faziletlidir."[31]



170/478- Hz. Peygamber'in eşi Ümmü Habîbe annemizden (Radıyallahü anhâ):[32]

RasûTulIah'ın (Saifaliaha aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim: "Eğer ümmetime ağır geleceğinden korkmasaydım her namaz sırasında/kılacaklarında misvak kullanmayı emrederdim, tıpkı abdest aldıkları gibi."

§ Başka tarikten gelen rivayette:

Ümmü Habîbe annemiz, benzerini Zeyneb annemiz vasıtasıyla (Kadıyallahü anhüınâ) nakletti.[33]



* Abdest Alırken Misvak Kullanmanın Önemi


171/479- Ebû Hüreyre (Radıyaüahu anh):[34]

RaSÛlullah (SaîlallahÛ aleyhi ve seÜem) buyurdu ki:

"Eğer ümmetime ağır geleceğinden korkmasaydım, onlara abdest a-lırken misvak kullanmayı emrederdim,

(Onlara her namazda (ya da vaktinde) abdest almayı emrederdim.) Ayrıca (son namaz olan) yatsıyı da gecenin üçte birine ya da na tehir ederdim."[35]



172/480- Ebu Hureyre’den (Radıyallahtianh):[36]

Rasûlullah dedi ki:

"Eğer ona; ümmetime ağır geleceğinden korkmasaydım, onlara abdest alırken misvak kullanmayı emrederdim, sözünü söyleseydi (faydalı olurdu)."

(Râvi) Ebû HÜreyre ekledi:

'Ben Rasûlullah'in (Saiuaiaha aleyhi ve seitem), (misvakla ilgili) hadisini duyduğum andan itibaren; uykudan önce, uyandıktan sonra ve yemekten önce, yemekten sonra sürekli misvak kullanmaya başladım.'[37]



* Mazmaza Anında Misvakla Ya Da Parmakla Dişlerin Temizlenmesi


173/481- Ebû Mûsâ el-Eş'arî'den (Radıyallahüanh):[38]

Rasûlullah (Saitaiiaim aleyhi ve seiiem) misvak kullanırken yanma geldim. O, misvağın bir ucunu dilinin üzerine koyup, dişlerinin üstüne doğru misvaklardı. Râvi Hammâd, sanki misvağı yukarıya kaldırıyormuş gibi eliyle tarif etti ve 'Bize de Gaylan tarif etti ve şöyle dedi: 'Dişlerini boylamasına misvaklardı."[39]



174/482- Ebü Matar'dan:[40]

Mescidin giriş kapısında mü'minlerin emîri Hz. Ali (Radtyailahü anh) ile oturuyorduk, bir kişi geldi ve Hz. Ali'ye:

"Bana Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) abdest alışını göster!" dedi

(güneş de) tam tepedeydi.

Hz. Ali, Kanber'i çağırdı ve:

'Bana su dolu bir kap getir!' dedi.'

Su ile önce ellerini ve yüzünü üçer kere yıkadı, üç kere ağzına su aldı, parmaklarıyla ağzının içini oval adı/mi s vakladi. Üç kere burnuna su çekti, kollarını üç kere yıkadı. Başını da bir kere mesh edip şöyle dedi:

'Bu ikisinin (yani kulakların) iç tarafı yüzden, dış tarafı ise baştan sayılır.'

Sonra ayaklarını topuklarına (aşık kemiklerine) kadar üç kere yıkadı. Sakalları göğsüne uzanıyordu/gürdü. Abdesti bitirdikten sonra kalan sudan birkaç yudum aldı ve dedi ki:

'Rasûlullah'in (Sailattahü aleyhi ve seîlem) abdest şeklini soran kişi nerede? Hz. Peygamber'in abdest alışı işte böyleydi.'

NOT: Kâ'b kelimesi, Türkçeye 'topuk' kemiği olarak geçmiştir. Ancak abdest âyetinde ve burada geçen hadislerdeki ilgili kelime (-!i ısja yyî guv'). Kesir b. Abdullah b. Amr b. Avf bulunmaktadır. (Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VI/288, H. no: 6437). Suyûtî, bu hadisin zayıf olduğuna işaret eder. Bk.el-Câmîu's-sağîr, H.no: 3068; Hey-semî ise Tirmizî'nin bu râvinin hadislerini hasen saydığını belirtir, BkMecma', n/100-101

Müsned'deki Hz.Ali'den (Radıyallahil anh) nakledilen bu hadis için ise İbn Hacer bu zayıf rivayetlerin içinde en iyisi olduğunu belirtir. Geniş bügi için bk.Şevkânî, Neylü'l-evtâr, J/119;Bennâ,age., 1/296.

[41] Bk. Karahİsârî, Mustafa b. Şemseddin, Ahter-i kebîr, 874; Şemseddİn Sami, Kâmûs-u Türkî, 1170; Muallim Naci, Lügat-i Naci, 630.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/225-226.

[42] Sened:

Hasen: Müsned, 11/117, H.no: 5979 (Hocası Ebû Dâvûd et-Tayâlisî'den naklettiği hadislerden biridir); Buhârî de bu hadise işaret etmiştir (Bk.et-Târîhu'l-kebîr, IV/I/386). Tayâlisî'yi Buhâri'nin senedinde hocasının hocası olarak görüyoruz. Zeylaî de Tayâlisî'nin bu hadisi naklettiğini söylüyor, (Bk.Nasbu'r-râye, 1/8) Biz bunu Tayâlisî'nin Miisned'inde bulamadık. Bu da ası! nüshada eksik olan hadislerden biri olabilir. Ebû Ya'lâ, X/I21, H.no: 5749; Heysemî, Ahmed b. Hanbel ve Ebû Ya'lâ tarafından rivayet edildiğini; Taberânî tarafından rivayet edilen hadisin isnadının zayıf olduğunu belirtir ve bunun sebebini "tariklerden bir kısmında müphem bir râvinin bulunmuş olması, bir kısmında ise Husâm b. Misak el-Ezdî'nin (v.163/779) bulunmuş olması" olarak açıklar. BkMecma', 11/98-99, 263; Suyûtî, hadisin zayıf olduğuna işaret eder. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no: 6919

Hadisin senedinde yer alan Muhammed b. Müslim b. Mihrân: Ebû Ca'fer Muhammed b. İbrahim b. Müslim b. Mihrân'dır. Dedesi Ebu'l-Müsennâ Müslim b. el-Müsennâ'dır. Dedesi İbn Ömer'den nakillerde bulunur. Daha çok ezanla ilgili rivayetlerin bu kanalla nakledildiğini görüyoruz. Çünkü Ebû Ca'fer Muhammed b. İbrahim b. Müslim Hilal oğullarının Uryân Mescidinde, dedesi de Mescidü'1-Câmî (veya Mescidü'î-Ekber'de) müezzinlik yaptılar. Bk.Nesâî, Ezan, H.no: 668; Ebû Dâvûd, Salât, H.no: 510. Muhammed b. Müslim b. Mihrân'm Tirmizî ve Dârimî bir, Ebû Dâvûd ve Nesâî iki, Ahmed b. Hanbel de dört rivayetini nakleder. Tirmizî rivayeti için hasen hükmü verir. Bk.Sünen, Salât, H.no: 430. Zehebî bu zât İçin "zayıf sayılmadı" der. Bk.Kâşif, Trc. no: 4702. İbn Hacer ise: "sadûktur, bazen hata yapar" der. Bk. Takrib, Trc.no: 5701.

Müslim b. Müsennâ Ebu'l-Müsennâ ise sika biridir. Bk. Zehebî, Kâşif, Trc. no: 5427.

[43] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/226-227.

[44] Sened:

Hasen: Müsned, VI/121,' H.no: 24781. Benzer rivayet için bk. VI/160, H.no: 25149; Ebû Dâvûd, Taharet, 30, H.no: 57 (Münzirî, isnadında Ali b. Zeyd b. Cüd'ân bulunduğunu ve bu râvi ile delil getirilemeyeceğini ifâde eder); Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, IV/40, H.no: 3557; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/39;

Heysemî, senedindeki Ali b. Zeyd'in zayıf olduğunu, kendisiyle delil getirilip getirilmeyeceğinde İhtilafın varlığını ifade eder. BkMecma', 1/128; Bûsirî de aynı şeyleri söyler. Bk. Misbâhu'z-zücâce, IV/228. Buhârî bu zat hakkında herhangi bir değerlendirme yapmamıştır. Bk.et-Tânhu'l-kebîr, VI/275, Trc. no: 2389; İbn Hacer, bu râvi hakkında "zayıftır" derken (Bk.Takrîb, Trc. no: 4734); Zehebî: "Hadis hafızlarından biridir; fakat sebt/hafızası kuvvetli değildir" der ve Dârekutnî'nin bu zat hakkındaki şu görüşünü nakleder: "O, benim nazarımda leyyin/zayif olarak kalacaktır." Bk.Kâşif, Trc. no: 3916. İmam Müslim, bu râviyi (Sabit el-Bünâni ile birlikte) mütâbaat açısından eserine almıştır. Bk.Sahih, Cihâd, 100; Tirmizî ise: "Saduktur; ancak bir başkasının mevkuf yaptığı haberleri merfû yapar" diyerek sadece zaptını tenkid etmiştir. İşte bu sebeble de bazı âlimler, bu râvinin hadislerini hasen olarak telakki etmişlerdir. Fakat Tirmizî, bu râvinin de yer aldığı hadislere "hasen-sahîh" hükmü de verir. Bk.Sünen, Taharet, 80, H.no: 109 (Ahmed Muhammed Şâkir, sika olduğunu; hakkında tenkidde bulunanların ise delilsiz hareket ettiklerini ifade eder); Radâ, H.no: 1146; Fiten, H.no: 2192; Zühd, H.no: 2330; İsti'zân, H.no: 2698; Edeb, H.no: 2829; Fiten, H.no: 2192; Zühd, H.no: 2330; İsti'zân, H.no: 2698; Edeb, H.no: 2829; Tefsir, H.no: 3168; Menâkıb, H.no: 3615, 3753, 3902; Sadece sahih dediği de olur: Cuma, 39, H.no: 545; Yalnızca hasen hükmü verdiği hadisler için bk. Cuma, H.no: 589; Savm, H.no: 764; Fiten, H.no: 2248, 2254; İlim, H.no: 2678; Tefsir, H.no: 2991, 3107, 3142, 3148, 3187, 3206; Deavât, H.no: 3455; Menâkıb, H.no: 3854; Müslim bir, Tirmizî 26, Nesâî iki, Ebû Dâvûd 12, İbn Mâce 23, Ahmed b. Hanbel 258 ve Dârimî de on rivayetini nakleder. Bu râvi için bk. 29/18O.hadis.

Ümmü Muhammed Ümeyye bt. Abdullah meçhuldür. AH b. Zeyd'in babasının eşidir. Bu durum rivayetlerde şu şekilde zikredilir: "«—-ı £y> -£^> f» ££ ->o es. ^*" Tirmizî, Dârimî ve İbn Mâce bir, Ebû Dâvûd iki, Ahmed b. Hanbel dokuz rivayetini nakleder. Tirmizî hadisi hakkında hasen hükmü verir. Bk.Sünen, Tefsir, H.no: 2991. İbn Hacer ve Zehebî bu hanım hakkında herhangi bir hüküm vermezler. Bk.Takrîb, Trc. no: 8539; Kâşif, Trc. no: 6955. Şu hadis bu rivayeti kuvvetlendirir:

"Hz.Aİşe'den (Radıyallahü anhâ): Allah Rasûlü (Sallallahü aleyhi ve sellem) yatar, u-yandiğı zaman ağzını misvaklar, sonra abdest alır ve sekiz rekat namaz kılardı. Her iki rekatta bir oturur ve selâm verirdi..." Bk. Müsned, VI/123; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, III/28.

[45] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/227-228.

[46] Sened:

Sahih: Müsned, V/382, H.no: 23135; (İkinci rivayet): V/402, H.no: 23308; Benzer rivayet için bk. V/407, H.no: 23350; V/390, H.no: 23206; V/397, H.no: 23259; V/407, H.no: 23353; Buhân, Vudû', 73; Cum'a, 8; Teheccüd, 9; Müslim, Taharet, 46-48; Ebû Dâvûd, Taharet, 30, H.no: 55; Nesâî, Taharet, 1, H.no: 2; İbn Mâce, Taharet, 7, H.no: 286; Dârimi, Vudû', 20, H.no: 691.

[47] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/228.

[48] Sened:

Sahih: Müsned, VI/41-42, H.no: 24026.

Hadis iki bölümden oluşmaktadır:

a-Birinci bölüm yağmur ile ilgilidir ki bu da 1729/2599.hadiste zikredilecektir.

b-îkinci böİüm ise misvak ile İlgilidir. İkinci bölümüne benzer bir rivayet İse şu şekildedir:

Müsned, VI/254, H.no: 26046. Bir diğer rivayet:

Müsned, VI/237, H.no: 25875; VI/182, H.no: 25363; VF192, H.no: 25468; VI/188, H.no: 25430; VI/110, H.no: 24676; A/its/rm, Taharet, 43; İbn Mâce, Taharet, 7, H.no: 290; Humeydî, 1/131, H.no: 270.

[49] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/228-229.

[50] Sened:

Hasen: Müsned, İÜ/445, H.no: 15618; Benzer rivayet için bk. m/446, H.no: 15628; Buhân, Savm, 27 (muallak olarak); Ebû Dâvûd, Savm, 27, H.no: 2364; Tirmizî, Savm, 29, H.no: 725 (hasen); Heysemî, "Âsim b. Ubeydullah'm zayıflığı sebebiyle hadis zayıftır" der. Bk. Mecma', V/223-224. Mizzî: "Hafızası hakkında tenkidler yapılmıştır. Mâlik ve Şu'be başta olmak üzere birçok alim kendisini tenkid eder" der ve İbn Adiy'in "zayıf olmakla birlikte âlimler hadisini almıştır" sözünü nakleder. Bk.Tehzîbü'l-Kemâl, XIII/500; İbn Hacer, bu zâtın zayıf olduğunu söyler. Bk. Taknb, Trc. no: 3065. Zehebî ise İbn Maîn'in "zayıf, Buhârî ve diğer âlimlerin "münkeru'l-hadis" dediklerini nakleder. Bk.Kâşif, Trc. no: 2506. Tirmizî sekiz, Nesâî bir, Ebû Dâvûd altı, İbn Mâce on, Ahmed b. Hanbel ise 47 yerde Âsım'm rivayetini verir. Tirmizî hadislerini hasen veya hasen-sahih olarak değerlendirir. Bk.Sünen, Savm, 29, H.no: 725 (hasen); Cenâiz, 14, H.no: 989 (hasen-sahih); Nikâh, 22, H.no: 1113 (hasen-sahih); Edâhî, 16/2, H.no: 1514 (hasen-sahih); Kader, 3, H.no: 2135 (hasen-sahih); Deavât, 109, H.no: 3562 (hasen-sahih). Bu râvî için 34/76.hadise bk. Bennâ da hadisin hasen olduğunu isbât eder. Bk.BüIûğiı 'l-emânî, 1/298.

[51] Metindeki ek: (Râvilerden) Abdurrahman'dan gelen diğer rivayette; "Rasûlullah'ın (Sallallahü aleyhi ve seilem), oruçluyken hesap edemeyeceğim kadar çok misvak kullandığını gördüm" şeklinde nakletti.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/229-230.

[52] sened:

Sahih: Müsned, 1/267, H.no: 2409; Taberânî, el-Mu'cemü'1-kebîr, XÜ7107, H.no: 12611; Makdisî, Muhtara, IX/548-549, H.no: 541; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/39; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Bezzâr tarafından nakledildiğini, Ahmed b. Hanbel'in senedinin cey-yid olduğunu belirtir. Bk. Mecma', X/321.

[53] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/230.

[54] Mevsılî, İhtiyar, 1/8.

[55] San'ânî, Siibülü's-selâm, 1/63.

[56] Şîrâzî, Mühezzeb, 1/13; Nevevî, Mecmu', 1/271; İbnü'l-Hümâm, Fethu'l-Kadîr, 1/25; İbn Kudâme, Muğnî, 1/78-79; San'ânî, age., 1/64.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/230-231.



© 2015 http://islamguzelahlaktir.blogspot.com/